- Kategori
- Siyaset
Açıldıııkk! Açılımlandıık!!

YORUMSUZ (RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR)
Henüz Türkçe’de kullanılan kalıpları tam anlayamadığım yaşlardaydım.
Gazete kupüründe “Meral Zeren as solistliğe soyundu” başlığını görünce resme dikkat kesildim. Meral Zeren, bar bankosu önünde ve elinde içkisiyle poz vermişti sanırım.
Gazeteyi kaptığım gibi koşarak ablamın yanında soluğu aldım. Heyecanlı olduğum kadar da merak içindeydim.
Neden?
Anlattığım olayın geçtiği yıllar seksenin bir iki basamak üstündeydi. Yani 1980’li yıllar. Bir sanatçı çıkmıştı ve as solist olmak için soyunduğunu açıkça söylüyordu. Soyunukların değil giyiniklerin ünlü olduğu zamandı. Komik geliyor şimdi düşününce ve o günkü halimi hatırlayınca.
“Ablaaaa, gördün mü?”
Yazık, ablacığım neyi görüp görmediğini anlamak için burnuna dayadığım gazeteyi aldı. Baktı, baktı ve baktı.
“Kızım neyi gördüm mü?” demesiyle “Baksana, kadın utanmadan as solist olmak için soyunduğunu söylemiş” dedim.
Ablamın yüzünün aldığı ifadeyi hiç unutamam. Zaten benden sadece beş yaş büyük. Ama bizde bir yaş büyük olmak dahi ablalık vasfı için yeterlidir. Abla yahut ağabeyseniz küçük olanı korur ve kollarsınız. Onun hayata dair öğretiler edinmesinde mutlak bir yer ve rol edinmek zorunda kalırsınız.
Bir tercih değildir. Doğal olarak geldiğiniz aile yapısını benimser ve öyle de davranırsınız. Tıpkı ablamın bana yaptığı gibi.
Bana, Meral Zeren’in söylemek istediğinin as solist olacağını ifade eden bir kalıp olduğunu anlattı. Biraz zor anladım ama utandım da kabul ediyorum. Gazeteyi ilk elime alıp okuduğumda kadın hakkında düşündüğüm olumsuz şeyler için utandım.
Bazı kalıplar vardır ki zaman içinde kullandıkça yerini pekiştirir ve anlamı netlik kazanır. Bazıları da vardır ki kullanılmaya başlandığı anda ne olduğu iyi anlaşılamadığı için hayatı batırır.
“AÇILIM” kalıbının hayatımıza girişiyle geldiğimiz gün arasında yaşananlar bu ikilemin canlı kanıtı.
Dün yaşanan ve direk halkı hedef alan saldırılar. Nasıl bir gafilliktir? Nasıl bir gözü karalıktır? Anlayamadım. Neye güvenirler ve nasıl yaparlar? İşte bu sorunun cevabı “Açılım” sözcüğü dilimizde raks etmeye başlarken iyi düşünmemiz gerektiğini ifade etmeye çalışmamın gayretiyle aynı.
İçinde öğretmenlerin bulunduğu bir binayı yakmaya teşebbüs edecek kadar gözleri kararmış. Bunun sonucunu hesaplama gereği bile duymamışlar. O öğretmenlerin ailelerini ve akrabalarını ve bizleri unutacak kadar gözleri dönmüş neden?
Tam da bu noktada “Açılmadan önce bilmeli” başlığıyla yazdığım yazıdan bir paragrafı yeniden aktarmak istiyorum.
Ülke gündemine oturmuş “Açılım” bir açılımdır gidiyor.
Açılalım, fakat sonuçlarını çok iyi hesaplamak gerekli. Bu hesabın sonucunu hepimiz öğrenmeli ve bilmeliyiz.
Bilmeliyiz ki, kaçımız yüzecek, kaçımız boğulacak ya da boğulmaktan korkarak yaşayacak açılmadan bunu öğrenme şansımız olsun.
Şansımız olsun ki açılıp açılmamaya da karar verme hakkını biz kullanalım.
Geleceğimiz üzerinde verilecek kararları siyasi idarelere terk ederken, sonuçlarını göğüsleyecek olanların bizler olduğumuzu, nacizane hatırlatmak isterim.
“Açıldık” dört bir yandan köpek balıkları tarafından tırtıklanırken bedenlerimiz bilmediğimiz sularda, vücudumuzdan sızan kanın kokusuna daha çoğu geliyor.
“Açıldık” takatimiz kalamayıncaya kadar ısırıp kanatacak ve sonra daha büyük köpek balıklarına mı bırakacaklar?
Hepsi muamma. Gerçek olansa “AÇILMADAN ÖNCE BİLEMEDİK, AÇILMAMIZI İSTEYENLERİN KİMLER OLDUĞUNU BİLEMEDİK…”
Sağlıkla ve mutlu kalın 13/09/2011
Gülay Mustafaoğlu