- Kategori
- Anılar
Anılar çok mu önemli?
İnsanın anıları çok mu gereklidir? Herhalde başkalarından da duymuşsunuzdur. Kimisi anısız yaşayamaz. Kimisi de anıları hiç önemsemez. Anılar çok mu gerekli diye bana soran olursa, benim için hiç önemli değil.
O zaman insanlar neden anılarla yaşamak ister hiç akıl erdiremem. Anıların birçok harabelerde viran olarak gidiyor. Eski evlerin yanından geçerken hep o çağın neslini düşünürüm.
O ev ilk yapıldığında şen şakrak insanlar vardı. Evim oldu diye sevindiler. Dünyada başımı sokacak kadar evim oldu, çok şükür demişlerdir. Latifeler, eğlenceler düzenlendi belki. Zamanında paranın olmadığı devirde, para sesinden mutlu olan kişiler vardı belki o viranede. Geçmişte kimsenin yiyemediklerini yiyen insanlar oturmuştu belki de.
Onun için anılara şahitlik etmiş yapıların o garip hallerini görünce dalar giderim. Kim bilir anneler niçin, neden ağladı? Kızları için saçını süpürge etti de sonra ne oldu?
Evlatları doğduğunda sevindiler, çocuklarını büyüttüler. Darlık çektiler. Ovadan tahıl getirdiler. Ambarlara koydular. Öyle çok değil.
Kışı mısır hasat ederek karşılardılar. Düğünlerini o eski evlerde kış mevsiminde yaptılar, soğuktu, hava yağışlıydı ama düğünler de mecburen soğukta yapılırdı.
İnsanımız ancak tarladan hasadını kaldırırdı.
Yine geçmişten bahseden olunca bin bir türlü düşünceler üşüşür kafama. Sülalelerden bahsederler. Geçmişte neymiş dersiniz.
Kahramanlıklarını bilgilerini vurduklarını dinlersiniz. Zenginlerin konakladığı viraneleri görünce derin düşünürüm. Zamanında bu evin sahibi kasabayı temsil ederdi dendiğinde bir o zamana bak, bir de şimdiki hale.
Kasabanın varlıklı kişilerin hanelerinin bir şaşaalı vaktini düşündüm bir de şimdiki halini. Garipsemedim her yeni eskir, her doğan ölür. Anılarla insanlar çok meşgul olmamalı.
Kasabamızın sözü geçen insanlarının hanelerinin yıkık dökük halini görünce ne hanımlar geldi geçti bu diyarlardan derim.
Belki birçok insanın evini beğenmeyen hanımların evlerinin şu anki hali beğenmedikleri o insanların evlerinden bin beter olmuş gibi geliyor bana.
Uğruna darıldığımız, kırıldığımız haneler, anılar bunlar. Adamlar da ilk evi yaptıkları anda ne kadar mutluydular bilmem.
Evler yıkılıyor, dökülüyor. O zaman ne yapalım. Varlığımızla övünmemeliyiz. Elbette insanların varlığı ve kişiliğiyle oynamamalı.
İnsanlarla iyi geçinmeli. Haklarını gasp etmeden elimizdekiyle yetinerek. Ev yarışına girmeden dünya da mekânımızı yapmalıyız. Ustalara sadece benim evimde olmalı eşyalarda denmemeli.
Olsa ne olur, on sene konuşulur. Sonra kendi evlatlarımız aman bu annem de ne kadar zevkten yoksunmuş der.
Senin kıyamadığın misafirden misafire açtığın o eşyalar çöplüğe gider. Gösteriş budalası olmadan dünyanın malına dünyalık kadar değer vererek mutlu olmalı insan.
Anıların değeri maddiyattan öte manevi olmalı. O manevi havayı da teneffüs edebilmeli kendisi insanın.
Benim dedem, benim babam yerine ben demek olmalı. Geçenlerde köy ziyaretinde bahsedenlerden duydum. Burası köyün en zenginin eviydi dediler. İçimden çok acıdım. Taşlar yıkılmış, harçlar dağılmış. Tavuklar bile içine girmeden kenarlarında geziyorlar.
İşte bu yüzden anıları hiç sevmem. Hele biz geçmişte dendi mi, gerilirim. Bizim zamanımızda dendiğinde ise kulağımı kabartırım.
Anılar ibret veriyorsa evet sadece övünmeye yönelikse hayır.