- Kategori
- Güncel
Ahmet Hakan'ın Kardak yazısına cevaptır

kardak yolunda
Sayın Ahmet Hakan,
Denizci ülkenin çoçukları yelken basmayı bilir, denizde Allah’tan başka sığınacak bir şey olmadığı duygusunu Allah’ına kadar yaşar. Bilmez bizim Anadolu çocuğu bu duyguları. Affınına sığınarak Kardak konusunu milli duygularla değil deniz hukuku ve reel politik ile anlamak lazım derim. Hiç te komik gelmez o zaman gerçekler insana. Bu konu donanım ve özel ilgi ister. Kolaydır Anayasa veya CMK‘nın ilgili maddeleri ile ahkam kesmek, ama zordur Deniz hukuku konusunda konuşmak ve UNCLOS-82(UN Convention Law of the Sea) ve Lozan’ı yorumlamak.
“Kaya “lafı komik gelir insana, ama buzdağı gibidir, problemin büyük kısmı suyun altındadır. Titanic gibi facia’ya dönüşür görmezseniz altında yatan gerçekleri.
BİR: Hadi biz “Kaya” diye küçümsedik olayı. Peki nasıl izah edersiniz EGE’de2000’den fazla adası olan ülkenin bir kaya parçası için göze aldıklarını. Adama sormazlar mı ? ne gözü doymaz milletsin diye. Sizin gibi analitik düşünme yeteneği gelişmiş biri nasıl sormaz bu soruyu?
İKİ: Kaya ile Ada hattını birleştiriverir, koyar pergelini kayalığa sonra ölçmeye başlar karasuyunu ve ekonomik bölgesini. İşte burada yatar kuşaklara deveredeceğin deniz tabanı ve üstündeki zenginlikler. Alırsın sonra balığı Gana’dan, Doğal gazı vePetrol’ü komşudan..
ÜÇ: Lozan 6’ncı maddesi; “ Türkiye 3 mil ötesindeki adalardan feragat eder.” der. Uyanık Yunanlılar bu maddeyi “Türkiye bize devretti “ gibi yorumlayıp sahip çıkar ada ve kayalıklara. Bilmez yurdumun insanı bunları. Yoktur soran, sahip çıkan aydını, siyasetçisi ve de devlet adamı.. “ Bizde fazla büyüttük, bak bizimle alay edip duruyorlar “ der çıkar işin içinden. Hayatında duymamıştır Osmanlı toprağından devredilen Eritre-Yemen arasındaki ada anlaşmazlığı konusunda Lahey Adalet Divanı kararlarını.
Saygılarımla