- Kategori
- Kültür - Sanat
Bahadır Baruter

Otobüste giderken gördüğünüz çizimlerinde böcekler, bilinmeyen yaratıklarla bilinçaltımıza inen, melankolinin sınırlarını zorlayan, rüyalarımızı nereden biliyor dediğimiz yorumları ile her hafta yeni maceralarını sabırsızlıkla beklediğimiz Bahadır Baruter’i, Pişmiş Kelle, Limon, Leman, Kemik, Lombak ve Penguen dergilerindeki çizgi ustalığı ile mutlaka hatırlıyorsunuzdur…
Geçtiğimiz sene, merakla beklediğimiz sergisini "Olmadı" diyebilme cesaretini sergileyerek, erdemli bir şekilde iptal etmiş, tam da artık, resimden vazgeçti denilirken bu kez "Varlık Evhamı" adını verdiği sergisi ile karşımıza çıktı. Galeri X-İst duvarlarında “Öldüremiyorum, Uçamıyorum, Uyuyamıyorum, Bırakamıyorum, Tutamıyorum” gibi isimler verdiği resimlerde bir kadının maceralarının peşinden sürükleniyorsunuz. Aslında, sahip olmanın kadın ya da erkek ayrımı olmadan, insana özgü ortak bir problem olduğunu ve bu ortak problemde sahip olma dürtüsünün giderek yaşamımızı, bedenimizi ve ruhumuzu nasıl teslim aldığını göreceksiniz bu sergide. Özgürlük kavramını sorgulayarak varlığınız ya da varlıksızlığınızla evhamlanacaksınız…
Geçen yılda sergi tarihin belirlenmişken birden bire sergi yapmaktan vazgeçtin. Vazgeçmenin nedeni neydi?
"Yeterli olmadığını gördüğüm noktada erteledim. Çünkü olmamıştı, istediğim şeyi yapamamıştım en önemlisi de şuydu; renk hadisesi karşıma kocaman bir dağ olarak çıktı, kendimi toparladım ve dedim ki; resmin temel meselesi ile ilgili olsun. Galerinin de affına sığınarak geçen sene yapacağım sergiyi iptal ettim ve şimdi ki bu sergide desenlerle resim yolculuğumu başlatmış oldum."
Resimle karikatürü karşılaştırdığında karikatürlerinden çıkmış resimler mi? Plastik değerleri olan işler mi ortaya çıktı? Resimle karikatür arasındaki farklar nelerdir?
"Resim yeni bir şey benim için. Akademik eğitim almış olmama rağmen onaltı yıldır karikatürle uğraşmam resimden bir anlamda ayrı kalmamı sağladı, ama resim hep aklımda olan bir aşktı. Buluşma arzum hep vardı, zaten bir süredir belki de bu nedenle karikatürden uzaklaşmaya başlamıştım. Çizgi adına yeni bir şeyler ortaya koymak istiyordum ve uzun zamandır resimle ilgili düşüncelerim vardı. Aralarındaki farka gelince; en önemli fark birinin bir talebi karşılaması, bir izleyicinin neyi arzuladığını yani neyi görmeyi beklediğini dikkate alıyor olması, bu bir anlamda özgürlüğü sınırlayan bir sorunu da yaratıyor olabiliyor. Mizah okuru neyi sever ya da neyi anlayabilir gibi kaygılarla hareket eder karikatür, özellikle bizim yaptığımız popüler mizah dergileri için geçerli ama resimde izleyicinin yerine koymanın ötesinde daha çok ne olduğunun peşinde koşuyorsun, böyle bir derdin oluyor. Bir şeyi karikatürdeki gibi kolay anlaşılabilir, net, abartılı grotesk bir dilde değil de son derece kendi oluşturduğun alfabe ile yaratmak durumu sana değer kazandırıyorsun. Benim gibi resme eğilimli ya da içinde böyle bir özlem barındıran birisi için muhteşem bir özgürlük alanı, ama plastik değerlerle, soyutlama ve soyut kodlarla düşünmeye başladığın andan itibaren çok başka bir disipline kayıyorsun. Karikatürde, plastik değerler diye bir dert yoktur, durumun anlatılması vardır, ama resimde durumun anlatılması değil de, plastik değerlerle yoğrulması vardır ve bu bence çok büyük bir fark."
Karikatürle resmin kesiştiği ve ayrıldığı yerlerde karikatürün zanaat olarak sanat ayrımında karşılaştığı zorluklar nelerdir?
"Karikatürden resme geçiş hem çok zor hem de çok eğlenceli oldu. Oğuz Aral ekolünün bir üyesiyim ve o ekolün içerisinden çıkıp sergilemeye yönelik bir işe girişmek elbette zordu. Karikatürde tüketilme anını doğru doldurmanız gerekiyor. Bir vapur ya da otobüs yolculuğunda üç dakikada vereceği haz ile o kısa zamanı doğru doldurmanız gerekiyor. Mizahçıların pek çoğu takıntılı, saplantılı ve şüpheci kaygıları olan yetenekli insanlar olduklarını düşünüyorum. Bunu da gözlerini dışarıya çevirerek dengeleyebiliyorlar ancak. Sanatta ise göz tamamen içe dönüyor, kendinizi gözlemlemeye başlıyorsunuz. Sadece karikatür çizmek değil, aynı zamanda esprili birisi olmakta ciddi bir zekâ düzeyi gerektiren bir durum. Bunu algılayabilecek okurunda yüksek enerji taşıması gerekiyor. Karikatürcü gözünü dışarıya çevirmeli, etrafını sorgulamalı ve böylece yol almalı oysa resimde, gözü tamamen içeri çeviriyorsun. Her ikisi de garip bir deneyim. Birden bire farlar arabanın içine ve arabanın arka koltuklarına vuruyor ve yine yol almak durumundasın ama içerisi aydınlık. Gerçekten kırılma noktası. Ben artık ikisini de çok iyi hissedebilir bir sürece giriyorum. Resim maceram başlıyor, çok yeni bir başlangıç, evrim gibi bir şey."
Malzeme olarak neleri kullandın?
Bilgisayar ve o vakum tablet denilen aletle çalıştım. Kalemle, çizginin en yalın halini, mürekkep ve kağıtla uğraşıyormuşum gibi çalıştım. Çizgiyi hiçbir şekilde deforme etmeden, herhangi bir efekt, renk ya da başka bir etki yaratmadan kullandım. Kullandığım alet, sadece büyük alanlara çalışabilmek ve küçük alanlardaki obsesif detayları çalışabilmek için bana yardımcı oldu.
Peki, bu yalın çizgilerin fikriyatı bize ne anlatıyor?
"Varlık-evham var olmak bir şeylere sahip olmak gibi küçük burjuva endişeler, varlık sahibi olmak, varlıklı olmak gibi kavramların ruhta yaratmış olduğu evham ve var oldukça varlık sahibi oluyoruz, reddedemiyorum, uyuyamıyorum. Eşyaların sahip olduğu varlığa dönüşmeye başlıyorsunuz. Var olmamız endişe verici bir süreç ve bende bir baskı yaratıyor, işte bu baskıyı sanata yansıtarak tartışıyorum. Hayatta öncelikli sorunlarımız var bence; anlaşılamazlık, anlaşılamamak, paylaşılamazlık gibi; benimde anlatmaya çalıştığım çoğunlukla bir kadının sorunları ile geneli görebilmek. Psikolojik simgelerle kurguladığım ve özellikle bazı yerlerini tamamlamadığım, boş bıraktığım beyaz kağıtlarda neden kadın, neden yıkık ev, sinekler ne için var? Böyle Freudyen simgeler, cinsel çağrışımları olan ayrıntılar var. "
Senin var mı böyle endişelerin?
"Karikatürde de aynıdır, kendinizi ortaya koyuyorsunuz. Aslında canlandırdığınız tiplemeler, karakterlerde çizerine benzer. Bir şekilde kendi yansımalarınızı rahatlıkla ortaya koymaya başlıyorsunuz, bu çok rahatlatıcı bir şey, karikatürün kazandırmış olduğu büyük bir avantaj ve ben bunu şimdi resimde de kullanmaya başladım. Çizginiz netleşmeye başladığında ben buyum demeye başlıyorsunuz. Benimde evhamım var; var olma, varlıklı olmakla ilgili bir meselem var; bu iyi midir? Kötü müdür? Bu iyi değildir dediklerimi sergiledim. Eleştiriden ziyade burada bir yargı var. Bu hastalıklı, problemli hal, insanı sıkıntıya sokan bir durum; çırılçıplak ormanda olsaydık psikolojik olarak daha rahat olurduk. Toplumsal anlamda değil de, bireysel anlamda özgürlüğü sorguladım. Kadın erkek ilişkilerinde, arkadaş arasında bir erk problemi var, bu da diğer bir yandan özgürlük sorunlarını doğuruyor. İyi işler yapabilecek ortaklaşmaları, iyi fikirleri bir araya getirmemeye odaklanmış snoplar var. Belki de bıraksalar müthiş işler ortaya çıkacak. Tıpkı benim bu galeri ile buluşmam gibi."
Sanatçılar, kendilerini ifade etme sorunsalıyla uğraşırlarken, senin tamamen kendini ifade etmen bahsettiğin iyi fikirlerin bir araya gelmesi mi? Yoksa uzun süre cebelleştiğin varlık sorgulamaları mı?
"Sanatçılar açısından böyle bir problem yok, ama sanatın sunumu açısından böyle ciddi bir problem var. Konformist, dekoratif eğilim yalnızca bizde değil, bütün dünyada yaşanan bir süreç, fakat bu farklı toplumlarda değişmeye, gelişmeye zorlanıyor, ayrıca sunumları daha ilkeli olabiliyor, ama bizde maalesef ilkel bir işleyişi var. Olgunlaşmamış sanatsal bir düzey sergileniyor. Bu açıdan galerilere büyük önem düşüyor. Beni bu sergi için cesaretlendiren X-İst galeri yöneticilerini cesaretlerinden, bu tıkanmış ortamda farklı sergiler yapma girişimlerinden dolayı kutluyorum."
Resim karikatürden uzaklaşmanı gerektirirse hangisini seçersin?
"Şu anda ikisi de var, karikatürden uzaklaşmadım, ama eskisi kadar yakınında da değilim. Bilemiyorum hangisi daha ağır basar ya da karikatürden uzaklaşır mıyım? Bunu da tam olarak cevaplayamadım kendi içimde. Yeni bir yolculuğa başladım zaman gösterecek bazı şeyleri, ben planlamayı sevmiyorum, yani şimdiden yeni sergi olur mu onu bile cevaplayamıyorum. Olacak ama şu tarihte diye bir şey değil, sanat zaten böylesi planlamalarla örtüşen bir uğraş değil."
Tepkiler nasıl Bahadır?
"Açılışa karikatürist arkadaşlarımı çağırdım, zaten çevremiz hep aynı, gelen izleyiciler tanıdıklardı ama nasıl bulduklarını bile sormaya cesaret edemedim. Açılıştan sonrada şehir dışındaydım ve sergi açmış halimi düşündüm, çok komik geldi. Yıllarca her şeyi çok açık anlatma, şüpheye az yer bırakma halim, böylesi durumları karikatürize eden birisi olmama sanki terslik olsun diye şimdi ben o adam durumuna girdim. İşte eleştiren bir adamın bunları yapmasına gülüyorum. Bir yandan da her şey çok iyi gidiyor, çok olumlu eleştiriler alıyorum, bunlar güzel şeyler ama her şeyden öte bu resimlerin galeri duvarlarına asılması ilginç bir durum. Alacak birileri çıkacak, alıp ne yapacak? Evinin duvarlarına mı asacak? Koleksiyonuna mı katacak? O da alıp satacak mı? Resimlerim anlaşılacak mı? Etrafımı, aklımda bu sorularla gözlemliyor ve sadece anlamaya çalışıyorum."