Ağlamayın... Düşünün...

Mesela; Ölümcül bir hastalığa yakalansak... Tepkimiz ne olurdu?

Önce isyan "Neden ben?".. Sonra "Neden başkasını değil de beni buldu bu illet?.." Bir süre "Şoke" olma... Belki ağlama, ağıt yakma.

Daha sonra... Sonrası kişiye kalmış.

Yaşamımız içinde "başımıza gelenlere" tepkilerimiz aşağı yukarı böyledir.

Mesela; Akciğer kanseri olan bir kişi... İlk etapta düşünemez "Yıllarca sigara içtim" diye... Veya "Çalışıken solumak zorunda kaldığı asbestoz tozu veya diğer kimyasalları" aklına getirmez.

Sonuçlar değil... Nedenler önemlidir. "Nedenleri ortadan kaldırmazsak eğer, sonuçlarına da katlanmak zorundayız."

Bugün Türkiye'nin içine düştüğü durumun, bundan farkı yok.

Hepimiz tepkiliyiz... Vatan, millet, bayrak vb... Alanları doldurup, haykırıyoruz "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" diye.

Öldüler işte ne yazık ki. Önemli olan bundan sonra olacaklara engel olabilmek.

Hangimiz açıp okuyoruz tarihimizi?.. Kaç kişi biliyor bugünleri hazırlayan ekonomik ve politik nedenleri?..

En basitinden; Seykes Pikot antlaşmasını... Bu antlaşmanın bugüne uzantılarını.

Açın, okuyun, bakın... Bize "düşman olduğunu" düşündüklerimizin ne düşündüğünü.

"Seykes Pikot" yazın arama motoruna mesela... Okuyun orada yazılanları... Zamanınız varsa eğer, adı geçen yazarların yazı ve röportajlarını da okuyun. Neler düşünüyor, nerede görüyor "karşı taraf dediklerimiz" kendilerini.

Lobicilik yapıyorlar... Ağlak yazılarla değil... Haklarını (!) "Osmanlı ve Türk tarinini ve onlara yapılanları (!) kendilerince anlatıyorlar." Ve yine kendilerini haklı gösterecek delillerle donanıp, taraftar toplamaya çalışıyorlar.

"Düşman"ı iyi tanımak lazım... Karşımızdaki kim?.. Buzdağının görünen yüzü... Ya da yeldeğirmenleri ile mi mücadele ediyoruz?

Nasıl geldik bugünlere?

Yanlış iç ve dış politikalarla... Ve yine bilinçsiz ticari anlaşmalarla... Uyguladığımız hatalı ekonomik programlarla... Verdiğimiz ödünlerle gelmedik mi bugüne.

Evet!.. Üzülüyoruz... Kızgınız... Ama kime ve neye?

"Terör" diyoruz... "Lanet" diyoruz... "Bizi de askere alın" diye uzun kuyruklar oluşturuyoruz askerlik şubelerinin önünde.

Bayrağı alıp meydanlara koşuyor... Işık yakıp-söndürüyoruz. Ya da AnıtKabir'e yürüyor, Ata'ya şikâyet ediyoruz. Atatürk'ün "hangi yılda doğduğunu-öldüğünü, kızkardeşi ile nasıl karga kovaladığını" biliyoruz... Ama "Nutuk"u kaç kişi okudu aramızda?

Bunlarla mı "baş edeceğiz" bugünlerle...

Ekonomide "alttan ısıtma" diye bir tabir vardır bilir misiniz?.. Sıcak para... Örneğin; "Düşünülmeden yapılan özelleştirmeler" gibi... Sahte bir "iyileştirme görüntüsü yaratır sadece." Kağıt üzerinde enflasyon düşer sadece. Şu anda maalesef ülke ekonomisinde uyulanan bu.

Oysa akıllı ekonomik gelişim "ısınmanın dengesi ile sağlanır."

Devir top, tüfek devri değil... Akıl kullanma devri.

İç ve dış politikanın bilinçli uygulanma... Karşıt lobileri iyi değerlendirme, gardını alma devri.

Yoksa ne yazsak boş...