- Kategori
- Ankara
Ankara'nın simgesi...

Kaç sene oldu ama, olsun :)
Durduk yere takılıyor aklıma bazen.
Ankara'ya simge olarak seçilen ''şey''.
Tek tek bakıldığında fena değil, evet.
Atakule...
Minareler...
Ay yıldız...
Güzel.
Ama simge olmamalıydı Ankara için.
Ankara'yı anlatmıyorlar.
Güneş Kursu'nun bilgeliği yok o resimde.
Binlerce yılın vakarını taşımıyor seçilen amblem.
Ben sevmedim.
O zaman da sevmemiştim.
Şimdi de sevmiyorum.
Sevebileceğime dair en ufak bir hal de görmüyorum ileriye dönük olarak kendimde.
Hitit Güneşi'nden başka hiç birşeyi Ankara ile özdeşleştirmiyorum.
Atakule...
Kocatepe...
Meclis...
Anıtkabir...
Radyo binası...
Gar...
Kale...
Ankara'dan manzaralar kartpostalı olabilir sadece.
Ankara, Atakule'den önce de vardı...
Ankara, Kocatepe Camiinden önce de vardı...
Ankara, Anıtkabir'den önce de vardı...
Ankara, bizden önce vardı.
Hitit Güneşi bana bozkırda binlerce yılın sıcağından süzülüp gelen bir kültürü anlatıyor.
Gelmiş geçmiş milletleri anlatıyor.
Kurulmuş yeni bir devleti anlatıyor.
Yüce Ata'yı bağrına basan ana yüreğini anlatıyor.
Yeni yapılan binalarda olmaz bu duygu.
Bir şehri kaç kere kurarsanız kurun, ancak geçmişinden güç alarak gelişir.
Şehirlerin harcına geçmişin ruhu katılırsa sağlam olur.
Dayanır...
İçinde yaşayanlara verir tarihinden gelen gücü.
Şehirlerin simgesi değişmez ikide bir.
Değiştirilmez.
Her şehrin tarihinden süzülür gelir ve şehri anlatır.
Güneş Kursu...
Hacettepe'nin amblemi...
Atatürk Orman Çiftliği'nin amblemi...
Değişmemeli...
Değiştirilmemeli...
Teklif bile edilmemeli...
Yeni yapılar...
Yeni şehir...
Yeni yaşam...
Güneş Kursu'yla beraber olmalıydı Ankara'da.
Eski EGO biletlerinin üzerinde vardı hani.
Eskisi geri gelir mi?
Bilmem...
Ama bu hali bana Ankara'yı anlatmıyor.
Hiç hem de.
Durup durup aklıma geliyor.
Ankara'nın birşeyleri eksik kalmış sanıyorum...
Üzülüyorum...