19 Ocak '16
- Kategori
- Güncel
Bana dokunmayan yılan da yaşamasın

Bana dokunmayan yılan yaşamasın. Evet Yılanlar yaşamasın. Yılan derken; ekosistemin bir parçası olan sürüngen hayvandan bahsetmiyorum.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın atasözünü kabul edemiyorum. Bu sözün, bizim atalarımızın sözü olmadığı kanaatindeyim. Zira bizim Atalarımız çok iyi bilirler ki; "dedenin yediği ekşi erik torunun dişini kamaştırır" Bin yaşayan yılanın, kendisine dokunmasa bile; ya çoluğuna çocuğuna ya da torununa dokunacağını çok iyi bilir. Yine bu, bana dokunmayan yılan sözü gibi, insanları bencilliğe sevk eden "her koyun kendi bacağından asılır" sözü de bizim Atalarımızın sözü değildir. Bizim Atalarımız tarih boyunca bize hep birlikteliği, yardımlaşmayı dayanışmayı paylaşmayı nasihat etmiştir. Bu bağlamda bir çok sözler sarf etmişlerdir burada yazmaya kalkışsak sonunu alamayız.
Garip şeyler yaşadığımız, bir yerden baktığımızda iyiye giden, gelişen, büyüyen diğer yerden baktığımızda ise kara bulutların gezindiği ülkemizde herkesin dediği ama bir türlü başaramadığımız bütünleşmeyi başarabilmek için ilk önce kimler bizim atamız, kimler bizim atamız değil, kimler önderimiz, kimler değil bunu iyi bilmemiz gerekir. Bizi bencilliğe, her türlü ayrımcılığa sevk eden kişileri, kendimize bir ata, bir önder bir, lider görürsek dillerde dolaşan birlik ve beraberliği sağlayamayız. Bizim öncelikli olarak bizim gerçek atamız kim, bizim kültürümüz ne, biz kimlerin torunuyuz, bizim dinimiz ne, bize ne emrediyor bunları doğru olarak belirlememiz gerekir. Ardından bu doğrultuda kendimize uygun bir lider seçmemiz lazım. Aksi halde ülkemizde daha çoook yapılanmalar, örgütler, katiller, sapıklar, yolsuzluklar görürüz.
Yılanların başını ezmenin vakti geldi de geçiyor bile.