Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Akşam yemeği

Dolu dizgin bir nehir sanki... Durmak bilmeyen bir kar fırtınası ya da... Hayat, tarifi olmayan bir "süreç". Hiçbir şeyi umursamadan akıp giden zamanın yegane ikizi. Ne bu gidişe doğru düzgün ayak uydurabiliyoruz ne de ona dur diyebiliyoruz.

Ne zaman doğdum da ilkokula kaydoldum. Hangi vakit mazun olup gurbet elde hasrete boğuldum... Hiç bilmiyorum. Bugün hepsi anılar mertebesinde yer almış. Ya bir kitap sayfasından ya güncemin satırlarından ya da babaannemin dilinden el sallıyor.

Hayat nedir, ne değildir? Ne zaman başladığına ya da sona ereceğine hiçbirimizin aklının ermediği b
r "süreç"! Ya da kısaca mutlu ya da mutsuz olma!

Bazen gülüyor bazense ağlıyoruz. İnsanoğlu bir gairp. Oturmuş kahkahalar atıyorken bir iki saat sonra ağlama nöbetlerine tutunmayan var mı dünyada? Beri gelsin, paylaşsın sırrını bizle hayrına. Herhangibir gün gülmüşsek başka bir gün ağlayacağımız kesindir. Hayat; bir akşam yemeğidir çünkü. Acısı ve tatlısıyla...

Yaşlı bir nine olacağım günün birinde. Zayıf köklü pamuk saçlarım masal kitaplarının yeşil çayırlı beyaz bulutlu mavi gökyüzlü diyarlarının resimleri arasına kıvrılacak. Etrafımda benimkilerden daha parlak gözlü cin bakışlı minik dostlar... Torunlarım... Onlara yaşantımı anlatıyorken bahse konu olacak anılar mutlu izler taşımasını ne çok isterim.

İnsanın sevdikleriyle paylaşabileceği mutlu anılarının olması iyidir. Anlatmak güzeldir de ya en derinlerimiz? Özlemez miyiz? "Keşke"lere boğulup, "o günlere geri dönebilsem..." demez miyiz? Hatırlanınca o renkli günler en içte sızı belli eder kendini, kor olur yanar yürek. O günlerdir sizi bu günlere taşıyan ve işte o yaşlanmış kahkahalarınızdır bugünkü mahcup gülümsemenizin kaynağı. Ardındaki burukluk ise, bir daha asla on yedisine yeni girmiş bir delikanlı olamayacağınızı bilmenizdendir. Geriye dönüp bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınız anı yaşayamazsınız yeniden. Ya da okul dönüşü çamurlu su öbeklerine zıplayıp kar beyaz çorapğlarınızı, ütülenmiş simsiyah önlüklerinizi kirletseniz ve o hâlde evin kapısını çalıp muzipçe sırıtsanız da salonun orta yerinde çırpınıp her yanı çamura bulasanız da azarlayamayacaktır sizi anneniz. O günler geçmişte kaldı ve siz artık bugündesiniz...

Farkında mısınız şimdi o günlerin size kattıklarının?

İnsan bir gün hatırlayınca sızlar yüreği. Bundandır A de Musset'ın, "Acıların en acısı mutlulukları hatırlamaktır." demesi. Mutluluk; gerçekten de eski bir yara izi gibidir, ara sıra kaşınan. Eski bir kırık yeri gibidir ya da yağmur yağınca sızlayan. Hatırlayınca kanatır yüreği, sızlar burnunuz direği.

 
Toplam blog
: 12
: 462
Kayıt tarihi
: 07.09.07
 
 

İzmirliyim... Afyon Kocatepe'de Veteriner Hekim olmak için okuyorum. Bir kız kardeşim var. Evli d..