Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Ağustos '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk asla

Aşk asla
 

AŞK YALNIZ KALMANIN BİR BAŞKA ŞEKLİDİR.


Bugün bir kadın gördüm. Üzüldüm. Ve aşk geldi aklıma, aşkı getirdi. O kadın getirdi aşkı aklıma. Aşkın ne kadar yakıp kavurduğunu, kavurabileceğini hatırladım. Hiç aşkı yaşamamış bir kadın. Boyu kadar iki çocuğu var.
Benim en kötü tarafım öğrenirim. Öğrenmek için deli gibi soru sorarım. İnsanlarda bana anlatır. Bunun adına röportaj mı diyorlar bilmiyorum. Yani çok soru sorar ve çok konuşurum. Kadının gözlerinde gördüğüm ile kadının kendinde yaşadığı duygu birbirinden o kadar farklı ki.

Onda gördüğümü ona nasıl söyleyebilirim ki. Aşkı hiç yaşamamış birine aşkı nasıl anlatırsın dedim kendime kendime.

Aşkın nasıl kavurduğunu, hatta bir kere yetmeyip bir kere daha kavurduğunu. Çok aşık olunca, yatabileceğini, yatmanın çok da edepsiz gelmediğini. Seksin de aşk olunca güzel olduğunu. Aşk olmadan da seks olabileceğini ama aşkın sekse bir şeyler kattığını. Hiç boşalmasan da birlikte olmanın güzel olabileceğini. Aynı şehirde değilken bile aynı havayı koklamanın güzel olduğunu. Telefondaki en kötü ses tonunun bile seni alıp götürebileceğini....

Nasıl anlatayım sana bunları.

Sen şu anda yaşadığının aşk olduğunu söylüyorsun bende sana yaşadığını aşk olmadığını, hayatının en güzel baharında erkeğini kaybetmiş bir kadının uzun yıllar yasaklar içinde ve erkeksiz olarak yaşadıktan sonra, karşısına çıkan kendinden 20 yaş küçük bir erkeğin ona ilanı aşk ettiği masalının bir yalan olabileceğini. Nasıl anlatayım sana bunu? Bunu anlatsam bile inanırmısın bana yoksa beni mutluğunu kıskanmakla itham mı edersin?

Sana seni sevdiğini söyleyen kişinin seksi öğrenmek için senden ideal birini bulamadığını, ve fiziksel duygularının itkisi ile sana aşık olduğunu söyleyip kafanı karıştırdığını bir bilebilsen yada anlayabilsen.

İşiniz bittiğinde yatakta, adım atacağınız gerçek dünyada sizleri nasıl sorunlar yığının seni beklediğini bir anlayabilsen.

Tabi bunların hiçbirini anlatmadım, anlatamadım, söyleyemedim.

Kendine ait ufak dünyanda bununla o kadar mutluydun ki, bunu berbat etmek istemedim. Sana ve senin kaderine de müdahele etmek istemedim. Sadece şunları söyledim, aşk güzeldir. Hiç onu gördüğünde karnın ağrıyormu?. Midendeki inanılmaz baskıyı kasıklarında hissediyormusun, nefesin kesiliyor mu? Seni acıttığında yüreğin bıçak sokulmuş gibi oluyor mu? Kulaklarındaki basıncı hissedebiliyormusun? Eğer bunlara dürüst cevap verdiysen ve cevabın evetse, o zaman aşk cesaret ister. Aşıklarda en cesur kişilerdir. Aşkın gerektirdiklerini yap. Değilsen, bunu deneme bile aşk olup olmadığını öğrenmek için çünkü bu sonuçlarının nasıl biteceğini bilemediğin tehlikeli bir oyuna dönüşebilir. Mantığın sana, senin bile inanamıyacağın süprizler hazırlar.

Aşktır zaten sana bunları yaptıran, sorgulamazsın ve kabul edersin dedim.

Ve beni anladığını hiç zannetmiyorum.

Kendi 43 yaşında iki çocuk annesi, ve toplumun o kötü dul kanunlarının geçerli olduğu bir evde yaşıyor, bakkal, çakkal, pazar, gezme yasak. Onu sevdiğini söyleyen ise henüz askerliğini yapmamış 20 yaşında bir erkek. Her gün yüzyüze geldiği biri. Evine rahatça girip çıkan biri.Sarsamadım bile!

Sen doğru söylüyorsun dedi ve gitti. AYRIK OTUM.

 
Toplam blog
: 16
: 542
Kayıt tarihi
: 18.08.09
 
 

1971 Kars doğumluyum. Ama karadeniz kızıyım. Babamın mesleğinden dolayı eğitim hayatım farklı yerler..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara