- Kategori
- Psikoloji
Balkondaki düşünceler

Hepimize böyle balkonlar diliyorum ama önce kendime:)
İstanbul sıcak ve nemli aynı gözlerimin arkaları gibi. Etimden et koparılır gibi değil ama her gitmelerde bir yanım eksiliyor, giden sevdiklerimden olunca. Balkondan el sallıyorum sevdiğim adama, arkasından dualarımı okurken sağ salim dönsün diye. Su dökmüyorum arkasından artık zamanın sular seller gibi aktıklarını biliyorum çünkü. Manolya ağacında son manolyalar tomurcuk halinde, bitti bitecek yakında onlarda açtıktan sonra. Yere düşerken yaprakları bembeyazlıklarından eser kalmayacak. Narinliklerinden de… Aynı insanlar gibi.
Arkadaşımın özel hazırladığı For Lovers isimli cd’de Blues parçalar çalıyor yüksek sesle. Balkonum serin ve huzurlu ama yetmiyor bu ağlamaklı halime. Bu müziklerin sırasını bildiğim halde fal tutuyorum ikimize, sanki sözlerinden anlıyormuşum gibi. Olsun müziklerini tutarım bende. Beş küçük sarı gül tomurcuğum, güzel civildekleriminde son çiçekleri, bir tek küçük nar ağacı coşkun bir güzellikte, kestane ve ceviz fidanlarını yaz sıcağından nasıl korumalı acaba? Küçük baklonumun keyfi yerinde akşam saatlerinin serininde. Balkonlar nasıl da önemlidir hayatımızda ama çok az insan bilir kıymetini nedense. Rüyalarda balkon görmek ayrılıktır birlikte olduğunuz insandan. Dışarda olduğu halde evimizin içinde bir yerlerde derin bir anlamı olmalı. Keyif alınmalı oturduğunuzda değil mi?
Konumuna göre ister sabah ister akşam kahvelerinizi içmek için güzel bir mekan. Yemek yiyebilirsiniz eğer ortam müsaitse, ne güzeldir yalın ayak balkon yıkamak. Ne kadar ferahsa evin için aynı ferahlıkta olmalı diye düşünürüm balkonlar için de. Artık kullanılmayan eşyaların, depo niyetine yığıldıkları çöplük gibi görüntüler sergilemeleri, çevre kirliliğinin en sinir bozucusu gibi gelir ve midemi bulandırır her zaman. İstifçi ve düzencilik arasındaki gizli anlaşmanın gözler önüne serilmesi kadar itici görünür görüntüleri. Yıllardır kullanılmayanların bir gün lazım olur diye saklanmaları… Detoks moda olmadan çok zaman once dağıtmaya başladım kullanılmayan her şeyi. Anlamı kalmayınca bir şeylerin her şey çul-çaput-tahta parçası şeklinde görünüyor insanın gözlerine. Ne lazımsa o! İşte o kadarla ifade edilen bir yaşam biçimi.
Her şey saklanmadan da yaşanabiliyormuş öğretti hayat o derside bir güzel. Yuva dediğin seninle anlamlı, sen sıcak hissediyorsan sıcak yoksa duvarlar buzdan daha da soğuklar. Evler sıcaksa balkonlar daha da güzeller sanki. Şu küçük apartmanda üç kız kardeşler oturuyor, tanıyorum iyi insanlar, balkonları da kendileri gibi dingin ve huzurlu. Güzel çiçeklerinin içinde görünen çiçek gibi bir oturma grubu. Kesinlikle yansıyor insanın kişiliği evine ve evinin çevresine. Ne kadar çıkmazdaysa ruh aynı görüntüler yansıyor yaşadıkları yerlere. Hele zavallı dışa taşan balkonların görüntüleri. Çirkin görüntülerine bakıp içinde yaşayanlara mı acıyayım yoksa yaşamaya yer olmayan, yaşanılamayan balkonlara mı kestiremiyorum çoğu zaman. Herkesin kendine gore, bana anlamsız gelen sebepleri. Camekanla kapatılıp da ağzına kadar tepeleme eşya doldurmaları nasıl bir ruh durumu bir türlü anlayamam. Asla anlamak da istemem. Anlamak bir şekilde kabul etmektir bana gore.
Yaşadığı günde bir türlü mutlu olamayan, hep geçmişte bir yerlerde takılıp kalan, hep aynı eski mevzuları anlatan insanlara ve balkonlarına bakın çevrenizde. Ne demek istediğimin, anlatılmaz yaşanılır şeklini gözlerinizle görmeniz çok kolay olur o zaman. Mutsuzlukların, özensizliklerin, tembelliklerin, vurdumduymazlıkların görüntüleridir taa balkonlara bile yansıyan. Ortada burun karıştırmak kadar ayıp gelir o dağınık balkonların görüntüleri gözlerime. Ter kokusunun otobüsün içindeki herkesi rahatsız etmesi gibi. İnsanın dişlerinin sapsarı gülmesi gibidir pis görünen balkonlar sokaklarda. İnsanın elidir-koludur balkonlar insanla eşlendiğinde. Koyu renkli ojelerinin yarısı çıkmış çirkin görüntüleriyle dolaşmak gibi. Hiç bir şey sürmese daha da güzel olacak halbuki. Yok vaz geçtim arka balkonların görüntülerinden, bu söylediklerim ön balkonlar için geçerli.
Hayır yalvarmıyorum elbette kimseye düzeltin balkonlarınızı diye ya da derinlemesine bir kızgınlık değil bu ama rahatsız edici bir durum kesinlikle. Asla kentleşememenin ilk adım görüntüsünün dışa yansıması mı bu? İçlerinde halledemedikleri ne varsa en kısa sürede halletmeleri için dualar etsem hem insanlar hem de balkonları düzene girer mi acaba?
Zaten aşkım çook uzun bir yola gitti çatacak birilerini ararken mi takıldım ben bu konuya?