Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Haziran '09

 
Kategori
Siyaset
 

Alman kadınları ve politika

Alman kadınları ve politika
 

Alman misafirlerimiz


23.06.2009

Boğaziçi Üniversitesindeki Kadın ve Politika başlığındaki semineri basında henüz yer almadığından sizlerle paylaşmak istemiştim. Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Gry Larsen’in yüzde 40 kota ile Norveç’teki kadınların politikada başarılarını övünçle anlattığını söylemiştim. Aklıma durup dururken Berlin SPD li kadınların ilçemizi ziyaretlerinde % 51 lik başarılarını anlatmaları geldi. Demek ki, Almanlar onları geçmişlerdi. O seminerde bu aklıma hiç gelmemişti.

02.05.2009 Cumartesi günüydü. İlçemden gelen ani bir haberle hemen ilçeye koşmuştum. Almanya’dan misafirlerimizin geleceği söylenmişti sadece. Bir kaç arkadaşa haber verebilmiştim ancak. Spontane gelişen bir olay olmuştu. Gelecek misafirlerimiz Kadın Kolları ve Gençlik Kollarını görmek istiyorlarmış.

Kimler gelecekti, bizi neden görmek istemişlerdi? Yanlarında bir tercüman olacak mıydı? Aldı beni bir tasa….

O gün İlçe Başkanımız Sn. Türer Ercan başka bir görev nedeniyle şehir dışındaydı. Bende bir telaş, bir telaş ki sormayın. Kadıköy Belediyesinin daveti üzerine gelmişler ve dolayısı ile de bizi ziyaret edeceklermiş. Bir bilgi böyleydi diğeri ise uçaktan henüz ineceklerdi filan falan. Tüm bilgim bundan ibaretti.

14.00 de gelecekleri söylenmişti, iki saat sonra gelebildiler. Ben ilk önce basit bir görüşme olacak ve biraz oturup kalkacaklardır diye kendimi teselli ediyordum. Tüm korkum İngilizce çat çut meramımı anlatabilirdim ama Almancam hiç yoktu. Korkum da bu sebeptendi zaten.

Neyse uzatıp lafı dolandırmayayım. Bu iki saatte ilçe bayağı kalabalıklaştı. Yönetimden bir arkadaşımız eşinin iyi derecede Almanca bildiğini söyleyerek kendisini acele evden getirtti. Ben de bu sıra biraz rahat nefes alabildim.

Saat 16.oo da ilçede bir hareketlenme oldu. Arkadaşlarımdan onların merdivenlerde olduğu haberini alır almaz kapıya koştum karşılamak üzere.

Ayyy! O da ne! İçeriye art arda girenlerin kalabalığı küçük kapı girişini doldurdu. Sıkış tıkış oluverdik. İlk karşılamada sıcacık bir hava esti. Hepimiz güler yüzlüydük karşılıklı bir elektrik akımı oldu sanki. İçeri salona buyur ettik.

Gelenler Almanya SDP in Berlin Kadın Kolu Başkanı Sn.Marijke Höppner ve 16 kişilik heyeti ile yine SPD, Berlin Eyalet Milletvekili Sn. Dilek Kolat’tı.

Karşılıklı konuşmalarımızda Dilek Hanım tercümanlığı üstlendi. Yaklaşık üç saatlik görüşmemizde kadının şiddet görmesi ve siyasette kadının yerini görüştük. Kendilerinin politikada Almanya’da örnek bir (eyalet) olduklarını % 51 ile erkeklerin önüne geçtiklerini anlattılar. Dilek Hanım kendisinin hem milletvekili hem de ilçe başkanı olduğunu söyleyince doğrusunu isterseniz şaşırdım. Hem il veya ilçe başkanı olmak hem de milletvekili olmak bizde yoktu. Bunu nasıl başardıklarını sordum. Tek cümle ile “kadın dayanışması ile”. Kadınlar birbirimize destek çıktık ve sonunda kazandık. Bu sadece Berlin’de Almanya’nın her tarafı böyle değil ama bunu yayacağız.”dedi.

Bir an daldım. Bizde ise maalesef kadın kadını çekemiyor, arada kıskançlık oluyor dolayısı ile de hak ettiğimiz yerlere gelemiyoruz. Ben bunu şahsen her toplantımda söylüyordum. Ben değil, biz olursak ancak başarılı olabiliriz diye. Yoksa suçu erkeklere atmamız bence saçma. Bir arkadaşımız aktif çalışmaların içerisindeyse, emek vermişse ve de bir yere aday olmuşsa, onu mutlaka desteklemeliyiz. Kösteklememeliyiz.

Bu sırada Marijke Höppner bana çalışmalarımızı, neler yaptıklarımızı sordu, bende kısaca anlattım.

Sonra heyetten bir bayan ve Türkiyede ezilen, şiddete maruz kalan kadınların çok olduğunu bunu takip ettiklerini söyledi. Ben de, bunun sadece ülkemizde değil Türklere veya Müslüman ülkelere mahsus olmadığını, Avrupa da ve dünyanın çeşitli yerlerinde de olduğunu anlattım. Bu sırada Marijike söze karışarak iş birliği yapmamızı önerdi.

Ne gibi diye sorduğumda, kendilerinin kadına olan şiddet için mücadele ettiklerini bunu kentlerde yaygınlaştırmak istediklerini anlatınca ben de;

-Elbette olur ama sizlere bir önerim var, bunu dünyanın en ücra köşesindeki kadına da ulaşabilmek doğrultusunda yapmalıyız. Büyük kentlerde, metropollerde kadınlar zaten bilinçliler. Mesela şeriatla yönetilen bazı Afrika ülkelerinde kadınlar halen sünnet ediliyorlar, recim ‘e tabi tutuluyorlar. Onlara ulaşıp haklarını anlatabilecek miyiz? En ücra köylere ulaşabilecek miyiz? İşte o zaman gerçekten bir şeyler yapmış oluruz. Aslında Atatürk, Türk kadınına çok değer veriyordu. O dönemden sonra değişen çok şey oldu. Atatürk’ü yeterince tanımayabilirsiniz diyerek, Atamızdan bahsettim.

Bu sırada Dilek Hanım hem tercüme ediyor hem de gülümsüyordu.

İnanırmısınız, kırk yıllık ahbapmışız gibi çok samimi ve rahattık hepimiz. Onlara ABD ‘de Cumhuriyetçi Parti Nebraska Senatörü Chuck Hagel, Atatürk’ün, 21'inci yüzyılın en değerli liderlerinden biri olduğunu ve bugün yaşadığımız dünyanın şekillendirilmesinde önemli rol oynadığını belirterek, bunun okullarda Amerikan çocuklarına okutulması gerektiğini söylediğini de anlattım. Atatürkçülüğün çağdaşlık olduğunu bizlerin onun yolunda olduğumuzu da gururla anlattım.

Dünyada ekonominin sarsılmasının bize de yansıdığını bu sebepten işsizliğin arttığını anlatırken içimden kendime “sen bir yalancısın” diyordum. Yalan söylüyordum çünkü vatanımın iç sorunlarını bir yabancıya şikâyet etmek en son düşüneceğim şeydi.

Bu sırada başkan Marijke ye Almanyada neler yaptıklarını sordum. Yanıtını Dilek Hanımdan aldım. Kadına karşı şiddetin sadece aileye mahsus olmadığını kamuyu ilgilendirdiğini ve politikanın burada devreye girmesinin şart olduğunu söyledi. Almanya’da Türk Kadınlarının % 50 ye varan oranlarda şiddete maruz kaldıklarını onlar için sığınma evleri yaptıklarını anlattı.

Türkiye'de de bunların yapıldığını ama yeterli olmadığını, eğitime her ülkede önem verilmesinin çok önemli olduğunu söyledim.

Bu geçen üç saatte daha neler konuştuk pek aklımda kalmamış ama hiç te korktuğum başıma gelmedi açıkçası. Ayrılırken Almanya’ya davet aldık. Karşılıklı çok şeyi paylaştık.

Kadına şiddet inşallah sadece panellerde kalmayacak ve kalmamalıdır. Ezilen, dışlanan, erkeğin üç adım gerisinden yürüyecek olan kadınlar olmak istemiyoruz biz. Çünkü biz Kemalist Kadınlarız. Mecliste ve hayatta eşit haklarımızı alana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz.

Sevgiyle kalın….

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara