- Kategori
- Çevre Bilinci
Ah kuyu ah !
Su sıkıntısı çekilen köyde Ağa son çareyi bahçesine köy tipi kuyu açmakta bulmuş. Kendine göre kuyu uzun yıllar kullanılabilecek özelliklerde olmalı, iklimden etkilenmemeli, bol su vermeli ve güvenli olmalıymış. Ağa kuyu açma düşüncesini hane halkına anlatmış. Köy kahvesinde dillendirmiş. Bir müddet düşünmüş, kuyu açan ekiplerle görüşmüş, onlarında teşvik ve tavsiyesine uyarak açacağı kuyunun yerini belirlemiş.
Aileden; bahçenin görünümünü bozar, orada çiçekler var kuyu açarken bahçemiz tarumar olur, köyün genel su sorununu çözmeye çalışsak da musluklardan sular aksa, başka bir çözüm arasak daha iyi olmaz mı türünden itirazlar yükselirken Ağanın çok sevdiği biricik kız torunu “ama dede ben kuyuya düşerim” deyince ağa gülmüş. Torununu sevip öptükten sonra, korkma ben kuyuya kapak yaparım düşmezsin, seni kim ayartıyor söyle bakayım demiş.
Günler geçmiş, köyde işsiz kalan kuyu ekiplerinin de teşvik ve ısrarları üzerine ve ailesinin itirazlarına rağmen kuyusunu düşündüğü yere açtırmış. Bahçe bozulmuş, çiçekler ölmüş ama Ağa kovası ile kuyudan suyu çekip kana, kana içmiş. Kuyumuz hayırlı olsun, dikkatli kullanın deyip işleri için birkaç günlüğüne kente gitmiş.
Aynı gün hane halkı da tarlaya bağa bahçeye dağılmış, evde gelin ve torunlar kalmış. Ağanın çok sevdiği kız torunu meraklanıp kuyunun yanına gitmiş. Merakını gidermek için kuyudaki suyu görmek istiyormuş. Kuyunun ağzındaki tahta kapağı itmiş, eğilip suya bakarken kayıp kuyuya düşmüş. Diğer çocuklar annesine haber uçurmuş. Hanedeki feryat figan köyü sarmış. Ağaya torunun ölüm haberi ulaşmış. Kentten dönüp kuyunun başına gelince; AH KUYU AH, AH KUYU AH, AH KUYU AH! diye dövünüp bağırmaya başlamış ama iş işten geçmiş, çok sevdiği torunu geri dönmemiş.
Güzel Türkçemizin en büyük özelliklerinden birisi, sözcüklerde bir harf değişince anlamının da değişmesidir. Mesela AH KUYU daki “H” yerine “K” koyarsanız Ağanın feryadı AK KUYU AH, AK KUYU AH. şekline dönüşüverir.
Bugün taktir ettiğim, Milliyet Gazetesi yazarlarından Mehveş EVİN’in AKKUYU ile ilgili yeni yazısını okuyunca çocukluğumun köy kuyularına bağlantılı bir kıssa yazarak dikkatlerinize ulaşmak istedim. İlgilenenler kıssanın hissesini hemen algılamışlardır.
Ülkenin elektrik enerjisi yetersizliğine karşı AKKUYU ya nükleer santral yapımına başlanacak. Şu bildiğimiz Mersin sınırındaki torosların denizle kucaklaştığı, genişletme çalışmaları devam eden Mersin Antalya yolunun Aydıncık ile Taşucu arasında, Ada burnuna 2 km. mesafedeki küçük sahil köyümüzdür Akkuyu. Aydıncık tan Taşucuna, veya Taşucundan Aydıncık’a giderken Büyükeceli köyü içinden deniz tarafına dönüp 6 km ilerlerseniz Akkuyuya ulaşabilirsiniz. Şu adrese girdiğinize ( http://www.haritatr.com/harita/Akkuyu/54232 ) yarınların nükleer noktasını görebilirsiniz.
Yurtsever bir Makine Mühendisi olarak dünyanın bilişim ve enerji çağını yaşadığı süreçte enerji üretimine karşı olmam düşünülemez elbette. Ama İnsan için üretilecek enerji ve teknolojisi uğruna insan yaşamı için enerjiden daha da önemli olan çevresinin ve doğasının yok edilmesine karşıyım. Bu anlamda olanaklarım ölçeğinde konuyu izliyor, yazılanları sıkça okuyorum.
Alanıma yakın bir konu olsa da, uzmanı olmadığım için sayfalarca yazmamın anlamı yok. Ancak toplumun büyük çoğunluğu interneti sıkça kullanıyor. Türlü oyunlarla, sanal bağlar bahçelerle, sohbetle muhabbetle, olur olmaz internet sitelerinde saatlerimiz geçiyor. İnternet ortamındaki arama motorları espirilere konu oluyor, “google” adımı yaz ve tıkla, beni tanırsın diyor gençler.
Sizler de interneti açtığınızda arama motoruna “Akkuyu” yazıp tıklayın yeter. Binlerce sayfa açılacak. O sayfalarda Akkuyu da oluşacak bataklığı savunanlar da var. Bataklığa karşı olan, insana ve çevreye duyarlı uzmanlarımızın, yazarlarımızın araştırma ve yorumları da var. Lütfen birkaçını okuyun. İnsan, doğa ve çevre duyarlılığı adına dostlarınıza, sevdiklerinize de tavsiye edip okutun yazılanları.
Kıssamızdaki Köy ağasının Ah Kuyu Ah! feryadını unutmadan, torunlarımız kuyuya düşmeden, ülkemiz insanının Ak Kuyu Ah! feryadını beklemeden okuyup bilgi sahibi olalım ki, bir gün gelip ülke ağalarının da AK KUYU AH! nidalarını duyduğunuzda söyleyecek bir çift sözünüz olsun. Yıllar geçip torunlarımız Ak Kuyu batağında boğulduğunda, bu da nereden çıktı demeyelim.
Akkuyu’lar Yaratan’ın tüm yaratılmışlara armağanı ve tüm insanlığın ortak değerleridir. Yaratan alternatiflerini de sunmuşken inat, ihtiras ve hele de kuyucuların menfaatleri uğruna Akkuyu’ları harap etmeyelim. Kurulacak nükleer santral sadece Akkuyu yu değil, işletilme sürecinde çevre illerden Karaman, Konya, Adana, Antalya ile birlikte Kıbrıs ve Akdenizi etkileyecektir. Olası olumsuz sonuçlarında Rusya’nın Çernobili ve Japonya’nın Fukuşiması misali ülkemiz ve dünyayı etkileyebilecektir. Geleceğimiz için duyarsız ve sessiz kalmayalım.