Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

Aptallar erken ölür!

Aptallar erken ölür!
 

BİR SAVAŞTAN ARTA KALANLAR (RWANDA)


“Diktatör bisiklette giden adama benzer, durduğu an devrilir.”

Adolf Hitler

Mario Puzo’nun ünlü romanı “Aptallar Erken Ölür” Las Vegas’taki kumarhane imparatorluklarında dönen iğrenç, ahlak dışı dümenlerin, her şeyin para ve çıkar uğruna yapıldığı, insan yaşamına zerre kadar değer verilmediği kaotik bir dünyayı anlatır bize. Çok büyük paraların döndüğü, insana parası ve gücü oranında saygı gösterildiği bir dünyadır orası.

Bazan ülkeler de uluslararası büyük kumarhanelere dönüşür. Dünya egemenleri mazlum milletleri kumar masalarına dönüştürerek  kanlı oyunlar, ölümcül denemeler kurgular, çok yüksek inanılmaz paralar,  siyasal olanaklar sağlayarak o ülkelerin sıradan mahallelerinden yetişmiş  liderlerini adeta kalkındırır, yoktan var ederler, dünya zenginleri arasına katarlar. Ama böylece onları tamamen avuçlarının içine alırlar ve istedikleri gibi manipüle ederler. Zamanla o ülkelerin liderleri egemen güçlerin bir kuklası, oyuncağı haline gelir. Fransız filozofu Jean-Paul Sartre “Zenginler savaşınca, önce fakirler ölür” der. Henry de Montherland ise, savaş sendromuna psikolojik açıdan yaklaşır ve insanın avlanma tutkusunun savaşma saplantısından kaynaklandığına vurgu yapar:  

“Avı seviyoruz, hayvanları yasal olarak öldürme özgürlüğümüz olduğu için. Savaşı da insanları yasal olarak öldürme özgürlüğümüz olduğu için seviyoruz. Ama, kimse bunu itiraf etmiyor değil mi?

Düşünce özgürlüğünü en büyük düşman gören ve onu “tüm kötülüklerin anası” olarak tanımlayan Hitler için ise savaş insanlığı büyüten ve kalkındıran bir süreçtir. Şöyle der:

“Ben savaş istiyorum. Benim için bu uğurda her yol geçerli olacaktır.  Benim sloganım "Ne yaparsan yap, düşmanı rahatsız et" değil,   "Her ne pahasına olursa olsun düşmanı yok et!"dir. Ben bu savaşı sürdürecek insanım! İnsanlık sonu olmayan savaşlarla büyüyüp gelişir, sonsuz barışta ise yok olur. Toplum sadece güçlü olanın karşısında –zor kullanıldığı zaman- eğilir.”

Hitler  27 Şubat 1933 akşamı Alman Parlamentosu  “Reichstag” ın yakılmasının faturasını komünist partisine keser. Hemen ertesi gün  Cumhurbaşkanı Hindenburg'a, anayasanın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldıran bir kararname imzalatarak, başta komünist milletvekilleri olmak üzere tüm muhalifleri tutuklatmaya, kamplara göndermeye başlar, ülkesini ve  tüm dünyayı felakate sürükleyecek sürecin düğmesine basar.

Yangının Nazilerin bir tezgahı olduğu yıllar sonra ortaya çıkacaktır. Yani diyeceğim o ki  güya Suriye’nin düzenlediği 11 Mayıs Reyhanlı provokasyonu ile “Barış Süreci” bitti,  şimdi Suriye ile “Savaş Süreci” nin düğmesine mi basıldı?  Yani şimdi biz aptallardan buna inanmamız mı bekleniyor?

Hükümet yetkililerinin halkı Aziz Nesin’in zannettiğinden çok daha aptal olarak gördüğü ortada! ABD ile Rusya barış konferansı düzenlemeyi kararlaştırmışken Suriye’nin böyle cinnetvari bir saldırıyı düzenlemesi akıl ve mantık dışı görünüyor. İsrail saldırılarına bile “lütfen” temkinli ve sınırlı bir şekilde karşılık veren Suriye neden böyle delice bir tezgaha kalkışsın ki? Bu abuk sabuk saldırının Suriye’ye hiçbir faydası yoktur. Fakat Suriye ile savaşa kalkışıp ülkede olağanüstü savaş koşulları ilan ederek kaos ortamında diledikleri gibi saltanat sürmeyi hedefleyenlere büyük faydası olacağı ve onları “kurtaracağı” ve “rahatlatacağı”  açıktır!

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..