Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '21

 
Kategori
Dünya
 

Akıl Ve Bilimle Ezilen İnsan-1

Aydınlanma ve Sanayileşme, Çevre ve İnsanı katletmekle kalmamış; insanı maddeleştirerek, hep daha fazlasını ister hale getirmiştir.

Sanayileşme ile az sayıda insanın elinde toplanan devasa para, beraberinde gücü getirmiş; artan güç de daha fazla parayı doğurmaya başlamış ve sonuçta “Dünya nüfusunun %1’i, zenginliğin %50’sini elinde tutarken; %70’lik en alttakiler ise bu zenginliğin ancak %3’üne sahip olabilmiştir.” (1)

* * *

Sanayileşmenin bir sonucu olarak bugün :

- 1 milyar civarındaki nüfusa ulaşan gelişmemiş ülke insanları, günde ancak 1 dolar kazanabilmektedir. Bu nüfustan çok daha fazla sayıdaki çocuk, kadın, hasta, yaşlı, kaçak göçmen dâhil her türden insan ise günde 1,5 dolara çalışmaya razı olup, bu miktar para ile yaşamak zorunda bırakılmaktadır.

- Bugün dünyanın en zengin 8 kişisinin serveti, en yoksul 3,6 milyar insanın varlığına eşit hale gelmiştir.

- (Sanayileşme ile) Toplumsal ve ekonomik kurallar zenginler lehine çalışmakta ve böylece onlar, daha fazla ve çeşitteki ürünlere daha az para ödeyerek erişebilmektedir. (2)

- Geçen her gün, zengin ve yoksulun arası daha fazla açılmakta, yoksullar daha fazla borçlanmaya zorlanarak adeta mahkum hayatı yaşamaya mecbur bırakılmaktadır.

...

Aydınlanma” ve “Sanayi Devrimi”, sonuçları itibariyle :

- Kimleri aydınlattı ?

- Sanayi Devrimi kimler adına ve yararına yapıldı ?

...

Sanayi Devrimi’nin 1760’larda (Avrupa’da / İngiltere’de) başladığı kabul edilir.

Ancak, bu pek doğru değildir.

- Yaklaşık 3.000 yıllık bir geçmişe sahip Çin ve Hint Medeniyeti ile 1000 yıllık geçmişe sahip İslam Medeniyeti'nin, Sanayi Devrimine temel olan birçok buluşa ev sahipliği yaptığı gözden kaçırılmış; ipek, barut, matbaa, pusula, kağıt, ateşli silahlar, tıp, kimya, fizik, matematik ilminde yapılan önemli çalışmalar (Batılılarca) inkar edilmiş / gözden kaçırılmıştır.

Peki, Sanayi Devrimi neden Doğu’da değil de Batı’da gerçekleşmiştir ?

Batılı sermayedarlar tarafından yönlendirilen küresel medya, bu iş için gerekli sermayenin 16.asırda Latin Amerika’nın (gümüş-altınlarının) soyulması (3) ile elde edildiğini; 17.asırdan itibaren de özellikle Hindistan’dan (tekstil) teknoloji ve hammadde ithalatı yapıldığını (4) yazmayarak, bunu gözlerden kaçırtmıştır.

...

Yaklaşık 300 yılı geride bırakan “Sanayileşme”, bakalım Çevre ve İnsanlığa neler kazandırmış veya kaybettirmiştir ?

Sanayileşme ile ne yazık ki Çevre ve İnsan, kazandıklarından daha fazlasını  kaybetmiştir.

İşte bu nedenle “Sanayileşme” denildiğinde akla ilk gelen, Çevre, Kirlilik ve Çarpık Gelir Dağılımı'dır.

Bunları, "Çevre Kirliliği"ne öncelik vererek açıklamaya çalışalım :

...

Aşağıdaki ifade, (kendilerine göre ilk) Sanayi Devrimi’ni yapan İngilizlere aittir.

“..Dış baskıya direnme ve hasım ülkelere denk bir oluşturma zarureti, ülkeyi o zamana kadar bilinmeyen sanayileşmeye mutlak öncelik vermeye şevketti. Bunun insanî maliyeti, 19.yüzyılın İngiltere ve Fransa’sının sanayileşmesinin maliyeti kadar korkunç oldu. İngiltere ve Fransa’nın o sanayileşme döneminde beş yaşındaki çocuklar bile maden ocaklarında çalıştırılıyordu. İşçi ölümleri ise öyle bir yüzdeye ulaşmıştı ki bizzat sanayiciler bile dehşete kapılmıştı ve kendilerini, gelecekte çalıştıracak işçi bulamayacakları korkusu sardı. Bu sanayileşme, 1. Napolyon'dan 3. Napolyon'a kadar da katı diktatörlüklerle devam ettirildi." (5)

Sanayi Devrimi öncesi (İngiltere’sine) çarpıcı bir örnek daha :

“…Madencilerin yararlandığı hakların kapsamı gerçekten şaşırtıcı boyutlardaydı. Bunlar maden ocaklarında kullanacakları keresteyi çevredeki ormanlardan özgürce alabildikleri gibi, kerestenin kıt olduğu zamanlarda, fırınlarına yetecek kadar odunu sağlayıncaya dek koru sahibinin korusundaki ağaçları kesmesine bile engel olabiliyorlardı… Kilise avluları, bahçeler, meyve bahçeleri ve anayolların dışında, her yerde maden araması yapabiliyorlardı. Dahası, ırmakların yataklarını değiştirme ve en yakın anayoldan yararlanma gibi haklara da sahiptiler.

Bu bağlamda John de Treeures şöyle yakınmaktadır :

'Tam tamına altmış kalay madencisi, buğday, arpa, yulaf, yonca, bezelye ekili ve en az Cornewaille’deki diğer tarlalar kadar verimli Treeures’in demesnesine (beylik tarlasına) girmişlerdir…'

…Londra o hale gelir ki, 'Şehirde adam asacak ağaç… Thames Nehri’nde de çevre kirliliğinden zehirlenmeyen tek bir balık kalmamıştır…' (6)

* * *

Sanayileşme, dört temel hususta insan ve canlıların hayatını olumsuz etkilemektedir :

- Hava, su, toprağın kirlenmesi ve (kirlilik dolayısıyla) yaşam alanlarının daralması.

Hava kirliliği konusunda ilk sıradaki ülke ABD’dir.

ABD ayrıca, fabrikaların doğal su kaynaklarının yanında kurulması ile suları en çok kirlenen ülkelerin başındadır.

Sanayileşme ile ortaya çıkan kurşun ve ağır metaller, toprak kirliliğinin ana sebeplerinin başında gelmektedir.

Bunların yanında, Ormanların keresteleri için kesilmesi de hem yerel ekosistemlerini bozmakta hem de bitki ve hayvanların neslinin tükenmesine yol açmaktadır.

...

İlk bölümü bitirmeden önce, kendilerine göre İlk Sanayi Devrimi'ni yapan “Siyaset Ustası (!)” İngilizlerin bir konudaki haklarını teslim edelim.

- Önce kendi insanını, çevresini (sanayileşme-zenginleşme adına) katleden İngilizler, ikinci adımda da Çin’i, Hindistan’ı ve Afrika’yı, insanları ile birlikte sömürür-katleder. Sıra bunları gizlemeye / örtmeye geldiğinde de : “Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunmak” vb. düşüncelerle “Greenpeace” gibi sözde “Çevreci” kuruluşlar oluştururlar.

Ancak, cin fikirli İngilizlerin kurduğu “Greenpeace”, dünyadaki nükleer santrallere karşı çıkarken, İngiltere’deki çok sayıdaki nükleer tesisleri nedense görmez !

Aldatma sadece çevreci oluşumlarla sınırlı değildir. Bunun bir de “Yardım Kuruluşları” boyutu vardır.

Dün hem zengin kaynakları soyulan hem de köleleştirilen insanlar, bugün bunları öğrenmiş ve eski "sömürgeci efendileri"ni, gösterdikleri marifetleri (!) ile iyi tanımışlardır. İngilizlerin bunlar için de bir formülü vardır ! Yoksul bıraktıkları bu ülkeleri, amaca uygun işkollarında “üretici” yaparak ve topladıkları yardımlarla teşvik ederek (örneğin, tarım üzerinden) “medenice sömürme” nin bir başka yoluna da kapı açarlar.

* * *

Şimdi sözde "Medeni (!) Batı", ve "Çağdaş Aydın (!)" lar için çırılçıplak bir gerçeği ortaya koyalım :

- Dünyada "kedi-köpek maması ve bakımı" için harcanan para yaklaşık 254 MİLYAR USD'dir (Ülkemizde ise 3 MİLYAR USD'dir)

- Dünyada Parfüme 15 MİLYAR USD, Makyaj Malzemelerine ise 18 MİLYAR USD harcanmaktadır.

- Bunlara karşılık : Tüm Afrika kıtasının gıda ve eğitim vb. temel ihtiyaçlarını karşılanmasının bedeli ise sadece 30 MİLYAR USD'dir.

- Ayrıca 5 MİLYAR USD ile tüm dünyada Okur-Yazarlık sağlanabiliyor,

- Yine tüm dünyadaki çocuklar, 1,3 MİLYAR USD ile (çeşitli hastalıklara karşı) aşılananabiliyorlar. (*)

* * *

Bu rakamların ışığı altında "Aydınlanmış Medeniler"i sorgulayalım :  

- Batı Medeniyeti'nin ve Laik Düzen'in / Materyalizmin insanlığa getirisi ne olmuştur ?

- “Aydınlanma”nın, insanlığa "Güçlülerin Sömürüsü" dışındaki getirisi ne olmuştur ?

- “Laiklik” adı altında inançsızlaştırılan insan / gençlikle, gelinen noktada kime ne fayda sağlanmıştır ?

- “Bireysellik” adı altında, insana nasıl bir mesaj verilmiştir ve insanlık nereye sürüklenmiştir ?

- İnsanlar nasıl bu kadar bencil, duyarsız, sorumsuz olabildi ve bu durum kalıcı hale gelebildi ?

... 

Devam edecek...

- Çevreyi adeta yaşanmaz hale getiren Sanayileşme, bakalım insanı ne hale getirmiştir ?

... 

KAYNAKLAR :

(*) TÜKETİM TOPLUMU. Jean Baudrillard.

(1) TÜKETİM TOPLUMU. Jean Baudrillard (Alıntının kaynağı : OXFAM)

(2) Aynı Eser, sy.305.

(3) LATİN AMERİKA'NIN KESİK DAMARLARI. Eduardo Galeano.

(4) DÜNYAYI DEĞİŞTİREN ŞİRKET - DOĞU HİNDİSTAN KUMPANYASI'NIN MODERN ÇOKULUSLULUĞU ŞEKİLLENDİRMESİ. Nick Robins. (1.Baskı, Ocak 2017)

(5) YOBAZLIKLAR. Roger Garaudy, sy.42.

(6) ORTAÇAĞDA ENDÜSTRİ DEVRİMİ. Jean Gimpel, sy.91 (TÜBÎTAK Popüler Bilim Kitapları)

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..