Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Anlaşılmak….

Anlaşılmak….
 

Birbirimizi anlamamak gibi bir sorunumuz var.

Ya hiç anlaşılmadığımızdan yakınırız ya da yanlış anlaşıldığımızdan.

Bazen de bilerek anlamazdan geliriz karşımızdakini.

Anlaşılmamak neyse de yanlış anlaşılmak var ki, işte o çok daha kötü.

Anlaşılmadığımızı hissettiğimizde hemen duvarlar öreriz etrafımıza ve onların arkasına çekiliriz.

Onun için hep duvarlara çarpıyoruz ya zaten.

Duvar ören çok ta köprü yapan pek yok. Birbirimizle bağlantılarımızı yavaş yavaş kopartıyoruz farkında olmadan.

Peki, Neden böyleyiz? Neden birbirimizi anlamakta bu kadar zorlanıyoruz?

Ben bu soruya şöyle cevap veriyorum.

Herkes, kullandığı sözcüklere kendisi ayrı bir anlam yüklüyor. Yani ülkemizde yaklaşık 72 milyon ayrı dil var. Herkes ayrı telden çalıyor.

Aynı sözcüklerle aynı şeyleri kastettiğimizi zannettiğimizden dolayı da karşımızdakinin bizi anlamasını bekliyoruz.

Sonra da anlaşmazlıkların nedenini de bir türlü anlayamıyoruz.

Kimimiz kendisini anlatmak için hep konuşur.

Böyle ifade eder kendisini.

Kimimiz devamlı hareket halindedir.

Hep bir şeyler yapar. Kafasında geleceği planlar, projeler üretir.

Onun için kendisini anlatmanın yolu budur.

Bazılarımızda yazarak kendisini anlatmaya çalışır. Düşüncelerini kâğıda döker.

Buda bir kendini ifade etme yöntemidir.

Tüm bunlara rağmen anlaşılmak konusunda yinede başarılı olamayız.

Aslında anlatma biçimimizde bir sorunumuz yokta anlamakta zorlanıyoruz sadece.

Yıllardır aynı evin içinde beraber yaşayan eşlerin bile birbirlerini anlamadığı bir zamanda, sokakta, mahallede öylesine gördüğümüz iş yerinde belirli saatlerde beraber olduğumuz insanlardan bizi anlamalarını bekliyoruz.

Biz evimizde eşimizi çocuğumuzu anlamakta zorlanırken hiç tanımadığımız veya çok az tanıdığımız insanları ne kadar anlayabiliriz ki?

O halde ne yapmalıyız?

Sadece biraz çaba sarf etmeliyiz bence.

Karşımızdaki konuşurken gerçekten dinlemeliyiz mesela.

Yapılanlara bakmak yerine görmeye çalışmalıyız. Bakmakla görmenin arasındaki farkı fark edebilmeliyiz.

Yazılanları birazda düşünerek okumalıyız.

En azından karşımızdakini anlayamıyorsak bari yanlış anlamayız biraz çaba gösterirsek.

Dedik ya…

Anlaşılmamak neyse de yanlış anlaşılmak!…

İşte o çok daha kötü.

 
Toplam blog
: 31
: 1552
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

1967 Susurluk dogumluyum. Lise mezunuyum. Susurluk Belediyesi'nde görev yapıyorum. Aslında insan bir..