Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkın ödülü...

Aşkın ödülü...
 

Az evvel aldığım bir haber, beni inanılmaz mutlu etti. Her şeye inat, kazanılmış bir aşk zaferiydi bu..

Bunu yazacağımı söylediğimde panik oldu arkadaşım; Meldaaa nolur yapmaaa, yazmaaa…

Korkma dedim ya, sen en zor olanı atlatmışsın, gerisi vız gelir…

Murat ve Derin’ in hikayesini biliyorsunuz; yerine sevemem adlı yazımın kahramanlarıydı. Daha doğrusu iki korkak aşık…

Şimdi yine aynı onlar kadar gerçek ve onlarınkine benzeyen bir hikaye var elimde. :)

Murat ve Derin gibi onlara da birer rumuz bulalım. Aşkın ödülü dedik madem yazımızın adına, Aşkın ve Çağan olsun onların da isimleri…

Onların hikayesini anlatmayacağıma söz verdim, onun için kısaca geçeceğim üzerinden. Beni asıl ilgilendiren, sizinle paylaşmak istediğim asıl şey, bu hikayenin bende yarattığı etki…

Aşkın, deli dolu bir kız arkadaşım. Aslında hem yeni tanıştığım hem de yıllardır samimi olduğum bir arkadaşım… Nasıl oluyor demeyin, oluyor işte. İnsanlar birbirlerinin yüreklerine dokunabilirlerse, ne mesafe gerek ne de zaman… Bizimkisi de öyle bir arkadaşlık işte.

Şimdi bazı kişiler, özellikle de yazar arkadaşlarımız, kendi başımdan geçen bir olay ya da hayal zannedebilirler. Ama, sizi temin ederim ki öyle değil. Zaten, kendisi anlatmaya karar verirse bir gün, kim olduğunu da anlarsınız. O zaman kendi ismiyle yayınlarız hikayeyi…

Onlar, tıpkı Murat ve Derin gibi, aylarca birbirlerine açılamamış bir çift. Deli gibi istemek, her gün görüşmek ve arkadaşınmış gibi davranmak… Ne kadar zor, ne kadar ağır bir duygu, taşıması zor. Bilenler bilir… Zaten taşıyamadılar da… İkisinin de birbirlerine açılma planlarının birbirine yakın düştüğü günlerde, bizim deli kız, beklemedi, bekletmedi aşkını. Ertelemeye gelmez çünkü aşk, bekletilmez. Her bekleyiş bir kat daha fazla acıdır. Hasret en büyük acıdır çünkü.

Yok, dedi bir gün. Bu böyle olmayacak. Ben muhakkak söylemeliyim. Onu beklersem ve hiç gelmezse, ya o gelecek diye ümit ederken bir aksilik olursa? Bu aşk öyle büyük ki, tek başıma taşıyamam artık, dedi ve kararını verdi. Ne olursa olsun söyleyecekti.

İki kelimelik bir mektup yazdı sadece. Ama öyle teknolojik bir itiraf değildi onunkisi. Mail ya da Messenger aşkı değildi, gerçekti ve gerçek bir mektup olmalıydı. Mektup denemez aslında, minik bir zarf içinde minik bir not kağıdı…

Seni Seviyorum…

Heyecanla bekledi, ne olacaktı acaba? Gerçekten, hayal ettiği gibi o da seviyor muydu ki? Ya yanlış anladıysa, ya her şey hayalse? Tıpkı Derin gibi, ne yapacağını bilemez bir halde boğuşuyordu düşüncelerle…

Ama Murat gibi yapmadı Çağan; bekletmedi daha fazla onu. Bu düşüncelere dalmışken çalan telefonun sesiyle irkildi. Çağan arıyordu. Düşünmeden açtı hemen…

Alo, demedi Çağan; bunu sen mi gönderdin demedi, ya da başka bir şey…

Aşkın, telefonu açtı ve tek bir cümle duydu ondan…

Ben de seni seviyorum…

Allahım, ne güzel bir duygudur o öyle, Aşkın anlatırken tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu. Aşkın ne hale gelmiştir, kim bilir…

“ Bilmiyorum sonumuz ne olacak ama, ben bu adamı çok seviyorum Melda” diyor Aşkın. Sev tabii, seveceksin… Korkmadan, sonunu düşünmeden seveceksin. Sen zaten en zorunu başarmışsın, başını düşünmemişsin, sen başlatmışsın, zaferle çıkmışsın bu itiraftan… Daha ne olsun ki?

Her cesur kadının alabildiği bir ödül müdür peki bu? Orasını bilemiyorum. Ama, Aşkın’ ın zaferi benim de zaferim gibi oldu. Aylardır haykırdığım şeylerin ne kadar doğru olduğunu anlamamı sağlayan bir zafer…

Aşk ertelenmeye gelmez, aşık bekletilmeye gelmez. Kırılgandır aşkla dolan yürek, sabırsızdır, haylazdır… Ve aşk, şeytan mıdır melek mi bilinmez ama, muhteşemdir. İhtişamlıdır bile denemez; başlı başına bir ihtişamdır çünkü… Yaşanası en güzel şeydir bu hayatta.

Şimdi en büyük dileğim, şu an sahip oldukları aşkı yaşatabilmeleri bir ömür. Bu kimyayı uzattıkça uzatmaları… Sahip olmuşluğun verdiği rehavete düşmemeleri…

Aşkın ve Çağan… Asla ayrıldığınızı duymak istemiyorum. Asla monotonlaştığınızı duymak istemiyorum. Buraya yazamadığım bu aşk hikayesi, bu başlangıç kadar romantik, o kadar muhteşem bir aşk diliyorum size. Siz yaşadıkça, biz olmayı sürdürdükçe, ben ve benim gibi aşkı savunanlar hep gururla dolaşacaklar bu dünyada. Ve herkese de sizin gibi sevmeler, sizin gibi sevilmeler diliyorum…

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..