Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '08

 
Kategori
Öykü
 

Artık fark etmez- 5. bölüm

Artık fark etmez- 5. bölüm
 

"RESİM.ALINTI"


''Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim...''

YİRMİ GÜN SONRA

Akşamüzeri sessizleşirdi Endokronoloji Kliniği…Günün en yoğun en gürültü olduğu saatler yerini sessizliğe, huzura bırakırdı sanki…

En çok da bu saatleri severdi iki arkadaş…

Notlarından başını kaldırıp bir süre arkadaşını izledi Emel. Bilgisayarın klavyesinde parmakları acele ile hareket ediyordu Nisan’ın.

'' Nihayet … Eskisi gibi yüzünün ifadesi.Onu ilk tanıdığım zaman ki gibi... Çok uzun süredir onu böyle görmemiştim oysa '' diye düşündü Emel arkadaşını izlerken.

''İşte bitti '' diyerek yazısını kaydetti bilgisayarına ve yazdır tuşuna komut verdi Nisan.

''Hangi konuyu yazdın bu ay ki dergi için.''

Çıktıyı arkadaşına uzattı Nisan..

''Kaplumbağa kadar yavaş, tavşan kadar hızlı … Metabolizma..'' diyerek kızın yazısının başlığını okudu yüksek sesle Emel..

''İlginç…Nereden aklına geliyor böyle şeyler..''

''Bilmem… Geldi işte…'' diye yanıtladı Nisan omuzlarını havaya kaldırarak…

Yazının geri kalanına göz attı Emel..

''Çok güzel olmuş .Eline sağlık..''

“Ben de senin yazını okumak isterdim..Hazır mı..”

Başını iki yana salladı Emel..

“Anladım.Ne üzerine yazmak istiyorsun…”

“Karar veremedim aslında… Hipertansiyno ya da diabetik hastalarda uygulanacak diyetlerle ilgili olabilir..”

“Güzel konu… Bitirdiğinde okuyayım ama..”

“Elbette…”

Saatine baktı Nisan.

“Zaman ne çabuk geçmiş… “

“Zaman dediğin ne ki… Su gibi akıyor işte…”

“Ben çıkayım artık..Daha kreşe uğrayıp Fulya’yı alacağım…”

“Canım benim… Öp benim için.”

“Öperim Emel Ablası.. Hadi çıktım ben..”

“İyi akşamlar “ diyerek başını klavyesinin ekranına çevirdi Emel..

……………………..

Fecri ‘in ağzına içki vurmamasının üzerinden neredeyse yirmi gün geçmişti. Yüzüne renk gelmişti adamın. Aile eski neşesini kazanmıştı yeni baştan. Bu sıcaklıktan, karısı ile arasının düzelmesinden, kızı ile geçirdiği zamanlardan büyük keyif alıyordu Fecri. Arkadaşlarına direnmişti geçen günler boyunca. Telefonlarına çıkmamıştı… Ve yaklaşık bir haftadır kulüpteki arkadaşlarından ses soluk yoktu… Zaman zaman canının içki içmek istemesine rağmen iradesine sahip çıkıyordu Fecri… Çay kahve, cola tüketiyordu gün içinde…

Son hastasını da uğurladı. Koltuğuna yaslandı… Derin bir nefes aldı. Beklemediği anda çalan telefonun sesi ile irkildi.

“Anneniz arıyor Fecri Bey..”

“ Bağla Mehtap” diyerek pek de hoşnutsuz bir şekilde bekledi telefonun bağlanmasını.

“Oğlum… Nasılsın…”

“İyiyim anne. Sen nasılsın... ”

“ Artık bizim iyiliğimizden ne olacak… Yaşlılık işte…Bir ayağımız çukurda”

Böyle konuşmaya yani acıtasyon yapmaya başladığı zaman Afife arkasından gelen cümleleri ezberlemişti artık Fecri.

“Allah uzun ömürler versin anneciğim… “ diyerek soluklandı Fecri.

“Anne lafı uzatma ne isteyeceksin yine.”

“ Kalbimi kırıyorsun ama Fecri..Seni doğurdum, büyüttüm, okuttum..Mesleğini eline aldın…Babandan bana kalan muayenehaneyi de sana verdim çalış diye… Ben olmasaydım hangi hastane de iş bulabilecektin..”

“Anne diş doktoruyum ben de babam gibi..”

“Baban …”diyerek iç çekti Afife.

“Baban gelmiş geçmiş en iyi diş doktoruydu Ankara’da. Senin onun gibi olabilmen için kırk fırın ekmek yemen gerek..”
Bilmem kaçıncı kez duyduğu bu cümleleri artık kaldıramıyordu genç adam.Telefonu kulağından uzaklaştırdı. Kadının sesi kulağını tırmalarcasına yükseliyordu sanki.

Neden bunu yapıyordu Afife. Neden oğlunu durmadan hakir görüyordu. Gururu ile böylesine oynuyordu. Artık o da belli yaşa gelmiş, mesleğini eline almış, çoluk çocuğa karışmıştı.

“Fecri.Orada mısın yoksa ben boşa mı konuşuyorum.”

“Dinliyorum anne.”

“İyi.”

“Yalnız hastam var dışarıda… İstersen sonra görüşelim ya da istediğini söyle bir an önce.”dedi bu anlamsız telefon görüşmesini bir an önce bitirmeyi umarak.

“Biraz paraya ihtiyacım var “ dedi sonunda kadın.

“Ne kadar “ dedi ahizenin öteki ucundaki ses buz gibi bir tonla.

“ 25.000 YTL.”

“ Kumar borcu mu anne.”

“Ne münasebet… Biz eğlenmek için oynuyoruz arkadaşlarla biliyorsun. Öyle cüzi rakamlarla…”

“O zaman bu para da neyin nesi… Her düzenli olarak bir miktar veriyorum sana zaten…”

“Yarın toplanacağız bizim kızlarla lokalde ..Yanımda bulunsun dedim..”

“25.000 YTL. mi… ”

“ İstediğim iki kuruş para… “

“İki kuruş mu… Anne sen kumar oynuyorsun.. Hem son günlerde işlerim çok da iyi değil… Ben de sıkışığım…”

“Ne yani annene bakmayacağını mı söylüyorsun… Tüh…Senin gibi evlat olmaz olsun… “

“Anlaşıldı… Sabah bankadan çeker getirim sana…” dedi isteksizce Fecri.

“ İyi bari… Özledim Fulya’yı… Nisan’ı… Al da gel çocukları bir akşam..”

“Geliriz anne... diyerek kapadı telefonu Fecri..

“ Geliriz… Tabii seni evde bulabilirsek “

“Fecri Bey telefon görüşmenizin bitmesini bekledim..

“ Ne vardı Mehtap..”

“Çıkabilir miyim diye soracaktım..”

“Çık Mehtap.”

“Şey…”

“Evet.”

“Rüçhan Bey geldi..Dışarıda..”

“Al içeriye ..Sonra da çok ..”

“Peki efendim..”

…………………………….

“Anneciğim dondurma yiyebilir miyim..”

“Aç karna olmaz Fulya biliyorsun ..”

“Ne olur anneciğim ne olur.”

“Olmaz dedim Fulya…”

Kız yüzünü buruşturunca dayanamadı Nisan.

“Bak ne diyeceğim… Dondurma alalım.. Yemekten sonra evde yeriz beraberce..anlaştık mı..”

Başını salladı küçük kız.

“Güzel..”

……………………..

“Ben artık içmiyorum abi…Bıraktım içkiyi…Yirmi gündür koymadım ağzıma…”

Pek inanmış görünmüyordu Rüçhan arkadaşının söylediklerine… İnansa da önemsemezdi zaten.

“Arkadaşlar özlemiş koçum seni. Tut kolundan zorla getir dediler gelmezse .”

“Madem çok ısrar ettin. Arkadaşların da beni göreceği gelmiş… Yarım saat takılır, kalkarım..”

“Sen hele gel koçum “ dedi Rüçhan.
………………

“Ne pişiriyorsun anne… “

“Patlıcan kebap…”

“Babamın sevdiği yemek..”

“Evet..”

“Babam sevinecek..”

…………………

Soda içmişti Fecri… Yarım saat sonra kalkacaktı kararlıydı…

Yemekleri kaç kez ısıtmış, kaç kez soğumuştu Nisan. En sonunda yemeğe karar vermişti ana kız. İştahı yoktu Nisan’ın… Canı sıkkındı… Belli etmemeye çalışıyordu kızına. İçi de içini yiyordu ama.

“Fecri …Yapma ne olur yapma…”diye geçirdi aklından ümitsizlik içinde.

“Her şey yoluna girdi derken ..Ne olur uyma şeytana..”

………………

Aradan neredeyse bir saat geçmişti kulübe gitmelerinin üzerinden. Artık rakı kadehlerini yuvarlamaya başlamıştı genç adam. Bittikçe yeniliyordu arkadaşının kadehini Rüçhan karafakide...

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..