Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '07

 
Kategori
Sağlık
 

Aranan doktor bulunmuştur

Aranan doktor bulunmuştur
 

Son 2 sene hayatımın acılarını yaşadım. Yaşadığım öyle büyük acıydı ki bu acıyı düşmanımın dahi yaşamasını istemem. Yaşadığım acıları, ' Doktorum Nerde ' isimli makalemde http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=16122 sizlerle paylaşmıştım...

Hastalara umut dağıtmaktan aciz Umut Hastanesini önce VARAN1 olarak http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33327 daha sonra Umut Hastanesi http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35450 olarak sevk kağıdı saçmalıklarını da paylaştım ki belki birileri bu saçmalıklara, ' Dur ' der diye...

Bütün ümidim tükenmişti. Sabah-akşam olduğum iğneler, bir poşet dolusu kullandığım ilaçlar ki bunların içinde yeşil reçeteli olanlar da var, bütün bu ilaçlar ağrılarımı bir dakika bile dindirmeye yetmiyordu. O kadar berbat bir haldeydim ki bütün bu acıları yaşarken ağlamaya, bağırmaya bile dermanım yoktu. (Şimdi o günleri düşününce ağlayabilirim...)

Bunları düşününce ürperiyorum. Üç aylık periyotlarla üç kez yürüyememiştim. Bu da tam dokuz ay ediyor. Artık öyle bir hale gelmiştim ki yürümekten vazgeçtim, yatınca bari ağrımaması için neler vermezdim. Ama bu öyle kötü bir hastalık ki hiç affetmiyor. Hem yürüyemiyorsun hem de ağrıdan kafayı kıracak hale geliyorsun...

Derken günlerden bir gün bir dostum İstanbul- Kartal Yavuz Selim hastanesi Beyin Cerrahı olan Noyan Coşkun' un tıpkı benim gibi yürüyemeyen hastayı tedavi ettiğini hatta o hastanın da başka bir arkadaşı da yürüyemediği halde onu da tedavi ettiğini ve mutlaka ona görünmemi ısrarla rica etti. Hatta doktorun telefon numarasını araştırıp bana verdi...

Bu benim hayatımın dönüm noktası oldu...

Çaresizce Noyan Coşkun' u telefonla aradım. Ona telefonda durumumu anlattım. Anlattığım şeylerden ayağımda felç başlamış olabileceğini acilen bir beyin cerrahının beni görmesi gerektiğini söyledi. Ona İzmir' den değil İstanbul'a, diğer odaya dahi gidemediğimi söyleyince panik oldu ve bana, 'Bana gelmen şart değil, hemen bulunduğun yerdeki bir beyin cerrahına görün, emarını ve seni görmedim ama bulguların felç olduğun yönünde. Acil ameliyat gerekebilir durumun çok ciddi' dedi...

Durumum içler acısı olduğu için ben bu durumda üç ayımı geçirdim. Biraz ayaklanınca da düştüm İstanbul yollarına. Lanet olsun bir de uçak fobim yüzünden otobüsle dokuz saatlik yol ve çektiklerim de cabası...

Sonunda elimde emar ve Noyan Coşkun' un karşısındaydım...

Emarıma baktı ve, 'Emara göre seni hemen ameliyat etmeliyim ama bir test yapacağım, o testten geçersen ameliyattan şimdilik kurtulabilirsin' dedi...

Test' in sonunda sol ayağımın iflah olmayacağı çıktı ortaya...

Kendime çok kızmıştım neden testi geçemedim diye. Sanki ÖSS sınavı. Benim için ondan bile önemliydi. Ama kaybetmiştim...

Doktorum bana çok güvenilir geldi. Kendinden emin bir duruşu vardı. Hemen ameliyat demediği durumumu test yaparak pekiştirdiği için kendisine olan güvenim bir kat daha arttı ve kafamın karışmaması bakımından başka hiçbir Beyin Cerrahına gitmeden ameliyata, 'Evet' dedim...

Doktorum Noyan Coşkun'dan iki şey istedim...

Ameliyata girerken ve çıktığımda ilk onu görecektim. Böylece kendimi güvende hissedecektim...

Ameliyata girerken gördüm ama çıktığımda doktorum ve o güne dahil hiçbir şey hatırlamıyorum. Sanırım narkoz beni çarptı. Ama sonradan öğrendiğime göre o gün beni sık sık görmeye gelmiş. Ona güvenmekle ne kadar haklı olduğum böylece ortaya çıktı.

Hastanede kaldığım bir hafta süreyle doktorum beni hiç yalnız bırakmadı. Bunu kendisine hiç sormadım ama iddia ediyorum doktorum psikoloji eğitimi de almış. Yoksa benim gibi ameliyatı kesinleşmiş 15 yıllık hastayı böyle kolay ikna edemezdi...

Bunu ancak işinde uzman ve hasta psikolojisinden anlayan bir doktor yapabilirdi..

Ve benim sevgili doktorum Noyan Coşkun bunu hiç zorlanmadan başardı.

Ameliyatta edindiğim bilgiler

1- Ameliyata girene kadar hiç etmediğiniz kadar dua ediyorsunuz...

2- Üzerinize yeşil bir kıyafet giyiyorsunuz ve başınıza aynı renkte bir şapka takıyorsunuz... (Pembe olsaydı daha hoşuma giderdi)

3- Sedyeye tırmanıyorsunuz ve görevli arkadaşlar sizi ameliyathaneye götürüyorlar...

4- Cesaret iğnesi diye birşey yapmıyorlar... (Zaten ameliyattann değil iğneden korkuyordum)

5- Narkoz iğnesi yapılırken stajer öğrencinin iğne yapmasına izin vermeyin çünkü anestezi uzmanı bu işi çok çok daha basit ve acısız bir şekilde hallediyor. 

6- Narkoz verilirken ısrarla doktorunuzu yanınızda isteyin. Kendinizi güvende hissedeceğiniz için bu sizin ameliyat sonrası narkozdan çıkarken daha rahat etmenizi sağlıyor...

7- Anestezi uzmanı bir taraftan narkoz verip bir taraftan size sorular sorduğunda soruları bir kağıda not alın çünkü daha sonra sorulardan sadece iki tanesini hatırlayabiliyorsunuz...

8- Sonra tavan bulanıklaşmaya başlıyor. Bulanıklaşan tavan mı, gözlerim miydi hala kara veremedim

9- Anestezi uzmanı, ' Şimdi Uyuyacaksın ' dediğinde başkalarının ameliyat hikayelerinden esinlenip, 'Hayır uyumayacağım, daha 10'a kadar saymadım' diye saçmalamayın. Her hastanede ameliyathanelerde matematik dersi verilmiyor. Anestezi uzmanı uyuyacaksın dediğinde paşa paşa 2 saatlik derin bir uykuya dalınıyor...

10- Ameliyat sonrası narkozdan çıkarken herkesin farklı bir hikayesi oluyor. Ben de bayağı bir atraksiyon yapmışım ama hiç hatırlamıyorum. Bunu söylediğimde o günkü ziyaretçilerim, 'Keşke biz de unutsak, hatırlamasak' dediler...

11- Hastanede kaldığınız sürece rahat rahat çikolata komasına girebilirsiniz. Böyle bir durumda zaten hastanede olduğunuz için güvendesiniz. Afiyetle çikolatalarınızı yiyebilirsiniz...

12- Bütün eşinizi dostunuzu bayram sevinciyle yanınızda görebiliyorsunuz. Gelemeyen dostlarınız da telefonla arayarak iyi dileklerini iletiyorlar. Bu harika duyguyu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır...

13- Bir hafta hastanede misafir edildikten sonra taburcu ediliyorsunuz...

14- Eve geldiğimde annem ve babamla, yeğenlerimle 20 gün geçirdim, 'Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar' sözü bir kez daha kanıtlanmış oldu...

15- Yeğenlerim tatil biletlerini önceden almış olmalarına rağmen planlarını hastaneden eve geldiğim güne kadar ertelediler...

16- Ameliyattan sonra 8.gün dikişerim alındı...

17- Dikişleriniz alındıktan birkaç gün sonra sakın sandalyeden düşmeyin. Tarifi imkansız bir korku yaşıyorsunuz. Ve elinizde çektirdiğiniz yeni emar, doktorunuzun ağzından çıkacak birkaç güzel cümleye bakıyorsunuz. Ama doktorunuz tatilde olduğu için ona ulaşamıyorsunuz. Ulaştığınızda ise artık yeni bir fıtığınız olduğu üzülerek öğreniyorsunuz.

18- Yeni ameliyattan çıktığınız için ve 9 saatlik otobüs yolculuğuna katlanamayacağınız için, 'Asla' dediğiniz uçağa binmek zorunda kalıyorsunuz. Uçak biletini veren şahsı dumura uğratan cümleler kurabiliyorsunuz,

'Kapı girişi olmasın, tekerlek üstü olmasın, uçak alçaktan uçsun' gibi...

Şimdi tek umudum doktorumun emarımı gördükten sonra, 'Canavar gibisin' demesi...

Ve izci sözü, 'Bir daha sandalyeye oturmayacağım'

Beni yalnız bırakmayan tüm sevenlerime teşekkür ediyorum...

Sevgili doktorum Noyan Coşkun, sanırım hayat boyu sana minnettar kalacağım.

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..