Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

28 Haziran '09

 
Kategori
Siyaset
 

Gecelerden nefret eder oldum!

Gecelerden nefret eder oldum!
 

Atatürk'ün izinde---sadece vatanın emrinde...


Türkiye’de her gecenin sabahı bir değişik gündemle sarsılıyor olduk. Sabaha karşı evlerinden toplanan insanlar, gece yarısı iktidar tarafından yangından mal kaçırırcasına meclisten geçen yasalar ve dolayısı ile kurumların birbirleriyle çatışır duruma düşürülmesi.

Kapalı kapılar ardında ve gece yarıları Türkiyenin geleceğini karartmak için, gecelere uyum sağlayan kara düşüncelerin olmadık, akla gelmeyen planları.. İşte bunun için geceleri sevmez oldum.

İşte bunun için gecelerden nefret eder oldum.

Bıktık artık

Evet, sizleri bilmem ama ben gerçekten de bu darbe sözlerinden bıktım artık ve illallah diyorum.

Söz gümüşse sukut altındır gibi bir atasözü vardır. Bundan anladığımız susmak olsa da, haksız saldırılar karşısında “yere batsın o altın” derim şahsen.. İftiralar, hakaretler karşısında susmak korkaklık ve bir şekilde söylenenleri kabullenmektir.

Türkiye’de aylardan beri emekli generallerin ve Atatürkçü düşünceye sahip değerlerin bir şekilde özgürlükleri ellerinden alınıyor.

Şimdilerde ise yeni generalliğe terfi edecek kurmay albaylara sıra gelmiş gibi görünüyor.(Basında 20 kurmay albayın sorgulanacağı yazıyor.) Efendim neymiş, darbe hazırlığı varmış. Acaba, yılın davası askere mi yüklenmek isteniyor? Esas amaç böylece Türk Silahlı Kuvvetlerini de tasfiye etmeyi istemek midir? En son dalga hazırlığı bu komplo teorileri arasında bu mudur? Karşıt bir devrimin ayak seslerimidir tüm olanlar? Vatandaş olarak merak ediyorum.

Sayın Başbakan Erdoğan ;

“Kimse, askerin arkasına saklanarak siyaset yapmasın. Kimse, güzide kurumlarımızı yıpratarak netice alabileceğini düşünmesin. Demokratik rejime karşı girişimler nasıl çağ dışıysa, darbe çığırtkanlığı yapmak, siyaseti tesir altına almak da o kadar çağ dışıdır''diyerek CHP ye atıfta bulunuyor. Oysaki bu çığırtkanlığı sadece iktidar vekilleri ve bakanları ile bizzat kendisi yapıyor.

Hükümetin dışında, hiçbir tanrının kulundan aman darbe olsa veya darbe sözünü duymadığımı samimiyetle itiraf ediyorum. Zira darbelerin beğenilmeyen bir partiye sadece sandıklarda oylarla olacağı bilincindedir bu halk. Bu halk darbelerden çok çekmiştir zira. Neden darbe istesin ki?

Bunun yanı sıra Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanını ve askeri tahrik edecek sözler de hep iktidar ve yandaşları olan basından gelmektedir.

Öyleyse başbakanın sözleri kimedir? Soruyorum.

Bu kadar tahriklerle darbe yapılmasını acaba bizzat AKP kendisi mi istiyor? Sandıkta gideceğime darbe ile gideyim, davasını mı güdüyor?

Yoksa dışarıdan birileri mi tezgâhlıyor? Tüm olanlar bunun için midir?

Bu ise son derece tehlikeli bir düşüncedir. İşte insanın aklına olmadık düşünceler geliyor.

Hayret edilecek bir nokta da, başbakan kendilerinin yapmış olduğu çığırtkanlığı sanki muhalefet lideri gibi konuşarak bizleri kandırmaya kalkıyor. Başbakan mı yoksa muhalefet lideri mi anlayamıyoruz…

Zira muhalefetin söyleyebileceği sözleri bizzat kendisinden duyuyoruz.

Neymiş, askerin arkasına takılarak siyaset yapılıyormuş! Kim? Kim yapıyor Sn. Başbakan?

Türkiye gündemi günlerdir bir çeşit bu söylemlerle değiştiriliyor. Bana kalırsa, iktidar hazırlanmış sağlam bir planı çok güzel ve yavaş yavaş, alıştıra alıştıra uyguluyor. Ben artık böyle düşünür oldum. Tüm olanları başka türlü düşünemiyorum. (Deniz Feneri ve yolsuzluklar unutturulmaya çalışılıyor dolayısı ile.)Aksi halde başbakan durup durduğu yerde ne için kendi söylemlerini unuturcasına konuşuyor? Ben onun unutmadığına ve bilinçli olarak konuştuğuna inanıyorum.

Başbakan ''Ergenekon'' davasına bakan mahkemenin, dava sonuçlanmadan ''Ergenekon terör örgütü'' ifadesinin kullanılamayacağı yönünde karar almasına rağmen, kararı hiçe sayarak Sn.Baykal’ın '' Ergenekon Terör Örgütü davasında hem hâkimlik, savcılık yaptığını hem de hüküm verdiğini'' bir kongrede söyledi. Oysaki meclis konuşmasında savcılığı bizzat kendisinin üstlendiğini söylememiş miydi?

Sn.Baykal’da onun bu söylemi üzerine “başbakan konumu dolayısıyla bu davanın savcısı olamaz ama ben avukatı olurum” dememiş miydi? Neden şimdi bu sözleri çarpıtıyor? Sn. Başbakanın rahatsızlığı, acaba sahiden de unutkanlık mıdır? Haydi, kendisi söylediklerini unutuyor diyelim, ya bu sözlere alkış tutanlarda mı unutkanlar?

Sn.Başbakanın yasalara saygısı yok, dilinden düşürmediği askere ve yargısına saygısı yok, (askeri yargı ile sivil yargıyı karşı karşıya getiriyor) inancı yok ve halkı aptallar konumuna koyuyor.. Halkı aptal yerine koymaya ise, hiç kimsenin hakkı yoktur.

Çok merak ediyorum, Türkiye bu fitne fesattan, bu müthiş keşmekeşten ne zaman ve nasıl kurtulacaktır?

Bu darbe sözünden ne zaman kurtulacağız?

Ve…Ve ne zaman geceleri kuşkusuz rahat uyuyabileceğiz.?

Ve ne zaman çağdaşlık yolunda bir adım öteye geçebileceğiz?

Ve ben, geceleri tekrar ne zaman sevebileceğim?

Sevgiyle kalın…

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara