Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Baba ocağı -Niğde

Baba ocağı -Niğde
 

Hasan Dağı-Niğde


BABA OCAĞI

Babam için memleket demek Neşet Ertaş türküleri demekti, Fertek denilen yerde yenen kalabalık, neşeli aile sofralarıydı, Aksaray-Ağaçlı sapağından sonrasıydı, babaannemin yaptığı kavurmaydı, kısaca memleket demek Niğde demekti.

Ben ve benim durumumdaki kişilerin anlaması gerçekten zor.Bizler metropollerde doğmuş, büyümüş, okumuş çocuklardık ve memleket uzaklar demekti, alışık olduğumuz yerlerden farklı ve genellikle mahrumiyet yerleriydi, en azından ben böyle düşünüyor çok da gönüllü gitmiyordum.İstanbul' da benim memleketim kabul ettiğim yerde kalmak istiyordum.Zaten bana memlektin neresi diye sorduklarında İstanbul diye cevap veririrm.Aslında insanın bir yerliyim demesi için en azından üç kuşak geçmesi gerekirmiş. O zaman memleket ne demek?

Babam onun yaşına geldiğimizde memleketimizi özleyeceğimizi ve memleket nedir anlayacağımızı söylerdi, o kadar beklemem gerekmedi, şimdi anlıyorum...

Değil memleket vatanımdan uzaklarda yaşıyorum şimdi, evimi memleketimi özlüyorum ama onlar nereler bilmiyorum..

Bir yere ait olmak, çocukluğunu, gençliğini, anılarını o yerde yeşertmek, atalarının oralarda kök saldığını bilmek, ev demek, nereye gidersen git ne kadar seversen sev dönülecek yer demek....

Şimdi yıllar sonra babamın memlektindeyim, hemde yattığı yerde.Büyüdüğü evin bulunduğu yerdeyim.Yazın gelince birkaç gün kaldığımız evin kapısının önündeyim.Elimde Niğde Gazozu, bir evin cumbalı penceresine bakıyorum, içinde ben fark etmeden geçen güzel, güvenli, gamsız, mutlu çocukluk günlerime..

O şehirde babam yatıyor, orada benden can var, bu sanırım memleket demek..

Niğde’nin hava durumuna bakıyorum, sıcaklık artınca veya hava çok soğuyunca içim sızlıyor.Toprağın altında üşür, terler, toprağın altında çürür benim aklımdan binlerce düşünce geçer.

Kulağında Niğde havaları, ağıt gibi bir bozlak ağlamaklı, elimde gazozum, damağımdaki tat aynı çocukluğumdaki gibi, kulağımdaki türkü aynı çocukluğumdaki gibi, çocukluğumun mutlu günlerindeki gibi, camdan çıkıp “hadi içeri gir saat geç oldu” diyen yok(zamanında söylediklerinde sinir olurdum).

Balkon boş ve harap halde, babamın akrabalarımızla kurduğu türkülü, neşeli sofraların bulunduğu balkon bomboş şimdi.Temmuz ayında bile akşam serin, ama camdan hırka atan yokL

Yıllar sonra tekrar baba ocağı diye mi duyguluyum, bunca yıl sonra babamı ziyaret ettim diye mi, yoksa büyüdüm diye mi? Bilmiyorum cevap veremiyorum, serin Niğde gecelerinde.......

Zeynep Elif

 
Toplam blog
: 7
: 542
Kayıt tarihi
: 03.11.08
 
 

İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünde öğrenim gördüm. Seyahat etmek, kitap okumak en büyük hobim. ..