Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Ayıptır ayıp! Bunun adı...

Ayıptır ayıp! Bunun adı...
 

internetten


Benim köyümde kadınlar hamile kalınca, bir odanın içine tıkılıp kalmazlar.

“Hamile kaldım yok gebe kaldım” diye kendilerini tecrit edip, toplumdan ve iş hayatından soyutlamazlar. Kanatlı kanatsız uçuşları da yoktur.

Benim anam, tarlada orak biçerken sancılanmış. Köye yetişemeden doğurmuş beni. (Kimseye görünmeden, tarlaya nasıl gitti bilmiyorum)

Dolanıvermiş bir çalının ardına. Ciyak ciyak ben gelmişim Dünya’ya.

O adama göre;

“Ayıp ayıp!“

O koca karınla utanmadın mı be anam? Niye evde oturup ta, atlas libas içinde doğurmadın beni! Babamın otomobiliyle gezseydin ya!

Ayıp! Ayıp!

Niye gidersin tarlaya çalışmaya?

Ayıp! Ayıp!

*

Benim yengem, salça kaynatırken sancılandı da, şalvarının içine doğuruverdi oğlunu. Doğururken de bağırıyordu. “Salçayı iyi karıştırın dibi tutmasın” diye. Estetik olmayan göbekle, salça mı yapılır yenge? Salçaların da estetiği bozulur, azıcık anlayışlı olsana a yenge!

O adama göre;

Ayıp! Ayıp! Gebe karısın. Neyine gerek senin salça? Sen evinde girip bir odaya, gizli gizli doğursana.

Ayıp! Ayıp!

*

Bizim köyün genç gelinlerinden birisi, saya(koyun ağılı) yolunda sancılanmışta, köyün minibüsüyle doktora götürürlerken, “Alançamlığı” denilen yerde, doğuruvermiş dolmuşun içinde. (Bu arada koyunlarda sağılmadan kalmış. Kaynana çok kızmış.) Geri dönüvermişler. Tek gidip, çift gelivermiş gelin. Minibüsün şoförü. “Yol taşlı olunca gelin çok hopladı. Hastani yetişmeden doğuruverdi. Allah razı olsun hökümetlerden, eyiki yolumuz çukurlu, doğumla goley ve masarifsiz oluyo” demiş.

Ayıp! Ayıp!

Hiç minibüste doğurulur mu? Git koyun sayasının yan tarafındaki mağarada doğur. Kimsede görmesin.

Ayıp! Ayıp!

Şofer birde; “Bu çocuk köyün dışında doğdu. Doğum yerine ‘minibüs’ yazdırın. Olmazsa ‘Alançamlğı’daé yazdırabilirsiniz” demiş. Bizim şöfer de, tam bir “tasarruv alimi” billa. Galiba, “Tasavvuf” olacaktı.

Ayıp! Ayıp!

O adama göre;

Ayıptan öte rezalet bir durum bu. Özel otomobilde doğursa neyse! Tam kanatlı bu kadın. Uçmuş minibüste baksanız ya!

Ayıp! Ayıp!

*

Benim köyümde hamile kadınlar ya da dadalı (bebekli) kadınlar cinsel obje olarak ta görülmez. Bir kadın ağlayan çocuğuna, memesini verdiğinde kimsenin umrunda bile olmaz. Açar gömleğini, memesini bebeğin ağzına yapıştırır. Tülbenti ile kapatıverir, hepsi bu. Kimsede bu olayı “ayıp” olarak görmez.

Benim başıma gelen bir olay şöyleydi. Anlatayım size.

Gözüme eriyen bir naylon parçası yapışmıştı. Kopmuyordu. Bebeği olan köyümden bir kadın, beni yatırdı. Gözümün içine direk olarak memesinden süt sıktı. Bekledim biraz. Naylon çıktı gitti. Ben bir delikanlıydım o zaman. İzmir’de, Çiğli’nin bir köyünde pamuk topluyorduk.  İnek ahırlarında yatıyorduk. Naylondan olan su çantasındaki deliği, ısıttığım bir demir parçasıyla tıkarken, gözüme eriyen naylon parçası girmişti.

Kadın çok ayıp etti çok!

*

Genç yaşta hamile kalıp, kontrol edilmediği için ölümlere sebep olmak ayıp değil.

Kontrol edilme imkânı bulamayıp, sakat çocuk doğurulmasına neden olmak ayıp değil.

İlgisizlikten oluşan, bebek ölümleri ayıp değil.

Halkın sağlığı ile ilgilenmeyip, çocuk ölümlerine seyirci kalmak ayıp değil.

Savaşlarda, çocukların annelerin ölmesi ayıp değil.

Leyleklerin bebek getirmesi, ayıp değil.

Birkaç kadınla evlenip, her doğan çocuğu nikâhlı kadının üstüne yazdırmak ayıp değil.

Bütün bunları görmemezlikten gelmek ayıp değil.

Daha çok şey var, yazılacak…

Ayıp değil.

*

Estetik olmayan hamilelikler ayıp.

Hamile kadınların gezmesi ayıp.

Kadınların kocaman karınlarını belli edecek şekilde giyinmeleri ayıp.

Bir kadının bebek doğuracağını belli etmesi ayıp.

Onlara göre, evlenmekte ayıp.

Yatağa girmekte ayıp.

Her gördükleri hamile kadın, onlara cinsel birleşmeyi hatırlatıyor demek ki!

Ayıp! Ayıp!

 *

Karılar aha böyle karınlarıyla sokaklarda geziyorlar. Gebe karıların sokaklarda gezmesi ayıp ayıp! Akşamüzerleri, eşinizin izniyle otomobile binip gezebilirsiniz. Kimselere görünmeden.

Ayıp! Ayıp!

Ula Zırto; Ya adamın otomobili yoksa!

Hamile olmanın neresi ayıp?

Hamile kadının elbette karnı şişecek. Yüzü şişecek değil ya! Şişen yerinde, çuval taşımıyor ya, hamile kadınlar! “Hamile misin?” sorusuna verilebilecek aldatmaca cevapları da yazmalı bu alim (âlim değil) büyüğümüz.

Aslında bu adam, hamile kadınların giydikleri kıyafetleri eleştiriyormuş.

Eeee! Sana ne hamile kadının giydiği elbiseden!

Bu adam düşünürmüş. Demek ki bunu annesi şişmiş karnıyla doğurmamış. Anası ile babası evlenmemişler. Leylekler getirmiş bu zatı. Ahaaaa Mısır’dan, Nil Havzası’ndan ya da Arap çöllerinden.

Hâlâ leylek zihniyeti?

Ayıp! Ayıp!

*

Bizim kültürümüzde, bu olaylar bu kadar katı kurallara bağlanmamış aslında. Kesin çizgilerle, insanları bir sınır içine hapsedip, boğmak yok bizim kültürümüzde. Birileri “benim dediğim dediktir, çaldığım düdüktür” anlayışıyla, bir toplumu ipotek altına almak istiyor. Bunun adı nedir? Adını siz koyun.

*

Size bir fıkra yazayım.

Gencin birisi evlenmiş. Üç beş ay evli kalıp askere gitmiş. Askerden eşine bir mektup yazmış. Evde iç denetime takılan mektup, kayınbaba tarafından okunmuş. “Görülmüştür” damgasını yedikten sonra da geline verilmemiş. Mektubun son bölümünde şöyle yazıyormuş.

“Mektup sılaya varda gel.

Yardan haber alda gel.

Bir idik iki olduk.

Üç olduk mu sorda gel.”

Kayınbaba, anlamış işin ne olduğunu. Niye okursun gelinin mektubunu. Ayıp! Ayıp!

Eşini çağırmış. Eşine; “git sor bakalım. Bizim gelin hamile mi?” Kaynana hemen lafı yapıştırmış. “Gelinde hiç bişi yok. Karnı tahta gibi” (Demek ki karnı şiş olsa, hamile olacak, anladım be!)

Kaynata, yapışmış kaleme. Yazmış oğluna bir mektup. Şairliğini de döktürmüş.

“Bir dalda iki kiraz.

Böyle mektup yine yaz.

Tarlan ürün vermedi.

Gelince iyi kaz.”

Ne öyle o. Kaz maz.

Ayıp! Ayıp!

Tasavvufçu ve avukat Ömer Tuğrul İnançer’in sözleri şöyle;

"Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşamüstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir.

Kimileri bu alimin(!) bu sözlerle, ”hamilelikte doğru giyinmekten bahsettiğini iddia ediyorlar” böyle bir ifade varsa eyvallah!

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..