Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk'ten öğrendiğim bir şey var

Atatürk'ten öğrendiğim bir şey var
 

Atatürk’ten öğrendiğim bir şey var… İnancın gücünü öğretti bana. Gözlerimi ve yüreğimi hiç çevirmeyeceğim inandığım değerlerden ve hayallerimden. Öğrendim ki, herkesin her şey bitti dediği noktada bile. Yılmak nedir bilmeden. kaçmadan... Kovalamadan… Ezmek için değil. Ve ezilmeden… Bildiğim şeylerin yanında dimdik duracağım. Kimsenin sözü ile döndürmeyeceğim ya da kapamayacağım kalbimi hiçbir şeye… Azimli olmaya çalışmadan azimle, sabırlı olmaya çalışmadan sabırla… Her şey kendiliğinden içimden akacak, karışacak hayallerime… İnancımın gücü yürütecek beni, kucaklayacak herkesi… Öğrendim ki; mutluluk sen mutlu olduğunda değil… Öğrendim ki, azim öğretilemez. Ancak, örnek olabildiğimde, ben hayallerim sanki gerçek olmuş gibi yaşayabildiğimde… Kimseden bir şey beklemeden… Kendi değerlerimle tüm yaşamımı örebildiğimde… Hayatımı adamadan, kendimi adayabildiğimde…

Ben Atatürk’ten öğrendim büyüklüğün ne olduğunu. Öğrendim ki, bir şeyi yermek başka bir şeyi yüceltmiyormuş. Öğrendim ki, kendi gücünde durmak için ezmek gerekmiyormuş. Senin gibi düşünmeyenler senin karşında değilmiş… Atatürk’ten duydum tüm dünyanın kardeşliğini… Ezen ve ezilen tüm toplumların bir gün bu dünyadan silineceğini… Ve "yeni dünya" insanın özelliklerini… Bir… Bütün… Ve tüm kavramların silindiği… Her insanın yüceldiği… Güneşi beklemeden güneş olabilmektir bu. Kimsenin bilmediği, isimsiz bir güneş… Isıtan, aydınlatan. Tüm isimlerden. Sıfatlardan arınmış meçhul bir insan…

Öğrendim ki tüm sorunlar bir durummuş… İnsanın inancını ölçebileceği… Yolunu kimse göremiyorken bile… Tüm çarelerin tükendiğini düşündüğün anda, çıkarmış gerçek fırsatlar insanın karşısına… Anladım ki, tüm korkularının bittiği yere ulaşman için… Yolun sonuna gelinmeliymiş. İşte tam o noktada inancının gücüyle durabilmekmiş cesaret… Ve kahramanlık, kim olduğunun ve ne yaptığının dahi bilinmesini istemeden, verebilmekmiş.

Görünen ve bilinen her şeyden vazgeçmeyi öğretti bana.. Yeni bir çizgi çizerken yaşama dair, yeni umutlar ekerken içime… Yeniyi kucaklamayı istemeyen tüm insanların korkusunu içine çekti usulca… Ve kimseye göstermeden bıraktı o korkuları ışığın içine… Tüm dirençlerin bir gün kabule dönüşeceğini bilerek… Ama bunu hiç düşünmeyerek…

Atatürk’ten öğrendim… Sen yapmazsan eğer bunu hiç kimsenin yapmayacağını… Sen hayallerinin peşinden gitmezsen, kimsenin bir hayalinin olamayacağını… Altın sarısı güneşle yıkan, önce sen… Önce sen özgürleş tüm sınırlardan… Başkaları gelmese de peşinden… git, git sonsuzluğun durduğu o yere… Tüm bayrakların bir gün birleştiği o yerde… İnsanlığı tek vücut görsen de… Kimse bilmese de orda olduğunu… Bilmese de o yere vardığını. çağır çağırabildiğin kadar insanı… Kimseye duyurmaya çalışmadan sesini… Bağır sonsuzlukta ismimizi…

Atatürk’ten öğrendim; kimse için değil kendim için isterken, tüm dünya için istemeyi… Ve onda gördüm… Yeni dünyanın hayalini, yeni insanın suretini…

Alıntı: Meltem Bingöl-İndigo Dergisi Sayı 25, Ekim 2007 (Yazının tamamı -fotograf dahil-, en ufak bir katkım yoktur. Güzelliği paylaşmak istedim... Yazara tüm sevgilerimle...)

 
Toplam blog
: 71
: 1933
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

İnsanın kendisini anlatması zor. Beykoz, Saint Benoit, Psikolog. Bu kadar... Detay gerekiyors..