- Kategori
- Felsefe
Aşkın patikleri

AŞK
Aşka doğmak
Onu solumak
Ve onunla varolmak...
Belki de uğruna meydan okumak.
Hüzünsel sevginin dingin pınarları,
Kor ateşin kıvılcımları
Tutunup, sığınılabilecek tek gerçek! “AŞK”
Aşk, varlığın ezgisel anlatımı iken bir tutam gerekçesidir çoğu zaman, alev alev yanmanın. O yoksa yok olur gider insanoğlu. Değişik bir ruh hali, tanımsız bir olgudur AŞK. Kuş oldurup kanat çırptırırken, gülle olup yüreğe oturandır. Soluksuz kalmak ve fakat yeri ve zamanı geldiğinde dünyaya meydan okuyabilme cesareti verendir “O”. Sevmek ama beklentisiz. Oysa ki beklentiyle aşkı birlikte anmak ne büyük bir yanılgıdır.
Sözleri bilinmeyen ezginin mırıldanmaları dudaklardan dökülüp nakşolurken, yüreklere ihanetin gölgesi düşmemişken daha, ruhları okşayan belli belirsiz dokunuşlar anlam kazanırken, baktığında görebildiğin her bir şeydir “O”.Henüz varolmamış beklenilenin özlemle ele alınıp koklandığı patiklerdedir “O”.
Aşk evrenin ortak dili ve paydası, hayatı paylaşım, sosyal içerik bakımından ise uygarlaşmanın anahtarıdır . Düşünsel fikir alanında aşklardan destanlar, efsaneler doğmuş ne ırklar nede sahip olunan diller bu konu da etkin bir belirleyici olabilmişlerdir. Hiçbir sınır ve engel onu engelleyememiştir. “O” Her daim ezgisel Ritüellerini dünyanın sahip olduğu tüm renk ve güzelliklere can vererek besleyip yaşatmıştır.
Tematik olarak Aşk varoluşun simgesi, dünyasal paylaşımın payandasıdır. Aşk, insanlık adına duygusallığı duygusallık ise hassasiyeti ve çoğunlukla hüznü çağrıştırıyor olsa da umudun olduğu her yerde Aşkta vardır. Aşksız bir hayat yok oluşa gidişin ve simgesel çöküşün sinsi ve acımasız başlangıcıdır. Yalnızlık insanoğlunun başarıyla uygulayabildiği bir yaşam biçimi değildir. Sevmek ve sevilmek adına Aşka yol verip tam yol ileri deme zamanıdır. Beşiğini terk etmiş bebeler için olsa bile mutluluklar dilemek insana yakışandır. Mutluluklar...