Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Aklın Gıdası Nedir? Akıl Nasıl Beslenir?

Aklın Gıdası Nedir? Akıl Nasıl Beslenir?
 

İnsanoğlunun her azasının olduğu gibi aklının da rızka, diğer bir deyişle gıdaya ihtiyacı vardır. Nasıl ki midemiz su gibi, yemek gibi maddi gıdaya ihtiyaç duyar; aklımız da bilgiye açtır ve bilgiye ihtiyaç duyar. Aklın iştahı ise meraktır. Merak iştah gibi insanı bilgiye ulaşmaya sevk edici olarak görev yapan bir duygudur. Acıkan beyin merak dürtüsü ile bilgi arar, bilgi ister. İşte tam bu noktada aklı hangi tip bilgi ile besleyeceğimiz çok önemlidir…
 
Akıl için de mideden çok farklı değil durum aslında. Bugün midemizi dolduracak gıda çeşitliliği pek çok ama doğal ve faydalı gıdaya erişimimiz azaldı. Her tarafımız GDO’lu, katkı maddeli, şekerleme, çikolata, hormonlu gıdalar, asitli içecekler vb ile doldu. Eskiden az sayıda ve sınırlı gıdaya erişim varmış ama faydalı ve doğal imiş. Şimdi sağlıklı bir tavuk bulmak, ya da doğal bir ekmek veya hatta su bulmak bile mucize gibi. Akıl da sağlıklı ve temiz bilgiye muhtaç. Ancak öyle bir devirde yaşıyoruz ki, sağımız solumuz, önümüz arkamız her yanımız dezenformasyon (yani kötü, sağlıksız bilgi) dolu. E hali ile ne oluyor tabi aklımız da bozuluyor. Sağlıksız gıdanın bedeni hasta ettiği gibi, sağlıksız, gereksiz ve aşırı bilgi de aklımızı, fikir dünyamızı bozuyor. Mide bulantısının yerini fikir bunalımları, çıkmazları alıyor. Sağlıklı muhakeme yapamaz hale gelip, doğruyu yanlıştan ayıramıyoruz.
 
Bir başka önemli problem de şu ki, damak tadı şekerleme vb gibi doğal olmayan tatlara alışan insan sağlıklı gıdadan lezzet alamaz hale geliyor. İştahı çikolata, bisküvi ile şımartılan bir çocuk hurma, incir yemiyor. Baklavaya alışan damak elmadan lezzet alamaz oluyor. Bilgi aleminde de durum bunun gibi. Facebook’un, twitter’ın, televizyonun cazip, iştah kabartıcı ama fos, içi boş, faydasız, hatta zararlı bilgi taarruzuna müptela olan insan hakiki ve faydalı ilimden lezzet alamıyor. Okuyamıyor. Günümüzün abuk sabuk, içi boş edebiyatına, romanına, öyküsüne müptela olan insanı hakiki ilim olan Kur’an-ı Kerim’den, Hadis’ten, tefsirlerden lezzet almıyor, alamıyor, gitgide uzaklaşıyor. Allah’ın kendisine faydalı şeyleri merak edip araştırması, öğrenmesi için verdiği merak duygusunu gidip yerli, yersiz, faydasız şeylerde tüketiyor. Hakiki ilimden lezzet alamaz hale geliyor. Ne de vakti kalıyor. Ömür denen sermaye böyle beyhude ve divanece tükenip gidiyor. Sonunda aynen sağlıksız beslenen insanın bedeninin hastalanması gibi fikri, aklı, ruhu hastalanmış bireyler ortaya çıkıyor. Allah şifa versin.
 
Üstad Bediüzzaman hazreyleri böyle faydasız dünyevi hadiseleri takip etmenin etkisini şöyle ifade etmiştir: "Nasıl ki sarhoşluk, hakiki vazifelerden gelen elemleri ve ihtiyaçları sarhoşlukla muvakkaten unutturduğu cihetle menhus ve kısa bir zevk verir; öyle de, böyle fani boğuşmaları ve hadiseleri merakla takip etmek bir nevi sarhoşluktur ki, hakiki vazifelerden gelen ihtiyacat ve yapmamaktan gelen teellümatı muvakkaten unutturduğu için menhus bir zevk verir. Veya tehlikeli bir ye se düşüp  (Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin) ayetindeki emr-i İlahiye muhalefet eder, tokada müstehak olur." Yani dünyevi hadiseleri izlemek kısa ve geçici bir sarhoşluk verse de neticede elemler ve ümitsizlikler bırakır geriye.
 
Peki ne yapmak lazım? Belki bir anda olmayacak ama yavaş yavaş kendimizi gereksiz, faydasız, hatta zararlı bilgi kaynaklarından uzaklaştırmamız lazım. Facebook, twitter, haber kanalları, televizyon, radyo, spor mecmuaları vb gibi bizi bilgiye boğan ortamları yavaş yavaş hayatımızdan çıkarıp onların yerine Kur’an-ı Kerim’i, Cevşen’i, tefsirleri, faydalı sohbetleri koymamız lazım. Allah rahmet etsin, inşallah böyle böyle kurtulup, hakiki lezzetleri tatmaya başlarız. Allah istifademizi ziyadeleştirsin. 
 
Toplam blog
: 37
: 1204
Kayıt tarihi
: 31.03.17
 
 

Hakikati salt aklına ve ilmine güvenerek aramak, karanlık bir gecede, ıssız bir çölde kafa feneri..