- Kategori
- Deneme
Azrail'in Kaderi
Melekler sokağa çıktığında şehir uykuya dalar. Geçen gün, henüz uyumadığım bir sırada, pusuda bekleyen Azrail, gizlendiği yerden dışarı çıktı. Korkudan dizlerim titrese de takip etmeye cüret ettim onu. Tam yanımdan geçiyordu ki, “korkma!” dedi bana, "ben de Tanrı’nın bir çalışanıyım ne de olsa, üstelik sadece insanların değil, meleklerin de kaderi vardır, kaçamaz ondan hiç kimse, çünkü kader, herkesten hızlı koşar, Tanrı'nın sevgilisi bile olsan gelip seni yakalar. ” İşte, o gün bu gündür, nasıl o benden korkmuyorsa, ben de korkmuyorum ondan; korkutucu olduğu söylenen, ama korkunç olmayan canımın alıcısı sevimli melekten.
Arada bir, şehir iyice uykuya daldığında misafirim oluyor, sohbet ediyor benimle. Bir keresinde ona, “bazen çocukluğumu, o pembe günleri, sırf hayal kurabilmek için gizlendiğim kuytu köşeleri özlüyorum, ne kadar da uzaktalar, sanki olup biten her şey başkasının hayatıymış gibi geliyor şimdi bana,” dedim.
Gülümsedi, “bunda kötü bir şey yok ki, hem, arada bir ben de özlemiyor değilim gençliğimi,” diye cevap verdi bana. Neden? Diye sordum, “can almak, meleklerin bile belini büker, ama sen de şunu unutma; sizin diliniz benim tırpanımdan daha keskindir, sakın onunla can almaya kalkma! Bu cürüm, çürütür seni sonra.”
Ahmet Güreşçioğlu