Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk ve küçük kırgınlıklar

Aşk ve küçük kırgınlıklar
 

Aşık olduğun vakit, incecik narin bir porselene dönüşüyorsun. Bu yüzden de kelimelerin minik çakılları çatlaklar açıyor üzerinde. Oysa o çakıllar her gün etrafında havada uçuşup duruyor ve sen aldırmıyorsun, dahası hoşgörüyor "insan halidir" diyorsun. Aşk öyle mi ya... Seni inceltiyor, inceltiyor ve tek bir adam ya da kadından gelecek o minicik çakıllara karşı kırılgan kılıyor.

İstiyorsun ki, çok değerli bir porselen gibi özen göstersin sana. Kendinden bile sakınsın... Her daim dikkatle yaklaşsın, kırmaktan, elinden kaydırmaktan korksun. İstiyorsun ki böyle olsun...

Aşk insanı, "beni ne kadar seviyor?" sorusunu sorarak ve buna kendi çapında kanıtlar arayarak inceltiyor galiba. Tüm gözenekleri, her söze duyarlı, incecik saydam bir şeye dönüşüyorsun. O gözenekler tetikte, sürekli bekliyor. Sevildiğini duyduğu vakit sabah erken saatte açan güller gibi açılıp serpiliyorlar, sevgiye dair bir sözcük duymadıkları vakit ise küsen nazlı bir sarmaşığa dönüşüyorlar. O nazlı sarmaşık, küskünlüklerini saklamayı beceremiyor çoğu zaman. Ve çoğu zaman yeniden açılabilmek için o incinmişliklerin onarılmasını, ama hemen değil nazlana nazlana onarılmasını istiyor.

O kırılgan ruhun, eğer aşkın yeterince sağlamsa, zamanla yumuşacık bir şekerlemeye dönüşüyor sonra. Aşk öyle bir güvenle sarıyor ki hayatını atılan çakıl taşlarından küçük bir hareketle korunmayı öğreniyorsun. Çünkü aslında o çakıltaşlarının kazara sana doğru sıçramış olduğunu anlıyor ve gülümseyip geçiyorsun...

Aşkı, çakıl taşları mı sınıyor aceba, kimbilir?

RESİM: Sir Lawrence Alma Tadema

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..