Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '07

 
Kategori
Güncel
 

Ayrışma tehlikesi ve yeni TV dönemi

Ayrışma tehlikesi ve yeni TV dönemi
 

Bir ayrıldı mı parçalar, yerine koymak zordur.renk, etki,


Koca bir yaz mevsimi yavaş yavaş da olsa bitiyor. Gerçi daha sezon sona ermedi ama, yakında okulların açılacak olması ve Ramazanın yaklaşması ile tatil yapma şansını bulanlar eve dönüş hazırlığı içinde. Bu yaz her yönüyle çok ama çok sıcak geçti. Artık dillerden düşmeyen ve kolay kolay da düşmeyecek küresel ısınmanın neden olduğu kuraklık ve susuzluk bir yandan, genel seçimler ve ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi ülkemizdeki hararetin daha da yükselmesine yol açtı.

Şimdi, Türkiye tarihinde hiç yaşamadığı kadar farklı bir döneme giriyor. Sanki sıcak hiç bitmeyecek gibi. Seçim öncesi yaptığı başarılı anket çalışmaları ile sonuçları tam isabetle tahmin eden Sayın Tarhan Erdem, son ve yeni çalışmaları ile bu kez daha önemli ve çarpıcı tahminlerde bulunuyor. Toplumda ciddi bir ayrışmanın varlığından söz ediyor. Ne kadar üzücü değil mi, Cumhuriyetin kuruluşundan 84 yıl sonra ve ilk defa ciddi bir ayrışma uyarısının yapılması. Siyasetin tıkanması, Cumhuriyet mitingleri, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ardından böyle bir tahmin ve uyarı önümüzdeki dönemin zorluklarına işaret ediyor.

Tam da bu sırada televizyonlar yeni dönem yayın programlarını açıklıyor ve reytinglerini arttırmak için yoğun, kıyasıya bir mücadelenin içine giriyor. Televizyon, yani asrın harika icadı sihirli kutu; dünyanın her yerinde milyonları yönlendiren, düşünce ve yaşam tarzlarını etkileyen hatta değiştiren çok önemli bir görsel iletişim aracı. Eğitim ve kültür düzeyi yüksek ülkelerde insanlar yaşamlarını yalnız televizyon karşısında geçirmiyor. Doğa yürüyüşlerine, sosyal faaliyetlere ve her türlü kültür ve sanat aktivitelerine yoğun bir ilgi ile katılıyorlar. Yaşamlarını renklendirip çeşitlendirebiliyorlar. Pek tabi ve her şeye rağmen televizyon onların da hayatında önemli bir yer tutuyor; ama tek seçenek değil. Ne var ki, eğitim ve kültür düzeyi düşük, az gelişmiş ve ya gelişmekte olan ülkelerde televizyon bazı durumlarda kaçınılmaz olarak insanların tek seçeneği durumunda. İşte etkileşim ve bazı tehlikeler de burada başlıyor.

Ülkemizde televizyon kanallarının artması ve geniş kitlelere ulaşmasına rağmen programların ve yayın kalitelerinin çok da iyi olduğu söylenemez. Oysa ülkemizde televizyonun eğitici ve öğretici yayınlarının çokluğu ile halkımızın tercih sebebi olması gerekir. Eğlence, pek tabi her zaman ve herkes için gerekli, ama yalnız eğlenceye ağırlık veren, sabahtan başlayarak gece yarılarına kadar insanları ekran başına kitleyen, eğitici öğretici yanı olmayan içi boş programların, özellikle gençlerimiz üzerindeki olumsuz etkisini ve tahribatını dikkate almak gerekir. Yetmezmiş gibi hafta sonları başlayıp, hafta arası da devem eden futbol ağırlıklı spor programlarının, bitmek bilmeyen tartışma programlarının gençlerimize fayda yerine zarar verdiği de açıktır. Böyle bir yayıncılık anlayışından vaz geçmek gerekir, ama gelin de anlatın medya patronlarına. Bir de kolay yoldan zengin ve şöhret olma kapılarının herkese açık olduğu gibi bir kandırmacının yaşandığı programların çocuklarımız ve gençlerimiz üzerindeki olumsuz etkilerini lütfen göz ardı etmeyelim. Oysa ülkemizin çoğunluğunu oluşturan ve geleceğimizi devralacak çocuklarımızın gençlerimizin, seviyeli, eğitici, öğretici ve aynı zamanda eğlendirici programlarla yoğrulması toplumumuzdaki huzur ve barışın da pekişmesine yardımcı olacaktır. Geçlerimiz ülkemizde ve dünyada olan biten her olayı öğrenebilmeli, anlayabilmeli kendisine, ailesine ve ülkemize verimli yararlı bir insan olarak yetiştirilmelidir. Anne ve babalara da bu konuda çok önemli görevler düşüyor, mutlaka çocuklarına gerekli zamanı ayırmalı, onlara uyarıcı görevlerini eksiksiz yapmalılar.

Bunları neden yazdım biliyor musunuz? Eski Yugoslavya'yı hatırlayan var mı? Hani bir zamanlar Avrupa'nın o güçlü, kültür, sanat ve spor alanında ileri ülkesi, Dalmaçya sahilleri ile turizmin gözdelerinden ülke nasıl dağıldı, yok oldu gitti. Bir yerlerde okumuştum, Yugoslavya'yı yıkan etkenlerden birisi de Brezilya dizileri diye. Bu ne kadar doğrudur bilemem ama, Tito' nun vasiyetlerine rağmen Yugoslavya yok oldu gitti.

Şimdi benim güzel Türkiyem için, ayrışma tehlikesi var deniyor. Dış basının bunu yazması beni etkilemez ama Tarhan Erdem'in araştırması beni çok üzdü, bir kaç akşam önce bir TV programında da aynı şeyleri vurguladı. Yanılmış olmasını can'ı gönülden dilesem de, bunu bir uyarı olarak kabul etmesi gereken Medya kuruluşlarına ve herkese yeni dönemde bir çok görev ve sorumluluk düştüğü inancındayım.

İşte böyle sevgili okurum, güzel Türkiyemizin üzerine titremeliyiz.




http://www.Antoloji.Com/enfal_torun
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/05/21/yaz02-10-110.html














 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..