Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Haziran '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayatın adı olmuş piyasa!...

Hayatın adı olmuş piyasa!...
 

Küçük bir haberdi.

Bir gazetenin iç sayfalarında -kanserle ilgili önemli gelişmeler- olduğunu yazıyor ve -piyasa hazır olduğunda- ilacın pazara sürüleceğinden bahsediliyordu…

İlk başta sevindirici bir haber gibi okudu belki de birçok insan.

Öyle ya…

Kanserin çaresi bulunmuştu ve bir süre sonra da ilacı satışa sunulacaktı.

Peki, -piyasanın hazır olması- ne demekti?

Ya bu ilaç hazır olduğu halde, sırf piyasa hazır olmadığı için çıkmaması yüzünden ölenler ne olacaktı?

Bu arada ölenler şirketlerin umurunda bile değil tabi.

Bu piyasada birkaç şirketin menfaati milyonlarca insanın yaşama hakkından daha önemli.

Artık piyasa ekonomisi hayatımızın bir gerçeği…

Önce insan değiliz, önce tüketiciyiz şirketlerin gözünde.

Ne kadar tüketiyorsak o kadar saygı görüyoruz…

Geçtiğimiz günlerde yine bir gazete haberinde, parası için 84 yaşındaki anneannesini öldüren genç –marka giymek zorundaydım- diye bir gerekçe göstermişti.

Çıkın şöyle bir dolaşın.

Gençlerimizin marka elbiseleri ile birbirlerine nasıl hava atmaya çalıştıklarını göreceksiniz.

Çünkü üzerimizde taşıdığımız marka kadar değerimiz var bu dünyada…

Bankaya gittiğinizde hesabınız kadar itibar görürsünüz banka personelinden.

Markette yaptığınız alışveriş miktarınca tebessüm düşer payınıza.

Altınızdaki arabanın markasınca trafik polisinden muamele bekleyiniz.

Salt insan olmak yetmiyor artık. Aslolan tüketebilirliğimiz…

Hayatta var olabilmek için, -daha doğrusu siz buna piyasada var olabilmek deyin- işçiyseniz, memursanız ücretli bir çalışansanız emeğinizin… Eğer imalatçıysanız, esnafsanız, zanaatkârsanız bu seferde ürününüzün piyasada kabul edilmesi gerektiğini bilmelisiniz.

Yoksa piyasanın dışına atılırsınız. Yani hayatın dışına!...

Ve…

Eğer piyasaya emeğinizi, ürününüzü, hizmetinizi sunamıyorsanız veya sunuyor da piyasa bunu kabul etmiyorsa, size de gerek duymuyorsa, sizin yokluğunuzu da hissetmeyecek demektir.

Yok olmaya mahkumsunuz anlayacağınız…

Uyum sağlamayı beceremezseniz bu piyasada (hayatta) yaşama hakkınızda yoktur.

O yüzden, şirketler karşısındakileri önce insan olarak değil önce tüketici olarak gördüğü içindir ki en önemli sağlık konusunda bile piyasa şartlarının hazır olmasını beklerler. Gençler, giydikleri markalarla hayatta bir değerlerinin olacaklarına inanırlar.

Bu arada ölenler, kişiliklerini bulamayıp perişan olan gençler kimin umurunda ki…

Hayatı kazananlar ve kaybedenler diye bir yarış ortamına çeviren bizleriz aslında.

Çocuklarımızın hep kazanması adına okul hayatını bir yarış alanına çeviren onları yarış atı gibi gören bizleriz.

Her şeyi bir rekabet ortamına sokarak geride kalanları ezerek, üstlerine basarak ahlaki değerlerimizin giderek zayıflamasına bizler izin verdik.

İş hayatının acımasız çarklarında en yakınlarımızı bile insafsızca harcamaktan çekinmiyoruz.

Bu piyasada kazandığını sananlar ise aslında en büyük kaybı yaşıyorlar belki de!

Vicdanlarını…

İnsaflarını…

Ahlaki değerlerini…

 
Toplam blog
: 31
: 1552
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

1967 Susurluk dogumluyum. Lise mezunuyum. Susurluk Belediyesi'nde görev yapıyorum. Aslında insan bir..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara