Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Ağustos '10

 
Kategori
Ankara
 

Akşam saatlerinde Kuğulu Park

Akşam saatlerinde Kuğulu Park
 

Mevsim normallerinin üzerinde boğucu sıcakların nefes aldırmadığı ve acil bir durum olmaması halinde, gündüzleri sokağa çıkmamak için çaba sarf ettiğimiz bir yaz mevsiminin ortasında olduğumuz şu günlerde sıcağın verdiği bezginlik, gerginlik hat safhada. Bu yüzden akşam saatlerini iple çekiyorum serinlemek, dinlenmek, huzur bulmak adına…. 

Kuğuları ile semtin simgesi haline gelmiş, Kavaklıdere semtinin halka açık tek ve son yeşil alanıdır Kuğulu park. Gün batımının ardından, fıskiyeli gölün etrafında mağrur süzülen kuğuların raksına, ışıkla senkronize olan suyun dansı eşlik ederken, asırlık ağaçların esintisinde bir dinlence alanıdır. O yüzden akşam saatlerinde, çayımı yudumlarken, günün stresinden arınmak, biraz da nefes almak, adına huzur bulmaya çalıştığım bir mekandır bu park. 

Kimileri kağıt helvasını, dondurmasını yerken, kimileri bardakta ya da közlenmiş mısırla keyiflenir başkentin yaz akşamlarında... Çocuklar neşeyle cıvıldaşırken hareket ve şenlik havası katar parkın keyifli atmosferine. Yalnız bugünlerde biraz güvenlik denetimden uzak kalmış olmalı ki! Huzur bozan manzaralara sahne olduğunu gözlemliyorum. Normal şartlarda birkaç kez, güvenlik görevlileri ikaz ederken şahit olduğum için biliyorum! “Seyyar satıcı ve köpek gezdirmek normalde yasak!” Fakat ne mümkün! Ülkem insan’a “kurallar bozulmak içindir” bilindiği üzere… Mendil, çiklet v.s satıcısından, seyyar ayakkabı boyacısına kadar kol geziyor. “ Hayır” cevabını versende ısrarla taciz devam ediyor. 

Ardından irili ufaklı, tasmalı ya da serbest dolaşan her cins köpek mevcut. Kaniş ya da terrier cinsi olanlar, en azından küçük ve ürkütücü değil! Kangal cinsi çoban köpeğinden tutun da bir çoğunun adını bilmediğim iri yarı vahşi görünümlü bir sürü köpek.… Birçoğu da tasmasız dolaşıyor etrafta. Korkarım yakın bir gelecekte dinlence alanı olmaktan çıkıp evcil hayvanlar parkına dönüşmesi muhtemel gibi gözüküyor. Sadece Kuğulu Park mı! Şehrin en işlek caddelerinden Tunalı Hilmi Caddesi de sağlı sollu aynı şekilde. O daracık kaldırımlar insanlar için yetersizken bir de köpek gezdiren insanlar yoğunluğu artırıyor. Azınlıkta olan etnik kökenli gruplar gibi sanki çoğunluğu artırmak ya da neredeyse örgütlenmek istercesine günbegün çoğalıyorlar. Bu arada birbirinden frekans alamayan köpeklerin de kavgaya tutuşarak etraftaki insanları tedirgin etmeleri de cabası. Ayrıca, kişilik haklarını korumak, ya da zarar görmeleri halinde bu evcil hayvanları ve sahiplerini koruma altına alan bir yasa ile ciddi anlamda özel hak sahibi olduklarını işittim geçenlerde. Bir de dolaştırırken etrafa ulu orta dışkısını bırakanlar var. Bir süre önce yine caddenin en işlek noktasında bir köpek kaldırımı pisletti. Duyarlı bir vatandaş dayanamayıp; ardından sesleniyor;

Hanımefendi lütfen temizler misiniz heeyy! size söylüyorum” diye! 

Umurunda bile değil! Ardına bakmadan ve yüzünde en ufak bir mahcubiyet belirtisi bile olmadan, saçlarını iki yana sallayarak köpeğini gezdirmeye devam ediyor. Hayvan bu tabii ki! Nasıl terbiye edilirse o şekilde hareket ediyor. Bir kaç kez şahit oldum. Bazıları gerçekten çevre temizliğine saygı ve özen gösteriyor. Elinde eldiven veya poşetle dışkıyı toparlayıp çöpe atıyor. Ama çoğunlukta şahit olduğum ise gayri medeni bir biçimde çevreyi umursamadan kirletmesi ve orta yerde bırakmasıdır. Birkaç gün evvel, kızımla akşam yürüyüş yapıyoruz yine bu caddede. İki köpek aniden kavgaya tutuştu hemen yanı başımızda. İnsanlar panik halde koşuşmaya başladılar doğal olarak. Üstelik bunlardan bir tanesi ülkemizde tehlikeli ve saldırgan olduğu gerekçesiyle beslenmesinin dahi yasaklandığı bir cins olan “PITBIIL”. Gerçi Ankara Barosu Hayvan Hakları Kurulu da bu kararın iptali için yargıya başvurdu diye okumuştum gazetelerde. Bu konuda yasal anlamdaki son gelişmeleri bilmiyorum ama bilinmesi gereken bu köpeklerin şu an toplum huzurunu bozacak nitelikte ve bu durumun da sosyal sorumluluk sahasında yetkililerce bir önlem alınması gerektiğidir. 

Yine çok geçmedi üzerinden, başka bir akşam parkta dinlenmek, serinlemek üzere bir bank’a oturmuştuk. Kısa bir süre sonra, başıboş, iri yarı bir köpek, agresif tavırlarla sağa sola saldırmak istercesine havlayarak rastgele koşuyordu. Derken, etrafta bir vaveyla kopuyor. Bir anda panikle ürken ve çığlık çığlığa koşuşan insan manzaraları oluşuyor. Bu arada kızım ve ben de, aynı korku tedirginlikten nasibimi alıyorum. O gerilimle, yaptığı davranışa, birkaç cümleyle en azından eleştirisel tepkimi dile getirmek istedim. Kafamı çevirip tam bir şeyler söylemek üzereyken, yüzündeki ifade; “özrü kabahatinden büyük” dedirtecek şekilde sinir bozucuydu. Çevresindekilere yaşattığı bütün bu olumsuzlukların belli ki farkındaydı ve adeta sadistçe yaşattığı bu davranışla, toplum huzurunu bozmaktan dolayı, büyük bir haz duymuşçasına sırıtarak gülüyordu. Henüz çok genç yaşlarda olduğunu gözlemlediğim psikopat görünümlü bu delikanlıya etraftan da en ufak bir tepki oluşmadı. Bu korku ve tedirgin dakikaların ardından insanlık dersi vermeye çalışan ancak, sadece kendi kendine homurdanarak söylenen, kınamakla yetinen insan manzaraları vardı. 

Bu gibi durumlara tepkisiz kalmanın ilerleyen zaman çerçevesinde, egosunu tatmin etmek isteyen sadist ruhlu hayvan sahiplerine daha çok prim kazandıracağı ve bu serbest ortamı fırsat bilerek sayılarının her geçen gün daha da çoğalacağı kanaatindeyim.Konuyu müteakip, yetkili mercilerin ve sorumluluk sahasındaki alan olması münasebetiyle Sayın Belediye Başkanımız Bülent Tanık Beyin bu gibi durumların tekerrürünü önlemek amacıyla gerekli tedbirlerin alınması hususunda gerekli hassasiyeti göstereceklerini, huzur ve sükunetin sağlanması adına kamuoyu huzurunda değerlendireceklerini umuyorum.

 

 
Toplam blog
: 48
: 1807
Kayıt tarihi
: 17.07.09
 
 

Bir Nisan akşamı kışı uğurlayan, baharla gelmişim dünyaya…  Hobi olarak çeşitli tasarım etkinlikl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara