Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ahhh Leyla…

Ahhh Leyla…
 

Tam 25 yıllık bir öyküyü paylaşmak istedim sizlerle. İçinde bir kara sevda, bir dram vardı bu öykünün, canlı şahidi oldum çocuk sayılabilecek yaşta ve neler neler düşündüm bu 25 yıl içinde bu öyküyle ilgili. Ama şu an düşünüyorum da bana 3 elma düşmüştü bu öyküden, o zaman da şimdi de…

Yakın komşumuzdu Ali abi. Tatlı bir eşi, 2 tane dünya güzeli çocuğu vardı. Taksicilik yapardı o zamanlar, eşi de bir sağlıkçıydı. Her ikisi de çalışır yaşı bizden biraz küçük çocuklarına da babaanne bakardı. Neşeli, sevimli bir aileydi benim gözümde.

Yakışıklıydı Ali abi, hem de o zamanki Türk filmlerinde izlediğimiz bir çok jönden çok daha yakışıklıydı.

Bir yılbaşı akşamı bir ara bize uğramıştı. Televizyonda ‘’Leyla bir özge candır, kara gözlü ceylandır’’ şarkısına eşlik etmesi dikkatimi çekmişti. Alkolün de etkisiyle savunmasız bir şekilde ‘’Leylaaa, aaahhh Leyla’’ nameleri bu gün bile kulağımda. Oysa eşinin adı Leyla değildi. Şaşırmıştım bu kadar duyguyla bu şarkıyı söylemesine…

O kış geçmiş, yazın ortalarına gelmiştik. Bir gün bir baktık, babaannenin evine Ali abinin büyük çocuğundan bir yaş daha büyük bir çocuk geldi. Elinde bir valiz, valizin içinde Ali abinin tam boy kocaman bir resmi vardı.

Babaanne hem ağlayıp hem de anlatıyordu anneme…

Meğer Ali abi evlenmeden önce bir gece kulübünde çalışan bir bayanla tanışmış. Birbirlerine aşık olmuşlar, ancak aile bir türlü onaylamamış bu beraberliği. Ve çaresiz bir ayrılık yaşanmış. Ancak Leyla hamileymiş o zamanlar ve kıyamamış bebeğine…

Yıllarca bakmış büyütmüş, ta ki okul çağı gelene kadar. O zaman da çocuğunun babasına kimlik için rica etmiş. Ama aile bunu da onaylanamayınca çocuğu getirip bırakmış.

O çocuk orada kaldı ama aile tarafından hiçbir zaman onaylanmadı. Sürekli hor görüldü, annesinin işinden dolayı. Sürekli aşağılandı doğduğu için. Ve babası bir yandan ‘’Ah Leyla’’ derken, bir yandan çocuğunun haline bakıp bakıp, her geçen gün başı önüne düştü. Biz birkaç ay sonra o evden taşındık. Bir daha da hiçbir haber almadık bu aileyle ilgili.

Tam 25 yıl oldu, fakat hiç aklımdan çıkmadı bu yaşanılan. Kendi okul hatıralarımı unuturken Ali abiyi ve oğlunun o boynu bükük, gözü yaşlı halini hiç unutmadım.

Bana düşen elmalar; bir kara sevda, bir çaresizlik ve hoşgörüsüzlüktü bu öyküden.

Bilmem size ne kadar aktarabildim…

 
Toplam blog
: 240
: 1628
Kayıt tarihi
: 18.08.06
 
 

Zamandan şikayet ederken, ne kadar hızlı aktığını fark edemeden geçmiş yıllar. Kırklı yıllar, kır..