- Kategori
- Anılar
Aylardan Aralık, zaman nergis zamanı....

Google görseller,yeni resim net..
Her gün kapıdan uğurlamazsa içi rahat etmez. Sıkı sıkı sarılıp kucaklaştıktan sonra, tam asansöre adımımı atarken,
-Dur, dur bekle diye bağırır.
-Ne oldu anacığım, ne unuttum derim.
-Bakmayı unutma yolunun üstündeki çiçekçilere, bulursan da almadan gelme tamam mı.
-Tamam tamam...
Akşam, hava nasıl olursa olsun illaki balkonda bekler dönüşümü.Attığım adımların sayısını bile hesaplamıştır. Kapıyı açıp, yeniden sarılmanın verdiği mutluluktan sonra başlar sormaya.
-Baktın mı çiçekçilere...Gelmiş mi?
-Baktım anneciğim baktım. Daha Kasım ayındayız dedi çiçekçi. Aralık da gelirmiş. O zaman deniz, derya gibi olur, Ankara’nın kafanı her çevirdiğin köşesinde bulursun dedi çiçekçi, bir de selam söyledi sana, sabırlı olsun dedi...
-Amaaan canım, bulamadın da alemin çiçekçisinin selamını mı getirdin bana...
-Aaaa, öyle deme Sultanım, o da Allah’ın kulu selam gönderdi güzelce ne var bunda...
-İyi iyi neyse, bak işine hadi. Ama takip et olur mu can... Biliyorsun ben o çiçeği özlüyorum, kokusunu, o mağrur eğik başını... Başka bir asaleti var onun.Özlüyorum işte...
Bir seni, bir de onu koklamak canıma can katıyor...
Her sene aynı heyecanla bekler ve sıkıştırırdı beni...
Aylardan Aralık...
Nergis Zamanı...
Hiçbir Aralık geçirmedik seninle nergissiz.
Karşılıklı çay içtiğimiz masada, dertleşirken, gülüşürken, evi gazete bayisine çeviren kıdemli başçavuşa kızarken, benim haylazlıklarıma kızıp da beni bombardımana tutarken hep masanın orta yerinde bir demet nergisimiz vardı... Sözün en bal yerinde dahi olsak,
-Sus be kızım, kokla şu güzelliği, ömre bedel bu çiçeğin kokusu deyiverişin kulaklarımda hala.
Dün doğum günündü. Tam da nergisleri beklediğin gün...
“Anam beni iyi ki Aralık da , nergis zamanı doğurmuş” dediğin gün...
Uzatamadım nergisleri sana... Ben deyim beş, sen de on çiçekçinin önünden geçtim. Hayran hayran seyrettim o kokusuna doyamadığın güzellikleri... Tıpkı masamda duran cam çerçeveden seni seyreder gibi... Boynuna sarılamadan, doyasıya koklayamadan...
Neylersin ki, sensiz Aralıklarda kaldı yürek...
Neylersin ki, nergis demetlerinin önünde saygı duruşunda buluyorum kendimi...
Çiçekçiler yüzüme tuhaf tuhaf bakıyor.Alacaksan al da çekil der gibi.
Nerden bilsinler ki alınır o demet, hatta binlercesi alınır da o demetleri uzatıverip boynuna sarılıvereceğin bir can bulunur mu?
Kokusunu yüreğinin en kuytusuna çekip, seviyorum seni, seviyorum nergisleri diyen bir can bulunur mu?
Dünyanın en eşsiz nergisi kendisiyken, kendini bilmeyip de yüreğinin kapısını her sevgiye aralık tutan bir can bulunur mu?
Mis kokusunu, anne kokusunu, ömrümün her mevsimine yayan Annem bulunur mu?
Bulunmuyor dostum...Kaç Aralık geçti gidişinin üstünden, kaç nergis mevsimi geçti de
“hani nerde nergisim diye sorduğu yok cananın...”
Sultanım, Canım Annem, gönderdiğim her dua nergis kokularıyla ulaşsın sana.
Döktüğüm her damla yaş, yüreğine ektiğin nergislere can suyu olsun.
Ruhun şad olsun...
Hem anası yanında, hem de cebinde bir demet nergis parası olup da, kollarını onun boynuna sarmak için düşünen evlatlara da aşk olsun...
Lillo