Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Aralık '11

 
Kategori
Şiir
 

Akşemseddin

Akşemseddin
 

Göynük'te, Akşemseddin Konağı, şimdi, Akşemsettin Oteli olarak hizmet veriyor. Bu şiir burada yazıldı..


Göynük’e gitmeye karar verdim:

Düştüm yollara; dağ, dere, tepe aştım

Yol bilmem, iz bilmem; Göynük nire

Onu da bilmem!

Sora sora buldum sonunda dağın tepesinde…

Otelci, beyim yerim yok, dedi

Ak saçlarıma baktı baktı;

Al şu anahtarları, dedi, konağın anahtarları;

bak odalara, dilediğinde kal...

Ancak, harem dairesine ilişme!..

Konak nerede dedim:

Üç yüz metre yürü, dön sola,

orada Akşemsettinoğlu Konağı, dedi.

Konağın kapısını açtım

Harem dairesine ilişmeden

Gezdim odaları tek tek;

Yerleştim birine.

Konakta, benden gayri; in cin top atıyordu.

Konak on altıncı yüz yılı yaşıyordu:

Küçük salonda, soy ağacını inceledim;

Köklerini salan Fatih Sultan Mehmet’in hocasıydı..

Büyük salon görülmeye değerdi:

Giriş kapısı dışında, dört kapı daha vardı;

Özel konuk odalarının kapılarıymış;

ben de sağ köşedeki odaya yerleşmiştim.

Birçok pencere vardı, perdeleri ipektendi,

Kocaman salonda kocaman Acem halısı seriliydi.

Kapıların iki yanı birer minder ve yastıkla

Dört duvarın her yanı divan ve divanın üstü

işlemeli yastık ve minderlerle donatılmıştı.

Orta yerde kocaman pirinçten ayaklı mangal

Bir köşede fokurdayan semaver,

iki tane de büyük bakır tepsi vardı…

Akşam olmuştu, kapım çalındı, gel dedim;

Arap halayık, hoca efendi yemeğe bekler, dedi.

Bekletmedim, temennadan sonra

işaret edilen yere, karşısına oturdum.

Yedik içtik, daldan dala konduk;

ibrikli halayıklar su döktü, elimizi yıkadık

Ve sonra kahvelerimizle nargile içtik.

Bir yandan…

Fatih Sultan Mehmet’i anlattı, sırlar verdi bana

Ben de bugünün sultanlarını anlattım:

Ermeni Sultanı’ndan, Kürt Şeyhi’nden derken

Geldik Obama’ya; sus, bu kadar yeter, dedi:

Ya Sultan Mehmet duyarsa,

Ayrı devirlerin adamlarıyız; amma ve lakin

Bir de Mustafa Kemal duyarsa…

O zaman, siz, dedi: Bırak bu dünyayı

öbür dün ya da bile bulamazsınız yatacak bir yer.

Hoca dedik sofrasına oturduk, güya yedirdi içirdi

Sonunda dövmekten beter etti:

Yok efendim Sultan Mehmet’le İstanbul’u küffardan

Bunun için mi almışlarmış;

yok efendim Mustafa Kemal ve onun askerleri

bunun için mi savaşıp kovmuşlarmış küffarı?..

Üstüne üstlük, bir de, tuh size, demez mi!

Yedirdiklerini boğazıma dizdi bir bir;

ağlayarak gittim odama, Arap halayık bile

acımadı halime: Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte;

“Ne zaman gitcen” dedi bana..

 

 

 

Erkan Yukarıoğlu

Göynük, 10 Nisan 2010

 

 
Toplam blog
: 34
: 326
Kayıt tarihi
: 30.04.09
 
 

Bir kamu kurumu yönetim kademesinden emekliyim. Yazı dünyam gençliğimden bu yana sürer, bu kapsam..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara