Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '08

 
Kategori
Spor
 

Avrupa Basketbol Şampiyonası

Milli Takımlar İdari Menajeri Barbaros Akkaş tarafından açıklanan 18 kişilik kadroda şu oyuncular yer alıyor:

Ersin Görkem (Antalya Büyükşehir Belediyespor), Ersan İlyasova (Axa FC Barcelona), Ümit Sonkol (Banvit), Engin Atsür (Benetton Treviso), Sinan Güler (Beşiktaş Cola Turka), Barış Hersek, Bora Hun Paçun, Ender Arslan, Kerem Gönlüm (Efes Pilsen), Oğuz Savaş, Ömer Faruk Aşık, Ömer Onan, Semih Erden (Fenerbahçe Ülker), Cemal Nalga, Cenk Akyol (Galatasaray Cafe Crown), Hidayet Türkoğlu (Orlando Magic), Kerem Tunçeri (Real Madrid), Doğuş Balbay (Texas Longhorns)

Bu kadro Hürriyet gazetesi internet sayfasından bugün alındı. Sn. Mirsad Türkcan ve bazı tecrübeli isimler Coach Sn. Tanjevic 2010 da dünya kupasında genç bir kadro ile oynamak istediği için yokmuş. Ancak bu kadro elemeleri geçmek için yeterliymiş, 2009' da değişebilirmiş duruma göre.

Şimdi gelelim yeniden bir kavramsal tartışmaya. Bu arada futbol şampiyonası oynanırken basketbol yazmak anlamsız diyebilirsiniz ama o konuda da yazacağım geçmiş bir yazımı referans vererek. Ancak her ne kadar savunma bağımlılığını eleştirsem de ülkemizde oynanan basketbol genel olarak futbolun fersah fersah ilerisinde. Bu nedenle basketbola döndüm yeniden.

1) A takımlar bazında profesyonel sportif bir turnuvada veya ulusal veya uluslar arası liglerde başarının tek ve asıl ölçütü şampiyonluktur.

2) A takımlarında oyuncu yetişmez. Yetişmiş oyuncu oynar veya olağanüstü yetenekli ama genç bir oyuncu maç deneyimi kazanır. Hele hele ulusal takımlarda hiç oyuncu yetişmez. Yetişmiş! oyunculardan o turnuvayı kazanacak! bir ekip kurulur ve tabi ki zaman içerisinde olası zorunlu revizyonlar ile o takım o turnuvaya hazırlanır / götürülür. Ama baştan elemeler için bu kadro sonra şu kadro da olabilir denmez. Bu nedenle o turnuvayı kazanacak ekip gerekir ise 35 yaşındaki 12 oyuncudan kurulur. Çeyrek finale çıktık, 6. da olduk aman da aman gibi bir kavram benim için bir anlam ifade etmiyor. Gidersiniz en az final oynarsınız ve işte o başarıdır benim için. Sanırım bu doğru bir saptamadır.

3) Çok önemli bir nokta savunarak şampiyon olamazsınız. Savunarak özellikle turnuvalarda eleme gruplarının özelliğinden kaynaklanan nedenlerle daha çok tur atlayabilirsiniz ama ŞAMPİYON olamazsınız. Lig olarak oynanan ulusal ve uluslar arası (benim için önemli olan uluslar arası turnuvalardır) maçlarda ise savunarak kesinlikle şampiyonluğa ulaşamazsınız. Mutlaka ATMANIZ gerekir. Bunu kesin olarak algılamak zorundayız. Ama Fenerbahçe-Ülker takımının şampiyonluğundan sonra hala kadrosunun derinliğinden savunmadan vb bahsediliyordu. Tanrı aşkına Fenerbahçe Ülker hangi ortamda şampiyon oldu irdelermisiniz. Bugüne kadar tüm tercih hatalarına karşın istikrarlı bir takım olan Efes Pilsen önce siyasetle (Sırbistan sorunu) başlayıp sonra kabuk değiştirmeye dirençle devam eden süreci yaşamasaydı, TT yıl başındaki kadrosunu koruyabilseydi Sn. Tanjevic şampiyon olabilirmiydi, en azından bu kadar kolay olabilirmiydi?

4) Sayın okurlar seçilen ulusal takım istisnalar dışında atacak bir takım değil. Yememeye odaklı bir takım. Ama bir tek olumlu nokta var (yazılarıma bakarsanız olmaz dediğim Sn. Fatih Solak en sonunda yok. Çok iyi niyetli ve mücadeleci olmasına karşın üst düzey hedefleri olan bir takımın ilk beş kadrosunda olmaması gereken Sn. Solak' ı israrla oynatansa Sn. Tanjevic' di. Olmaz diyen bendim. ) Eğer beş yıl daha geçerse belki tek tek takım değişir. Şampiyonluk hedefinde olan bir takımda (tabi öyle bir hedefimiz varsa) olmaması gereken ve yetişme olasılığı da olmayan birçok oyuncu bu kadroda. Lütfen anımsayın, şampiyon Fenerbahçe – Ülker takımının pivotlarından hangisinin bırakın uzun mesafeyi, orta mesafe şut tehdidi var. Sn. Kerem Gönlüm’ ün defalarca yazdım hangi üst düzey maç için korkulan bir pivot olma özelliği var? Hele hele de maç son saniyelere taktik faullere kalmış ise hangi pivotumuzdan rakip takım korkar, aman ona faul yaparsak mutlaka 2/2 veya 3/3 atar der ? Ya da tersine hangi takım son şutu kullanmak özellikle pivotlarımıza kalmış ise aman attırmayalım der ve faulu göze alır. Lütfen düşünün. Ama bu aday kadro gerçekten inanıyorum ki çok ama çok büyük olasılıkla o çok sevdiğimiz şeyi yapar ve tek top için sakatlanma pahasına yerlere atlar. Sayın okurlar ben inanın yerlere tek top için atlayıp sakatlanan basketbolcu istemiyorum öncelikle. Bencil olmayalım. Onlar bu meslekle para kazanıyorlar. Neden sakatlansınlar? Oynayabilecekleri düzeyde takımda kalsınlar. Ben öncelikle 2, 15 civarı boyla pota altında hiç değilse hatalı yürümeden % 100 smaç yapabilecek basketbolcu istiyorum, bıraktım orta/uzun mesafe şutu. Sayıyı atma, ama rakibi savun. Ne olur söyleyin ne kadar savunacaksınız atmadan.

Sayın okurlar biz olayları spor dahil analiz etmeden yaklaştığımız sürece başarı kazanma olasılığımız olan alanlar dahil hiçbir konuda kurumsal olarak başarılı olamayacağız. Siyaseten kaybedeceğiz, ekonomik anlamda kaybedeceğiz, çevreyi kaybedeceğiz. Aklınıza gelen her alanda kaybedeceğiz. Zaten kaybediyoruz. Size taahhüt ediyorum bu anlayış ile eleme gruplarını geçersek –ki geçme olasılığımız vardır- Avrupa şampiyonası finallerinde kesin olarak başarılı olamayacağız. (Benim başarı ölçütüme göre.) Ama hangimizin umurunda olayların analizi, üst düzey hedefler.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..