Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

09 Nisan '09

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Amsterdam (Ulaşım)

Amsterdam'la ilgili önceki yazımda, bir dahaki sefere ulaşımı anlatacağımı belirtmiştim. Bu yazımda, önce her yerde bulabileceğiniz genel bilgilerden, daha sonra benim gözlemlerimden söz edeceğim.

Amsterdam, ulaşılması en kolay şehirlerden birisi. Avrupa'nın her yerinden olduğu gibi Türkiye'den de Amsterdam'a direk uçuşlar bulunmakta. Uçaklar, şehir merkezinden sadece birkaç kilometre uzaklıktaki Schipol Havalimanı'na iniyorlar.

Schiphol Havalimanı'ndan Merkez İstasyonuna direk bir tren hattı bulunmakta. Havalimanının içinden 10 dakikada bir hareket eden trenlerle merkeze ulaşılmakta. Hatırlayacağınız gibi biz de trenle şehir merkezine ulaşmış, oradan tekrar trenle Utrech'e gitmiştik.

Amsterdam'da en dikkat çekici olan şeylerden birisi bisikletliler. Her yerde akın akın bisikletle dolaşan insanlar görüyorsunuz. Yediden yetmişe değil, beşikten ölene kadar herkes bisiklet üzerinde gibi. Annelerinin bisikletlerine monte edilmiş minik bisikletleri ile, arka arkaya pedal çeviren çocuklar; babalarının bisikletinin yanına monte edilmiş kapsülümsü bölmede seyahat eden çocuklar; üç tekerlekli bisikletle yol alan şişman bayanlar; üç tekerlekli bisikletin üzeri kapatılarak iki yolcu alabilir hale getirilen bisiklet taksilerle sürekli karşılaşmaktasınız. Amsterdam'ın inişi yokuşu olmayan düz bir alanda kurulmuş olması, eski sokakların darlığı nedeni ile arabayla gezilmesinin zorluğu bisikletin ulaşımda yaygın kullanımını kolaylaştırmış olmalı.

Ulaşımdan yola çıkarak dikkatimizi çeken önemli bir konu, kişiler arası sınıfsal farklılıkların hissedilmemesi. Herkesin söylediği gibi, Amsterdam'da çok zengin bir iş adamı da, bir işçi de ulaşımını bisikletle sağlıyor. Hatta, birkaç yıl öncesine kadar bakanların dahi meclise bisikletle gittiklerini, bir terör olayından sonra özel araçlarla ulaşımlarını sağlamaya başladıklarını öğrendik.

Amsterdam'da ulaşılacak yeri bulmak da çok kolay. Bir gece önceden ertesi günkü ulaşım planımızı bilgisayar yardımı ile yapıyorduk. Nerden nereye gideceğimizi belirttiğimizde, inanın kaç dakika hangi yöne doğru yürüdükten sonra tren istasyonuna varacağımız, hangi dakikada trenin kalkacağı, indikten sonra hangi numaralı tramvaya binip kaç dakika gittikten sonra hangi durakta ineceğimiz ve indikten sonra kaç dakika yürüyerek hedefimize ulaşacağımız çıkıyordu. Aynı şey özel araçlar için de geçerli. Bindiğimiz araçlardaki navigasyon cihazlarından gideceğimiz yer belirlendikten sonra, cihaz gerekli yönlendirmeleri yaparak kolayca hedefe ulaşmamız sağlanıyor.

Çok önemli ve ders almamız gereken başka bir konu da, iş yeri araçlarının hepsinde bulunan GPRS cihazlarıyla amaç dışı kullanımların anında tespit edilmesi ve araç kullanıcısına gerekli yaptırımların uygulanması. Örneğin bir servis aracının hangi noktalarda ve ne kadar süre ile duracağı önceden belirlenmiş. Arada durduğunda, 5 dakika duracağına 15 dakika durduğunda, aynı mesafedeki iç yola gireyim de geçerken şunu da eve bırakıvereyim dediğinde ertesi günü hesap soruluyor. Bizdeki durum ise ortada... Amaa! Amsterdam'dan geldikten sonra bizim işyeri araçlarında da artık GPRS takılı. Yani, "İnceleme mesai bitimine kadar sürdü" deyip erkenden kaçmak, incelemeye ara verip turistik gezilere çıkmak artık yok. Darısı başınıza.

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara