Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '08

 
Kategori
Aile
 

Babam ve oğlum

Babam ve oğlum
 

Bu ilkti ve son oldu


Çocukluğumdan kalan hatıraların içinde en önemli yere sahipti babam. Ne de olsa ihtilal öncesinde Bursa'nın tüm gece hayatını denetleyen ve kontrol eden adamdı, herkesin bildiği adıyla "Baba İhsan". Pehlivan traşı ve pala bıyıkları, uzun boyu ve cüssesine eklendiğinde ilk görenin yüreğine hafif bir korkuyla karışık çekinme duygusu salardı ama onu tanıyanlar ne kadar yufka yürekli ve iyiliksever olduğunu bilirdi. Ne de olsa, adının önündeki "Baba" lakabı kara kaşına, kara gözüne koyulmamıştı.

Ben ilkokuldayken, ağabeyimin babamdam gizli sigara içmesi yada asla ayak ayak üstüne atmamış olması mıydı bilinçaltıma işleyen, yoksa başka bir şeyler miydi bilemedim ama ben babamla hiç karşılıklı rakı içmedim...
Yıllar içinde ağabeyimin beklenmedik ölümü, o dağ gibi adamı bir anda devirdi. Hayatla arasındaki anlaşma belki de ilk kez o zaman darbe aldı. Hem babam, hem de annem gözlerimizin önünde eriyip gidiyorlardı ve biz hiç bir şey yapamıyorduk.

Üniversite bitip de gemiyle ilk seferime çıktığımda, onlardan ilk kez bu kadar uzun süreliğine ayrılıyordum. Her ne kadar üniversite yıllarımda bir kaç aylık uzak kalmalar yaşadıysak da, aradaki mesafe kolay katedilebilen bir mesafe olduğundan bunun psikolojik rahatlığını hissetmiştik. Oysa ki bu sefer, onlar Bursa'da kalmıştı, bense Brezilya'ya doğru gidiyordum. İlk kez o zaman, ailemle yapmak istediklerimi vakitli yapmam gerektiği duygusunu hissettim. Ama o histen sonraki 17 yıl boyunca hep erteledim...

Sayısını dahi hatırlamadığım kere babamın bir kadehi paylaşma davetini, "ben içmiyorum" yalanı ile geçiştirdim ve her sefere gidişimde, her vardiya, köprüüstünde içilen yalnızlık sigaralarında kendi kendime "bu kez sefer dönüşünde babamla karşılıklı rakı içip, sohbet edeceğiz" desem de hep bir bahane ile o fırsatları heba ettim.
Yıllar babamın vücunda envai çeşit hastalıklar aracılığı ile bana, vaktimizin azaldığı mesajını gönderip durdu. Kendi kendime kaldığımda yada çok özel insanlarla paylaşılan sohbetler sırasında bu gerçeği çok kolay dile getirsem de, babamın karşısındayken "sağol baba, ben alkol kullanmıyorum" yalanı ve çekingenliğini üstümden çıkarıp atamıyordum bir türlü...

Eşimle evlenmeden önce de buna benzer bir konu hakkında konuşmuştuk. Hayatın önümüze sunduğu fırsatları ıskalamamak gerektiğinden, bir daha öyle bir fırsatı yakalayamayabileceğimizden bahsederken, "ben babamla hiç rakı içmedim ve bunu çok istiyorum" deyivermişim. Nikahımızın kıyılmasından sonra eşimin ailesinin masasında ilk içkilerimiz önümüze gelmiş, mutluluk ve coşku ile ilk yudumlarımızı alırken, eşimin "Selim, babam!!!" dediğini duydum. Ben elimdeki kadehi panikle saklamaya çalışırken, "hayır hayır, babamla rakı içeceğiz, hadi gel" dedi. Elimizde kadehlerimizle babamın yanına gittik. "Hadi babacım, sağlığına" diyerek kadehlerimizi kaldırdığımızda, elindeki kadehle ayağa kalkarken gözlerindeki ifade kolay kolay unutulacak cinsten değildi. Belli ki O'da bunu ne kadar çok istemiş, ne kadar çok düşünmüş ama bir o kadar da içinde uhde kalmıştı. Ağzına kadar dolu olan kadehlerimizi bir dikişte bitirivermiştik, sanki önceden içemediklerimizin acısını çıkarırcasına...

Kadehlerimiz boşaldığında, babamın ensesine, kokusunu içime çekerek kocaman bir öpücük kondurdum. İkimizin de gözlerinde yaşlar birikmişti. Babam ağlıyordu, bense kendimi zor tutuyordum.

Bu bizim ilk birlikte rakı içişimizdi ve son oldu. Babamı o muhteşem andan tam 4 ay sonra kaybettik... Hepimizin üzüntüsü tabii ki tarif edilemez ama benim içimde bir parça da olsa huzur var, çünkü O'nunla yapmayı çok istediğim birşeyi yapabilmiştim...

6 gün sonra oğlum Tuna doğacak, büyük bir heyecan ve mutlulukla bekliyoruz gelişini. Derler ya, babalar hayatta yapamadıklarını çocuklarında görmek isterlermiş... Ben de Tuna'nın sadece bir şeyi çok iyi yapmasını, bir alanda çok iyi olmasını istiyorum. Neyi yapmak, yaşamak istiyorsa, hayatın ona sunduğu fırsatları değerlendirmekte tereddüt etmemesi, ertelememesi, yani "hayatı ıskalamamasını" ve bunun için de "hayattan öğrendiğim birşey var"sa ona bunları öğreteceğim.

İsteklerinizi ertelemek zorunda kalmamanız ve hayatı ıskalamamanız dileğiyle

 
Toplam blog
: 18
: 13032
Kayıt tarihi
: 02.08.08
 
 

1969 Bursa doğumluyum. 1990 Yüksek Denizcilik Okulu'ndan mezun olduktan sonra uzun bir süre gemilerd..