Baş belası Sosyal Medya

Şimdi de sosyal medyaya bazı kurallar getirileceği, ama yapılacak düzenlemelerin kesinlikle yasaklama anlamına gelmemesi gerektiği ifade edilmektedir. Bir alanda zorunlu hale getirilen kurallar silsilesi ile düzenlemelerin, birçok alanda, birçok yasaklamayı da beraberinde getirdiğini bilmeyen yok.

Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ, gazetecilerin soruları üzerine sosyal medyada yapılmak istenen düzenlemenin twitter, facebook veya diğer sanal medyanın yasaklanması olmadığını vurgulayarak: “Yasaklama diye bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Ama bu alanın kurallara bağlanması, bu alanda suç işleme özgürlüğünün olmadığının herkes tarafından bilinmesi ve bu alandaki suç ve cezalarla ilgili mevzuatımızda yer alan hükümlerden yetersizlikler varsa, bu cezaların caydırıcılığı ilkesi çerçevesinde yeniden gözden geçirmekten ibaret olacaktır.”(1) şeklinde açıklama yapmıştır.

Sosyal Medya sanal literatürde, “Web 2.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasıdır." tanımı yapılmaktadır.

AKP iktidarı, hiçbir alanda eleştiriye tahammülü olmadığını bir kez daha göstermiştir. Şimdiye kadar kendisini eleştiren veya kendisine söz veya yazıyla muhalefet eden onlarca köşe yazarı işten kovulmuş, bunların çoğunluğu yeni bir işe girme şansı bulamamışlardır. Gazete ve televizyondan oluşan Geleneksel Medya günümüzde bir-iki istisna hariç, tümü büyük sermaye sahiplerinden oluşan patronların elindedir. Doğaldır ki, sermaye, her zaman göbek bağıyla bağlı olduğu hükümetin vesayeti altındadır. Günümüzdeki medyanın buna benzer tasarruflarını, düşünce tarihimizin kara sayfalarına yazılmış olarak göreceğiz.

Şimdi de kafayı sosyal medyaya taktılar. Gezi Parkı Eylemi sırasında sosyal medyanın oynadığı rol, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şimdiye kadar toplum nezdinde var olan karizmasını yerle bir etmiştir. 02 Haziran 2013 günü Fatih Altaylı’nın programında: “Sosyal Medya toplumların baş belasıdır.” İfadesini kullanarak, öfkesini dile getirmiş; bununla da kalmayarak, twitter kanalıyla görüş belirtmeye çalışan sanatçı Mehmet Ali Alabora’yı bir devlet adamına yakışmayacak üslupla bütün kamu oyunun önünde tehdit etmiştir.

Geleneksel medyanın öncelikli görevi, haber yazmak sonra da köşe yazarları vasıtasıyla görüş ve düşüncelerini yaymaktır. Sosyal Medyanın  ağırlıklı işlevi ise üretilen görüş ve düşüncelerin belirli bir platformda paylaşılmasıdır.

Demokratik rejimlerin hakim olduğu ülkelerde, sadece parlamento söz sahibi değildir; çoğunluk  yönetimde ve yürütmede söz sahibidir. Ama çoğunluğun haklarının, azınlığın hakları karşısında sınırlı olduğu bir demokrasi kuralıdır.

Çoğulcu demokrasilerde medya, başlı başına bir baskı kurumlarıdır. İster Geleneksel Medya olsun, ister Sosyal Medya… Bunlar, demokrasilerin vaz geçilmez unsurlarıdır. Diğer bir deyişle, demokrasi eleştirilere karşı bir tahammül göstergesidir. Medya tarafından yapılan (bazen insafsız) eleştirilere karşı, gösterdiği soğukkanlı duruşlarla Sayın Süleyman Demirel, Devlet Adamlığının güzel örneklerini sergilemiştir.

On yılı aşkın bir süredir, Başbakanlık görevini yürüten Sayın Recep Tayyip Erdoğan, anlaşılan o ki, henüz çıraklık dönemini atlatamamıştır.

(1)  21 Haziran 2013 günlü Milliyet’ten