- Kategori
- Deneme
Bam Teli

İçimden bir tele dokundu. Hangisiydi hatırlamıyorum. Muhtemelen fazla sıkılmış akoru bozuklardandı. Zaten ben bile doğru notamı bulamazdım kendimde. Akoru kayıplardandım. Benim tellerim titrerdi, bir yeşil dalında sarıya dönerdi. Biri koltuğunun altına alırdı beni, ateşin içi cız ederdi yangınından. Ben ne vakit buluşturmaya kalksam içimi notalarla, bir tuz dökülüverirdi denizin saçlarından.
Sanki tüm düzen ben dağınıklığımı toplayayım diye bozuktu. Perdenin dalgasına nefesini tutup saklanırdı güneş. Tavanın duvarla buluştuğu köşelerde, köşe kapmaca oynardı kendimle konuşmalarımın yankısı. Bulmayı ümit ettiğim son için mi çıkmıştım yola? Karşı dağın manzarasında, ben çöle yürüyorsam ya?
Ne diye gizlemeye çalışırım içimden kaçan ayak izlerimi? Var olan hangi şey yok olmuş ki birbirinin içine sığan evrende? Tozu toprağa katılmış yüreğim, bu toprak bedende, yutkunuşumdaki damladan medet ummuş bi' çare...
Tırnaklarım dişlerimin arasında iç huzursuzluğumun kurbanı. Ben gözlerimi sorguya çekmişim bana böyle kör oluşundan. Başka bir parmak izi kalır mı parmağımın ucunda? Parmaklarım bulabilir mi yerini tellerimin en tizinin? Bir tize sığar mı bir çığlığın iç çekişleri?
Hatırlıyorum, tellerimden bam teliydi dokunduğu. Her şey bulanırken olmadığı bir başka şeye, bu bendeki şeffaf olmaya çalışmanın yorgunluğu...