Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Ağustos '09

 
Kategori
İftar Sofraları
 

Abdülaziz çorbası

Abdülaziz çorbası
 

Bu resim daha uygun oldu. "İçme de seyret" derler ya işte öyle...Var mı böyle bir söz?


PADİŞAH ABDÜLAZİZ'İN KENDİNE ÖZEL ÇORBASI...

Birkaç kişi de olsa hatırlayan arkadaşlar vardır sanırım... 01-06-2009 günü, "Padişah Abdülaziz'in yasak aşkı" başlığını taşıyan bir blog yazmıştım...

Ramazan ayının bu ilk günü, ilk akşamı ve ilk iftarında hoşunuza gideceğini umduğum ağzınıza layık bir çorba tarifi yapacağım. Bütün Osmanlı mutfağını karıştırsanız bu çorbanın tarifini bulamazsınız. Bazılarınız, "Aaa, ben bunu biliyordum!" ya da "bu çorba şu çorbaya benziyor!" diyebilirsiniz ama, onlar bu çorbanın orjinali değildir.

Bu çorba, aynen Padişah Abdülaziz'in kendine özel "yasak aşkı" gibi kendine özel "çorbası"dır.

Konuyu biraz baştan alalım ve daha önce bloğumda ayrıntılarını verdiğim Abdülaziz ile yasak aşkı Canan'ı hatırlayalım...Derler ya hani, "maksat muhabbet olsun kahve bahane"...Biz de öyle yapalım ve diyelim ki, "muhabbetimiz aşk olsun, çorba bahane"

x x x

Padişah Abdülaziz, Canan'ın kolundan tutarak;

- Haydi gel, aşağıya mutfağa gidelim ve kendimize benim çorbamdan yapalım...

Canan;

- Peki, dedi ve beraberce mutfağa indiler.

Bu çorbayı, padişah icat etmişti. Hanedana ait herhangi bir evde ve yakın çevresi içinde bu çorbayı bizzat kendi yapardı... Şimdi de Canan ile birlikte yapacaklardı.

Çorbanın tarifi şöyleydi:

* Tencereye yağla beraber su konuyor (yağın katı ya da sıvı olduğu konusunda bir açıklama yok)

* Bir avuç pirinç atılıyor

* Pirinç şişip kendini bıraktığında rendelenmiş patates ve sonra da ince kesilmiş erişte atılıyor

* En sonra da yoğurt ve kırmızı biberli yağ kızdırılıp üzerine dökülüyor.

NOT: Biz bu çorbayı evde yaptık; ama biraz değiştirerek. Kolayımıza geldiği gibi... Sıvı yağ kullandık. Erişte yerine tel şehriye kullandık. Çorbanın üstüne kırmızı pul biberi yağda kızartarak koyduk... Bizim hoşumuza gitti. Oldukça besleyici bir çorba oldu.. Bir deneyin bakalım... Ne de olsa tarihi ve orjinal bir çorba...

x x x

Padişah Abdülaziz ve yasak aşkı Canan, çorbadan sonra araba gezisine çıktılar. Şehzadebaşı'na kadar gidip geldiler. Dönüşte, oturma odasında birer kahve içtiler. Canan'ın siyah elbisesine ve üzerindeki göğüs altına kadar beyaz tüylü boleroya bakan padişah:

- Pek şık ve zarifsin, dedi, insanın aklını zıvanadan çıkaracak birisin. Sende bu havanın var oluşu işin fena tarafı!...

Padişah gelip halıya, Canan'ın önüne oturdu; Canan'a sarılıp onu göğsüne yasladı, saçlarının okşanışıyla içi ısınarak:

- Seni bir kadın gibi değil, dedi, her manada seviyorum. Allaha bile daha yakınım seni severken!...

Yasak aşkın, bundan daha fazla ilerisi olamazdı... Padişah da, Canan da buna çok dikkat ediyorlardı... İşin tadını fazla kaçırmadan odalarına yöneldiler.

x x x

Umarım bu özel çorbayı yapar ve ilk iftarınızda afiyetle yersiniz...

İnanan tüm arkadaşlarım için bu kutsal ayın güzel, eğlenceli ve sağlıklı geçmesini dilerim.

cdenizkent

NOT : Çorbanın tarifini, Sultan Abdülhamit'in (II. Abdülhamit) torununun kızı olan Hanzade Sultan'ın babası ile birlikte yazdığı "Osmanlı Hanedanı Saray Notları" adlı kitaptan aldım. Çorba tarifi sonraki sahneler üzerinde ise, esasa sadık kalarak küçük oynamalar yaptım.
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara