- Kategori
- İlişkiler
Adı üstünde masal
Rüzgarın oğlu ile denizin kızı
Düşler ülkesinde gidilemeyen bir kentin, ulaşılamayan bir denizi varmış. Bu kent sarp dağların arasında olduğu için yolculuklar zahmetli ve tehlikeliymiş. Dağların ortasında ki cennet gibi denizi kente güzellik katarmış. Kimse ulaşamadığı için kirlenmemiş ve doğasını korumuş olan bu denizde bir de kız yaşarmış , güvenli ortamında hayatını sürdürürmüş. Herkesle arkadaş, dostmuş.Denize sevdalı olduğu için denizin kızı adını takmışlar ona sevdikleri.
Kimsenin ulaşamadığı bu kente rüzgar kolayca gelebilirmiş. O engel tanımazmış, bazen sert bazen ılık ılık eser, gönlünce dağ bayır demeden dolaşırmış. Rüzgarda bu kenti çok severmiş. Ve sebebini bilmediği biçimde buraya bağlandığını hissedermiş. Rüzgarın oğlu dermiş ona sevdikleri, o dağların üstünden esmeye başladığı zaman tüm canlılar yüzünü ona döner , selamlarmış.
Bazen kader denen şey farkında olmadan olaylara yön verebilirmiş.
Bir gün rüzgarın oğlu yine ılık bir meltem savururken kentin üstüne denizde bir ışık hüzmesi görmüş , hemen oraya doğru yön değişmiş.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken denizin kızını görmüş bir kayanın üstünde. Denizin kızı denize doğru bakıyormuş. Yüzüne doğru esen rüzgarı hissedince bakışlarını rüzgara doğru çevirmiş. Rüzgarın oğlu bir an durmuş , ilk defa ne yapacağını hangi yöne gideceğini şaşırmış. Denizin kızı gülümsemiş ona. Ve tekrar denizine dönmüş.
Rüzgarın oğlu kısa bir şaşkınlıktan sonra yoluna devam etmiş. Ama aklı denizin kızında kalmış.
Denizin kızı da ne zaman gözlerini kapatsa rüzgarın oğlunun bakışlarını hatırlıyormuş. Sürekli onu düşünmeye başlamış. O kısacık anı düşünerek tekrar gelir mi diye hayaller kurmaya başlamış.
Gelmiş rüzgarın oğlu , yine bir meltem rüzgarıyla ve denizin kızının yanında durmuş. Sadece bakışıyorlarmış, konuşmaya ikisininde cesareti yokmuş , sanki bir büyü gibiymiş herşey ve konuşurlarsa büyü bozulacakmış.
Günler günleri , aylar ayları kovalamış. İkisi de birbirini görmeden yapamaz olmuş. Rüzgarın oğlu gittiği her yerden ışığına hediyeler getirmeye başlamış. Bu bazen dağların zirvesinde yetişen kimsenin bilmediği çiçek olurmuş, bazen denizin derinliklerinden bir deniz kabuğu. Sevdiği saçlarına taktıkça bunları, rüzgarın oğlu bir kez daha aşık olurmuş denizin kızına. Denizin kızı ise sevdiğinin esintisini tüm hücrelerine doldururmuş , sevdiği onu hissetsin ve yüreğinde ki aşkı görebilsin diye.
Ayrılık kelimesinden nefret eder olmuşlar, her anı her dakikayı özel kılmaya çalışmışlar.
Denizin kızı ile rüzgarın oğlunun aşkı böyle başlamış. İkisi de daha önce ki tüm acılarını ve üzüntülerini hatırlamaz olmuşlar.İki masal kahramanı olarak kendi masallarını yaşamaya başlamışlar.Hüzün eskiden onların yaşam biçimiyken sadece mecburi ayrılıklarda hüznü hatırlamışlar.
Ve günlerden bir gün ;
Rüzgarın oğlu bir anda rüzgarını fırtınaya cevirdi. Denizin kızı kendini fırtınanın içinde buldu. Herşey aydınlıkken birden siyah bulutlar kapladı ortalığı ve karanlıkta kaldı denizin kızı. Bir yandan fırtınayla boğuşurken diğer yandan sevdiğine seslendi. Ama o karanlık ve fırtınanın sesinde ne yazık ki sesini duyuramadı sevdiğine.
Rüzgarın oğlu yarattığı fırtınayla öylesine meşguldu ki kimseyi duymuyor, dinlemiyor sadece esiyordu.
Gücü tükendi denizin kızının ve her zaman sevdiğini beklediği kayanın üstünden bıraktı kendini yavaşca denizin kollarına. Dibe inmeye başladı ve gözleri tıpkı yüreği gibi fırtınasını estirmeye devam eden sevdiğinde takılı kalmıştı.
Günlerce sürdü fırtına , rüzgar denizi dövdükce denizin kızı korktu. Sevdiğinin öfkesini anlamaya çalıştı sürekli.
Hiç bir açıklama yapmadan geldiği yere gitti rüzgarın oğlu. Dağların ardına çekildi ve suskunluğuna gömüldü.
Ara ara kente indi ve rüzgarını estirdi ama o kadardı yaptığı. Soranlara AŞK bitti dedi.AŞK bitti.
Bir sene sonra denizin kızı güneşine tekrar kavuştu ve rüzgarın oğlunun aşkının bittiğini kabul etti.
Her zamanki yerini aldı denizin kızı. Artık bir görevi vardı.Denizde yolllarını kaybedenlere rehberlik etmeye başlamıştı farkında olmadan. Öyle ya kendi de yolunu kaybetmemişmiydi bir zamanlar. Yine böyle günlerinden birinde hafif bir esinti hissetti , başını yavaşca esintinin geldiği yere çevirdi ve ona bakan sevdiğinin gözleriyle buluştu gözleri.
Şaşkındı , korkmuştu.Bir an bocaladı kendini denize bırakmayı düşündü. Suskundu ikiside.
Rüzgarın oğlu denizin kızının korktuğunu anlamıştı. Sıkıca sardı sevdiğini ve deniz kokan saçlarını öptü yavaşca. Sadece yürek atışları duyuluyordu. Her kelime anlamsız , her sözcük yetersiz kalacaktı. Sadece yürekleri ve gözleri konuşuyordu.
Sessizce kucakladı sevdiğini ve dağların ardına evine götürdü denizin kızını. Rüzgarın oğlu yüreğinden söz verdi sevdiğine bir daha asla fırtına olmayacak ve asla seni üzmeyeceğim.
Ve ikiside biliyorlardı ki aşk hep vardı ve sonsuza kadar onlarla kalacaktı.
Ve iki küçük yürek bir daha hiç ayrılmamacasına kavuşmuştu...
Herkes kendi masalını yazar ve her masalın bir sonu vardır.
hercaideniz