- Kategori
- Gündelik Yaşam
Annem ve ben

Ah...
Çocuk olsam... Annemin kucağına yatsam, ağlasam.... ağlasam... Bir bir anlatsam anneme sicim sicim ağlarken, o bana bunu dedi desem, bu benim canımı yaktı desem... Ona kız anne desem...
Hatta çocuk olduğumu unutup; yoruldum anne desem... Yaşam kavgasından hayal kırıklarından , yalancı dostlardan, kıymet bilmeyenlerden çok yoruldum annem desem...Tüm yorgunluklarımı sayıp dökebilsem anneme bir bir...
Kalbimin acılarını gizlemek zorunda olmasam, dilim, iyiyim anne derken gözlerimi kaçırmasam...Gözlerimden ele verme kaygısını bilmesem...Saysam döksem herşeyi dilime, yapabilsem, söyleyebilsem ...
Annem saçlarımı okşasa , kızım dese....Çekip alıverse beni...
Benim üzülmeme üzülmese, silse gözyaşlarımı diniverecek sanki gönlümdeki acı...
Oysa ben yetişkinim, kendi yaralarımı kendim sarmak, düştüğümde tekrar kalkmak , dostumu düşmanımı ayırmak ve yaşamın tam ortasında dimdik ayakta durmak zorundayım...
Ben annemin dizinde tüm acılarımı unutmak isterken, benim dizimde gönüllerine su serpilmeyi bekleyen çocuklarım var...
Ama şunu anladım ki...Kaç yaşıma gelirsem geleyim annemin dizini özlüyorum ben.Ama artık büyüdüm, anneme şeffaf olamıyorum, saklıyorum hüzünlerimi, abartıyorum mutluluklarımı...
Tek o üzülmesin diye...o beni düşünmesin diye...Büyümek, yetişkin olmak mı bu?Bencilliği bırakmak mı büyümek.?ya da bencillik mi çocukluk?