- Kategori
- Güncel
Ahmet Necdet Sezer ne yaptı?

“Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet SEZER, cumhurbaşkanlığı için aday gösterildi” denildi.
Baktık… Anayasa Mahkemesi başkanı sıfatı ile gösterdiği performansında, daha önceleri “Hâkim” sıfatıyla yaptığı görevlerde her hangi bir “Falso”ya rastlamadık. Hatta Afyon’lu olması nedeniyle oralı dostlarımıza da sorduk “Nasıl bilirsiniz” diye. Aksi bir söz gelmedi.
Ve… Seçilme öncesinde içimiz “Rahat” etmişti…
Sonra “İcraatları” başladı. Öyle ki, köşke giden her kararname ve yasanın “Anayasa Mahkemesi başkanlığı”nın ve “Hukuk adamı” olmanın verdiği hassasiyet ile ve titizlikle incelenmeye başlandığını gördük.
Önceleri ben de yazılarımda bu uygulamaya “Tepki” gösterdim. Dedim ki “Tek başına” kendini Anayasa mahkemesi mi sanıyor?
Bu arada “Hukuk”un ardından dolaşmaya çalışanlara izin vermeme iradesini gösterdi. Bu uğurda en üst hukuk kitabı olan “Anayasa” havada uçtu ve ortalık karıştı.
Baktık… Tekrar bir kez daha baktık. Gördük ki, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Sayın Ahmet Necdet SEZER, yaptıkları ile “doğru” şeylerin altına imza atmaktadır. O zaman, erdemli davranıp “İlk düşüncelerim” nedeniyle kendisine “Özür” borçlu olduğumuzun farkına vardım.
Sayın Ahmet Necdet SEZER, uzatmalarla birlikte 7 yıldan fazla “Cumhurbaşkanlığı” görevini kendi tarzı içinde yerine getirdi ve bu gün (28 Ağustos 2007 Salı) yeni seçilecek olan kişiye devredecek ve bu kişi de Abdullah GÜL olacak.
Çoğu kişi Sayın SEZER’i bir türlü sevemedi. O “Çoğunluk” ki, hem tavırları hem de yandaş yayınları ile demediklerini bırakmadılar. Yüreklerinde “Vatan sevgisi” yatan herkes de yanında oldu.
Çoğu kez sorgulandı. Bu yedi yıl içinde “Ne yaptı” diye…
Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet SEZER, son veda ziyaretini “Anıtkabir”e yaptı… Alışılagelmiş törende, Misak-ı Milli Kulesi'ne geçtiği zaman, Anıtkabir Özel Defteri'ni de imzaladı. Sayın Ahmet Necdet SEZER, deftere yazdıkları ile özet olarak yedi yıl içinde neler yaptığını yazdı… Bu veda yazısı, arşivlerde elbette olacak. Ancak, arşivlerin dışında da beyinlerde yer etmesi gerektiğine inanıyorum.
“Veda” mektubu… Okuyunuz ve beyinlerinize kazıyınız ki günün birinde “İçeriği” aklımızı başımıza getirmesi bakımından gerekecek…
“Yüce Atatürk, Cumhurbaşkanı olarak son kez huzurunuzdayım. Görevimi; ilke ve devrimlerinize, yeminime, anayasal kurallara, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerine bağlılıktan ayrılmadan tamamlamanın mutluluğunu yaşıyorum.
Türk Ulusu'na sizin makamınızda Cumhurbaşkanı sıfatıyla hizmet etmiş olmanın onurunu, yaşamım boyunca taşıyacağım.
Hizmet makamları ve kişiler gelip geçicidir. Sonsuza kadar kalıcı olan ilke ve devrimlerinizin kuruluş felsefesini oluşturduğu, laik, demokratik, çağdaş ve aydınlık Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Hedefini; 'çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve onu aşmak' biçiminde ortaya koyan Türkiye Cumhuriyeti, başlattığınız aydınlanma savaşını kararlılıkla sürdürecektir.
Türk Ulusu, bugünkü kazanımlarını size ve kurduğunuz Cumhuriyet'e borçlu olduğunun bilinciyle eserlerinize sahip çıkacak, ilke ve devrimlerinizden, çağdaş değerlerden ödün vermeden gösterdiğiniz hedeflere el birliği ile ulaşacaktır.
Bağlılığımı en içten duygularla bir kez daha yineliyor, yüksek anınız önünde saygıyla, özlemle ve minnetle eğiliyorum.”
28 AĞUSTOS 2007