- Kategori
- Deneme
Al ne yaparsan yap beni aşka teslim kale(m)
Kendisininkiler yetmiyormuş gibi başka bakkalların da aşk defterlerini tutmaya çalışan yorgun bir şiir muhasebecisiydim.
Bütün hesaplar açık vermişti, yemediğim ceza kalmamıştı, elimden muhasebecilik iznim de alınacaktı.
Sözcüklerin faizlerine güç mü yeterdi bu ekonomik krizde?
Hangi sözcükler anlatırdı ki aşkın erittiği uzuvların yerine takılabilcek protezlerin madenî soğukluğunun üşüttüğü bedenime gözlerimin yağdırdığı sıcak gözyaşlarımın huzurunu?
Ağlamanın huzurunu keşfedenler bilir...
Çürümeye bırakılmış otların gübre olabilme tesellisi ve sevinciyle avunma seanslarında bana rehberlik eden sahte psikoloğun kahvedeki okey arkadaşı olmanın ayrıcalığını yaşayıp da huzur bulduğum fotokopi günlerdi...
Onlarca platonik aşk yaşadım.
Yüreğim nasıl kaldırdı bilmiyorum, ama onlarca....
Düşünsem, hatırlamaya çalışsam, çoğu aklıma gelmez; ama onları şifrelediğim kokular, renkler, sesler vardır...
İşte sen gülüşünle şifrelediğim mısra-ı berceste idin...
Seni hatırlamak için şiirin tamamına gerek yoktu, senin gülüşün şiirin kendisiydi.
On yıl...
On yılda güneşin parlaklığı, ayın yumuşaklığı değişir mi?
Değişmemiş..
Bakışların bir serçe gibi konar gözlerime, bir kartal gibi havalanırdı gözlerimden. Serçenin de kartalın da kanatları aynı yumuşak sesle çırpardı: Papatya rüzgârlarıyla yıkanan serin dağ başlarının yalnız efesi gibi hissederdim sen gülünce on yıl önce...
On yıl sonra , korktum senin gözlerine konmaya...
Kendimi kartala av olacak bir keklik gibi gördüm, ürktüm...Pıtı pıtı attı kalbim...
Ben korunaklı hisarımdan izlerken senin süzülüşünü meğerse sen çoktan girmişsin hisarıma.Peki gördüğüm kartal neydi, ne zaman fethettin beni mızıkçı fatih?
Sözcükler bitti pes..
Aşka teslim oldum, ne yaparsan yap beni...