- Kategori
- Şiir
Aşkın külleri

...
Tutuşmuş kentim ayrılık ateşiyle alev alev
Düşerim yangınlar ortasına parçalanır aşklar
Gitmeliyim artık bütün köprüleri yıkarak
Öyle yıkmalıyım ki köprüleri dönmek mümkün olmasın
İzi bile kalmamalı köprülerin
Giden geri dönememeli
Kim anlar ki bu yüreğin sevda değerini
Büyümeyi unutmuş bir çocuk gibi
Düşmüşüm yaşamın orta yerine
Sürgündür payıma düşen, ayrılıktır, giderim
Giderim ayrılıkları kıyamet bilerek
Zamanı zaman bilerek çağırırım aşkla
Bir hasret alır götürür beni ayrılıklara
Vurulsam kayıp olsam sevda ateşlerinde
Hiçbiri olmaz ayrılıklar çalar kapımı giderim
Giderim yüreğimi gömerek küllere
Sevmesini bilmiyorsam suçluyum
Suçluyum aşklar ayrılıklar açılıyorsa
Kentler kandan ırmaklar yürüyorsa
Gidenlerin çığlıkları yüreğimi dağlıyorsa
Sevda çiçekleri açmıyorsa yüreklerde
Neydi beni oradan oraya savurup duran şey
Gittiğim her kentte yangınlar çıkaran neydi
Kimdi bu kentleri mutsuzlukla inşa eden
Yalnızlıklarla surlar ören kimdi bu kentte
Nedir beni deli divana eden gece gece
Gözüm dalar uzaklara düşlerimin ardına
Düştüm yeryüzüne sevdalı oldum, yandım
Yandım küllerimi rüzgarlara savurdum
Gömdüm bu aşkın acısını dağ başlarına
Yürüdüm sonra yüreğimde umut türküleriyle
Günü geldi bu aşk burada biter
Gitme demiyor git bekler seni cehennemler
Git benden ve bu kentten dönme
Dönme son nefesini verdi bu aşk
Aşkın küllerini savurdum gökyüzüne gökkuşağı renginde…
…………………………………………………………………………………………...............................
Yaşamak ölümden üstün, acıdan büyük / Ver bize coşkusunu yeniden / Sesimizi geri ver/ Sahipsiz kalmasın özgürlüğün türküleri / Kardeşliğin paylaşmanın sevginin/ İnsanı çoğaltan o gönül zenginlikleri... /Zoru seçiyoruz yeniden, inançla, inatla/ İyi, doğru ve güzel/ Ne varsa " büyük insanlık" adına / Kapındayız işte bir daha / Tarihsin sen/ İnsan emeği ve düşüyle yoğrulmuş/ Göster bize geleceğin yollarını...
…………………………………………… Şükrü Erbaş ………………………………......................