Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Eylül '09

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

aglama ayinine ceyrek kala

aglama ayinine ceyrek kala
 

kendi albumumden


En son yazdigim kan bagisi mevzuu ile ilgili yaziyi, ilk gunde 13 kisinin okudugunu gordugumde cok duygulandim. Insanlar sagliklari ile ilgili konulara ne kadar duyarli diye dusundum. Bu duygu seli ile konuyla yakindan iliskili bir yazi daha yazayim dedim.

Kan bagis merkezi her yil, kan bagislayanlar adina onlari onure etmek amaci ile aksam yemegi veriyor. Her yil bana da davetiye gonderiyorlar, davet tarihi hafta sonuna geldigi icin eglenmeye gitmeyi tercih ediyorum. Bu yil gonderilen davetiyede, yemek persembe aksamina denk geliyordu. Davet tarihine 45 gun vardi, yemek tarihine uc hafta kala, davete katilacaklarin verilen telefona telefon etmeleri rica ediliyordu. Isyerinden arkadas ile yemege gitmeye karar verdik. Yemege uc hafta kala, davetiyede verilen telefonu arayarak isimlerimizi yazdirdik. Davetiyenin uzerinde menu vardi. Kirmizi et, tavuk yada vejeteryandan birini secmek gerekiyordu. Ben kirmizi eti, arkadasda vejeteryan menuyu tercih etti. Geriye kalan uc hafta icinde uc kere aradilar, uc keresindede yaptigimiz tercihi ogrenmek istediler. Davet gunu gelmisti. Arkadasla davetiyenin uzerindeki adrese gittik. Otelin icerisine girebilmek icin otelin etrafinda 15 dakika suresince park yerine ulasmaya calistik. Sonuda arabayi park edip iceriye girdik, davetliler baloya gider gibi giyinmisler. Yemege henuz gecilmemis lobide kokteyl vardi. Masalarda harf sirasina gore dizilmis isimlerin yazdigi yaka kartlarini bulduk. Benim yaka kartimda 3 galon yaziyordu ve kirmizi cerceveliydi. Arkadasin yaka kartinda misafir yaziyordu ve yesil renkliydi. Renklere bir anlam veremedim. Herkes birbirinin yaka kartinda yazilana bakiyor. Kan bagislayanlar nesli tukenen kel aynak kuslari gibi az sayida. Kan bagislayanlara ilgi cok guzel surekli tebrik etmeler. Bes on dakika gecmistiki buyuk salonun kapilari acildi. Herkes ayni anda hareket ederek, iceride ustleri ciceklerle suslenmis yuvarlak masalarin etrafinda yerini aliyordu. Sandalyelere birakilan programi gosteren dergi seklindeki yayinda kan bagislayanlarin, bagisladiklari orana gore isim listeleri yer aliyordu. Listeden ismimi buldum, 17 galon kan bagislayanlar da vardi, herhalde simdi onlar fosil olmuslardir diye dusundum. Cunku o kadar kani vermeye insanin omru yetmez. Davetliler gelisiguzel oturuyordu. Kimse kimseyi tanimiyordu. Her masaya bir yada birden fazla doktor denk dusuyordu. Oturur oturmaz sohbetler basladi, ben konusulanlari pek anlayamiyorum gozum salona yerlestirilen dev ekranlarda, kulagimda yapilan yayinda. Ekrana yapilan kan bagislari sayesinde yasama kazandirilan cocuklarin mutlu goruntuleri geliyordu. Bu goruntuleri izlerken duygulandigimi soylemek isterim. Bu goruntuler bir sure sonra program sunucusunun konusmasi ile donduruldu. Bu arada yaka kartlarinin renklerinin ozelligini, garsonlarin yakamiza bakarak istedigimiz yemegi getirmesinden ogreniyoruzki, kirmizi kirmizi eti yesil renk vejeteryani, temsil ediyormus.

Konusmaci kisa sunus konusmasi yaptikdan sonra kursuye bir bayani davet etti. Bayan kucaginda kucuk cocugu ile birlikte konusmaya basladi. Aslinda bu saatte pijamalarimi giymis olarak, televizyonun karsisina oturmus vaziyette, elimde uzaktan kumanda aleti ile televizyonda kanallari dolasiyor olmam gerekiyordu. Ama size olan minnet borcumu odemem gerekiyordu iste bu vesile ile buradayim diyerek, cocugunun zor durumdaki gunlerini tekrar yasayarak anlatiyordu. Salonda cit cikmiyordu, bayan ha agladi ha aglayacak, herkes bayana endekslenmis vaziyette, bayan aglamaya baslasa belkide ilk defa bu kadar kalabalik aglama ayini gerceklesecek. Bayan zekice hesaplanmis oyle bir espiri yaptiki bir kac saniye once aglama noktasinda olan yuzlerce kisi bir anda kahkahalara boguldu. Espriler arka arkaya dizildi. Cocugunu ona kazandiran herkese tesekkur ederek sahneyi terk etti. Cocugu kan bagislariyla hayata donen baska bir bayan, besteledigi bir sarkiyi gitar calarak yorumladi ve bizi cok duygulandirdi. Bunlar aklimda kalan konusmacilardi. Hediye verme bolumune gecildi, ilk sirada kiliseler yer aliyordu. Kiliselerin adlarinin yazdigi kucuk tablolar ilgili kilise gorevlilerine teslim edildi. Kan bagislayan kisilere gecenin anisina mavi renkli birer kahve bardagi hediye edildi. Saat ona geliyordu, arkadasa hadi gidelim, ben ortami merak ediyordum merakimi giderdim dedim. Dort dortluk bir organizasyon idi.

Elimde dergi ve verilen kahve bardagi ile salondan disari ciktigim sirada, benim yillardan beri kanimi emen, pardon kanimi alan gorevli bayan Rebeka ile karsilastik. O da bana gecenin anisina uc adet ayni bardaktan hediye etti. Sen icerdekilerden daha bonkorsun dedim. Gulustuk ve bir hatira fotografi cektirdik. Tabiki adimin yazili oldugu dergiyi yanima alarak eve getirdim.

 
Toplam blog
: 377
: 711
Kayıt tarihi
: 05.08.06
 
 

Türkiye'yi ve Türk insanını çok seviyorum. Dünyada bütün canlıların yaşam hakkı olduğuna inanıyorum...

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara