Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

27 Eylül '12

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Manyakça diyebilirsiniz ...

Manyakça diyebilirsiniz ...
 

Bugünlerde ülkemizin hemen her yerinde sanki yazın bitimine inatmış gibi hummalı bir çalışma var. Eski kaldırımların güzel olup olmadığına bakılmaksızın “kaldırımları” yenileme çalışmaları.

Birilerinin paraya ihtiyacı olunca mı, söz verdikleri için mi yoksa gerçekten estetik açıdan çirkin yada yetersiz gördükleri için mi bilemiyorum.

Çok insanımız kayıtsız kalıyorsa da ben kafayı takarım, kimseye da soramam da, kendi kendime senaryolar yazar oynarım. Hele bir de asfalt caddelerin sökülüp alt yapı çalışmaları hat çekme doğalgaz borularını döşeme internet kabloları falan. Ancak insanın aklına şu geliyor hemencecik;

Yahu bu asfaltı dökmeden burayı kullanılabilir yol haline getirmeden bunların yapılmasını neden sağlamazsınız. Bunlar ihtiyaçsa ki ihtiyaç günün birinde yapılacak ona göre hazırlık yapın, hayır olmaz kıracaklar bozacaklar sokaklar çamur ve toz içinde kalacak vatandaş lanet okuyacak, herhalde çok hoşlarına gidiyor olmalı…

Bu arada kentleşme çabalarımız sadece sokakların kaldırımların yenilenmesiyle olmuyor, güzelim bahçeli evlerimizden ayrılıyor taş yığınlarına dönmüş apartmanlara transfer oluyoruz. Bu nedenle de sokaklar caddeler inşaat şantiyesi gibi. Güzel olmaya güzel belki daha medeni görünüyoruz gibi ama değil komşuluk ilişkileri dostluk arkadaşlık duyguları hemen hemen yok oluyor çocuklarımız toprakta nasıl niye oynanır onu bilmiyorlar…

İşte tam bu sıralarda benim aklıma takılır, sokaklarda caddelerin ortalarında gözüme çarpan “çiviler”

Nerede görürsem göreyim onu düştüğü yerden alırım, bunu yaparken de büyük bir iş yapıyormuş havasına kapılırım.

Bu çivilerin üzerinden geçen ve aynı anda lastiği patlayan çok araç gördüm. Araç sahibi anlamadı belki ama kaldırılmayan ve nereden nasıl geldiği belli olmayan bir çividen olduğuna şahidim. Dün alışveriş için markete gidiyorum kaldırımları yapanların yanından geçiyorum, yolda o kadar çok çivi gördüm ki anlam veremedim orada olmalarına, benden başka hiç kimsenin ilgisini çekmemiş olmalı ki alışverişten dönerken de yolun ortasında gördüm onları. Tabi durdum eğilip aldım çivileri, bir torbaya koydum en yakın çöp kutusuna attım.

Bu çiviler nereden geliyor acaba, kendi kendime alay eder gibi düşünüyorum bu çiviler evlerimiz yapılırken çok işe yarayan birçok şeyi birbirine tutturan ve sağlamlaştıran şeyler, acaba evlerimizden kurtulup kaçıyorlar da yola mı düşüyorlar. Ya da ne bileyim “manyaklık” işte, birçok hayvan bahçelerde buluyor bu kullanılıp işe yaramaz dedikleri çivileri yemeye kalkıyor yiyemiyor yolun ortasına fırlatıp atıyorlar, diye düşünüyorum.

Komik değil mi, bunu bir dostuma anlattığım da önce katıla katıla güldü sonra dedi ki haklısın bak iki ayaklı o kadar çok hayvan var ki bu çivilerin birinin ayağına batıp “tetanos” olabileceğini araçlara çocuklara zarar verebileceğini düşünemiyor…

İnsanın evinin önünde sokaklarda ya da gittiği şehirlerarası yollarda tertemiz bir ortamı bulması ne kadar önemli değil mi? İnsanlara genellikle zarar veren zorluk çıkaran birçok engelin ortadan kaldırılması demektir.

Bu sütunlarda sizlere yeşil mavi sarı kırmızı plastik şişe kapaklarının toplanması sonucunda birçok umuda cevap verildiğini çoğumuzun basite indirgeyip hatta küçümsediği anlamlı amaca “engelli kardeşlerimizin bir engelini ortadan kaldırma işine” hizmet ettiğini anlattım. Yapanları hedefe ulaşanları kutlamıştım.

Şimdi bakın son derece küçük gibi görünen ama bana topladıkça mutluluk veren “çivi” toplama işi bana büyük keyif veriyor sanki o yollar benden sorulurmuş güvenliği bana bağlıymış gibi geliyor.

Ve ben anlıyorum ki; Küçük şeyler in büyük tasarılarda en büyük farklılığı yaratıyormuş, o yüzden nerede bir çivi, kesik bir tel veya parçalanmış teneke görsem eğilir yerden alır ve kaldırırım, çöp kutularına atar yoluma öyle devam ederim…

Manyakça diyebilirsiniz ama gerçek aynen böyle!

Siz hiç parkta bahçelerde sokaklarda metro da otobüs terminallerinde duraklarda ellerindeki artıkları uluorta yerlere ve hiç kimselere aldırmadan atan ve hiçbir şey yokmuş gibi yüzünüze aptal aptal bakıp sırıtan insanlar gördünüz mü?

İşte ben o insanlara çok ACIYORUM çok…

 

İyi geceler…

 

Erdoğan Özgenç 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara