- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ağlarken gülmek
Gerek toplum ve gerekse birey olarak reflekslerini nadiren verdiğimiz "gülmek" mekanizması üzerine bir yazının yazılması aklıma en son gelecek bir konuydu beklide. Burada da yazan bir yazarın konuyla ilgili yazısı beni tetikleyen esas etken oldu diyebilirim. Aslında bu yazının, gülme refleksini daha şimdiden kaybetmiş olanlar için ne kadar anlamlı olduğunu bilemem ama, kaybetmek üzere olanlara bir sinyal olsun isterim... Olaya, bir deneysel bulgudan yaklaşmaya çalışalım:
Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanlarından Micheal Miller gülme konusunu derinlemesine anlamak ve gülme refleksinin kökündeki nedenler varmak ister. Kendi kriterlerine göre birbirlerine yakın 20 şer kişilik iki denek grubu oluşturur. Birinci guruba bir komedi filmi seyrettirir. Sonunda bir kardiovasküler tarama yapar ve deneklerin tamamına yakınının damarlarında belirgin genişleme ve kalbe kan akışında bir artış tesbit eder. Diğer gruba, bildiğimiz o çok stresli Er Ryan'ı Kurtarmak filmini izlettirir. Deneklerden yarıdan fazlasının damarlarında daralma ve kalbe kan akışında azalma görülür. Uzman, neticede gülmenin kalp ve damar sağlığı açısından en az egzersiz kadar yararlı olabileceği sonucuna varır. Her ne kadar nedenleri konusunda bize bir açıklama yapmasa da, ki hiç gerekli değil, o bilimin işi, gülmenin hikmetleri anlamında elimizi bir dizi ip ucu tutuşturur. Bize düşen, bu işin tibbi yönü ve aksi kanıtlanmadıkça doğruluğunun geçerliliğidir...
Her durumda gülmek belki farklı bir sendrom ama, gülmeyi bilmek, kalite ve bütünlüğü anlayarak gülmek hem bir formasyon ve hem de değer içeren bir saygınlık işi.. Benny Hill' e veya Şarlo'ya gülemeyen çok sayıda insan olabileceğini düşünüyorum. Buna karşılık, "mizah" adı altında, günümüz TV dizi ve sinema filmlerinde bir "komik" adamın neredyse, kravatını bağlarken bile yaptığı soytarılıklar karşısında üriner kaslarını kontrol edemeyip kendini berbat hale sokanlar da var.. Bir telefon operatörü firmasının reklam filmlerinde oynayan “komik” birinin koltuğun üzerinden telefonla konuşmasına kahkaha atanların zeka düzeylerinden yana sorunları olduğunu düşünüyorum. Gülmenin ruh ve beden sağlığına olan olumlu katkısı asla tartışılmaz. Gülmek eğer, konuyu gerekli ciddiyetiyle ele almamızı engellemiyorsa gülelim hep beraber. Ama, gülmek, gülmenin hemen bitiminde zaten içinde bulunduğumuz cangılı daha da karmaşık hale sokuyor, pozisyonumuz içinden çıkılmaz bir hal alıyorsa ve bizi, gülen biri iken gülünen durumuna döndürüyorsa gülme noktasında seçici olmak şart diyorum. "Gülünç" olma durumu sosyal septomatik kategori bakımından iki yönlü bir marjinalliğe gebedir: Zavallılık ve korkunçluk... Yaşamın mizahi yönünü arayıp bulan, onu rafine edip önümüze kadar getiren ve bizleri stresimizi yenmede cesaretlendiren gelmiş geçmiş tüm mizah ustalarına minnettarlığımı bildirmek istiyorum bu vesileyle... Gülelim hep beraber...Hayata gülen gözlerle bakalım her açısından, ama, potansiyel olarak ta olsa göz yaşının da olabileceğini düşünerek ağlamayı unutmayaım hiç bir zaman.. Sağaltım, hiç ummadığımız şekilde acıyla barışık olmada yatar zaman zaman...