- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ahmed Arif'ten Leylâ'ya Mektuplar

Ahmed Arif
Kabbalah' ta da, kutsal kitaplarda da büyüden bahsedilir.
Bizi etkileyen her şeyde bir sihir yok mudur?
Bir şarkıda notaların tılsımı, enstrümanların tınısı büyünün kendisidir.
Bir şiirdeki sözcüklerin geniş omuzları, bir yazıdaki sözlerin kudretli kavrayışı, bir cümlenin kısa ama heybetli mesajı.
Hepsi sihirdir, büyüdür bana göre.
Tesiri altına alır bizi ve öylece taşır bir yerlere.
Büyü, bazen bir bebeğin gözlerinde, bazense bir kadının gözbebeklerindedir.
Efsun, kadının gözlerinde cisimleşmiş ve orada öylece kalmıştır.
Şarkının notalarının tılsımına da, bir yazıdaki sözlerin kudretli kavrayışına da benzemez o büyü.
Dinlemediğinizde o şarkıyı, tekrar dinleyene kadar büyünün tesiri geçmiştir.
Okumadığınızda o cümleyi, tekrar okuyana kadar büyünün tesiri geçmiş, heybetli mesajın sihiri de gitmiştir.
Mevzuu bahis, cümlenin ya da bir şarkının büyüsü olduğunda, tesirin devamı için, maruz kalmalarınızın da sürekliliği esastır.
Güzel bir kadının gözbebeklerinde cisimleşen efsunda ise durum farklıdır.
Kana karışan alkol gibidir o.
İflâh olmaz bir şekilde tesiri altına almıştır sizi. Nasıl ki bir yudum daha almasanız da artık o şişedeki zıkkımın yörüngesine girmişseniz...
Artık hiç görmeseniz de onu, bir kere büyülenmişsinizdir.
Ve o sihirin etkisi hiç geçmez.
Ahmed Arif’in Leyla’ya mektupları gibi bir ahvâl içinde dolanır durursunuz.
Sabrın sonu ile