- Kategori
- Sinema
Avatar

Cameron Günah Çıkarmış.
İçerdiği mesajlarıyla, görselliğiyle, kendine özgü felsefesiyle olağanüstü, mükemmel, sinemada devrim niteliğinde, görsel bir şölen...
Yıl 2154... Tahmin edilebileceği gibi dünya bitmiş. Çevre yok olmuş.İnsanlar dünya için son derece kıymetli bir madenin olduğu Pandora’yı keşfetmişler. Madene ulaşmalarının tek yolu ise madenin üzerinde yaşayan Na’vi ırkını ikna etmek yada zorla ele geçirmek. Bilim adamlarının Pandora ormanlarının derinliklerinde yaşayan ormanın Na’vilerin genleriyle insan DNA’sını birleştirip ‘Avatar’ adı verilen bir tür ortaya çıkarıyorlar.
Avatar’dan bilim adamlarının beklentisi Na’vileri ve Pandora’yı daha iyi tanımak. Askerlerin ve diğer yöneticilerin hedefi ise Na’vilerin zayıf noktasını bularak onları daha çabuk pes ettirmek.
İkiz kardeşi bilim kurulunda yer alırken bir kapkaççı tarafından öldürülen deniz piyadesi Jake Sully de, gönüllü olarak projeye dahil oluyor. Birleşme sonucu ‘Avatar’laşan’ Jake, zamanla yerli halkın arasına karışıyor. Sürekli bu iki dünya arasında gidip gelirken gerçek dünyanın hangisi olduğu konusunda bir süre şaşkınlık yaşıyor. Bir süre sonrada kendi ırkına ihanet ederek Na’vi ırkının yanında yer alıyor. Tabii ki Neytiri’ye duyduğu aşkta bu seçimi yapmasını kolaylaştırıyor. Neytiri’de onun güçlü kalbinden ve savaşçı ruhundan etkileniyor. Son derece romantik anlar yaşanıyorJ
Yönetmen James Cameron film projesi yaklaşık 15 yıl öncesinden kafasında varmış. Ama o zamanlar çekilen sahnelerin inandırıcı olabilmesi için teknoloji yeterince gelişmemiş. Teknoloji bu film için özel olarak geliştirilmiş.
Dünyanın en pahalıya mal olan filmi olan Avatar üç boyutlu izlenebiliyor. Filmde kullanılan kameralar bu film için özel tasarlanmış. Oyuncuların yüzü animasyondaki karakterlerin yüzü gibi görünüyor.
Dış mekanların çekiminde dijital teknoloji kullanılmış. Animasyonlar gerçek gibi, gerçekler ise animasyon gibi algılananı anlatmanın en kolay yolu bu sanırım.
Filmde Na’vi halkının yaşadıkları Amerika’nın dünyanın her yerinde Irak’ta, Vietnam’da, bizzat kendi ülkesinde Kızılderililere yaptıklarını anımsatıyor. Cameron bir anlamda günah çıkarmış. Amerika’nın savaş ve sömürge yanlısı yönünü eleştirmiş. İçerdiği çevreci ve savaş karşıtı mesajlarıyla günümüz dünyasına uyarı niteliği taşıyor. Dünya ve insanlık sadece sinemada kurtuluyor. James cameron'da bu dünyadan umudunu kesmiş kendi cennetini yaratmış.
Amerikan Rüyasının aslında bir fiyasko olduğunu Jack Sully bizzat kendi söylüyor Navi halkından söz ederken “Bizden isteyebilecekleri hiçbir şey yok, bizim kot pantolonumuzu yada kolamızı isteyeceklerini sanmıyorum, onlar zaten istedikleri her şeye sahip.” diyor.
Sabah ilk seans olmasına rağmen salon full doluydu. Film süresince Pandora’ da James Cameron’ın yarattığı bu cennette 161 dakika boyunca gerçek dünyadan tamamen kopuyorsunuz. Şimdiye kadar izlediğim en mükemmel üç boyutlu filmdi.