Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Başarılı bir "Irmak" operasyonu

Başarılı bir  "Irmak"  operasyonu
 

Başkan Cemal Akın, ırmak kirliliğine dair kesin çözüm için kolları sıvadı. Başarılı bir operasyonla duruma el koydu


 

 

Bartın’ın  anlı şanlı Kocanaz Deresi’nin başı, bu sıralar dertte. Irmakları sanki,  katran akıyor bu sıralar . Balıklar karalara vurdu. Her taraf cıvık cıvık katran gibi karalar içinde, boya içinde.

Karaya vuran balıkları toplayanlar var.  Zehir kusan ırmağın zehirli balıklarını halkımız yerse ne olur sonra?_ Hiç düşünen var mı? Birileri para kazanacak diye, ortalığı kimse zehirleyemez. İlgililer bu işe, göz yumarlarsa, muhtemel ölümlerden, onlar da sorumludur.

Ah Kocanaz Kocanaz / Edersin bunca naz ./ Sonunda senin de içine ettiler biraz. / Ortalarda kaldın el hak ./ Kalıverdin cascavlak.

Ey Kocanaz'ımız / Etme bize  naz / Kendini “eccük”  koklatmaz / Yine de kaldık ayaz  / Bunca ettik niyaz /  Edilir mi bunca naz / Güzel yüzünü kim soldurdu / Yatağın taştı doldu / Gelinim, gadunum / Kumru kumağım / Yumru Yumağım / İki gözüm / Badem gözlüm / Al dudaklım / İnci dişlim / Kara yazmalım / Gök gözlüm / Kara bahtım /  Seni kimler soldurdu /  Kara lekeyi  kimler kondurdu?

Kimimiz o ırmaklarda öğrendik yüzmeyi. Bartın’ı, yedi düvele tanıtan “Nokta Noktam” şiirleri yazıldı Kocanaz’lara bakılaraktan. Sandallarında sevişen gölgelerin aksi, dalgalandı sularında.. Paphlagonia  ile Pathenios , el ele verip sevda ürettiler, aşk ürettiler, ilahi güzellik ürettiler ırmaklarında.

Nice hıdırellezler yaşadık kıyılarında, sandallarından devrilerek sulara batmacasına. Yağlı direkler kurduk bayram ve seyranlarda yamacına. Zonguldak'lardan yükler taşıdık,  insanlar taşıdık rıhtımlarına. Sefalar sürdük Boğazlarında. Ah Kocanaz deresi, vah Kocanaz Deresi.

“Dere” dediğime bakmayın öyle. Üzerinde gemiler işler, ırmaklar birleşerek boğaza çıkar o su yolu. Nasıl oldu da bir gecede telin döküldü, duvağın eridi, yüzün simsiyahlara bürünerek akıp gittin yatağından. Petrol katranlarına bulanmış martılar gibi kolun kanadın, Elin yüzün, üstün başın karardı. Karalar bağladın  Kocanaz'ım.

Sen bunlara layık mıydın? Söyleyin biyo,  n’oluyosuyuz,  ne haltlar ediyo suyuz deyverin bakay!

Müjdeler olsun Kocanaz'ım. Pek yakında kurtulacaksın bu kara çarşaflardan bu illetlerden, kara zilletlerden. Nihayetinde koca şehir duydu feryadını.

Ak tolgalı, beylerbeyimiz /  Cemal Akın’ın tepesi attı. / Bir kış günü / Geçtiler, gittiler / Kafilelerle / Tuna Boylarından / Gider gibi / Ak Tolgalı  Beylerbeyi / Akıncıların akıncısı / Haykırdı ilerle / Kolları sıvadı. / Mehteran bölüğünü, yola çıkardı  / Akınlar var ırmak boyunca /  Selam verdiler sağa sola,/ Artçılar / Öncüler derken / Kalabalık bir ordu / Ha babam, de babam / Yola koyuldu / gazanız mübarek ola  / Emir büyük yerden /  Çal borazancı başı / Haydi ilerle !”

Bir kış günü geçtiler, Tunayı geçer gibi, kafilelerle. Vardılar  kara çarşaflar imalatçısının kapısına. Yani Tekstil Fabrikasının kapısına Dediler “bu ne iş?” Tez zararlı maddeler imha oluna, toprağa gömüle, dereye akıtılmaya.. “İşler düzelene kadar, kapısının önünde yatın. Göz açtırmayın. İcabında çalıştırmayın.” diye de emir almışlardı.

Dizi dizi yola revan oldular. Fethedilecek kale göründü. Vardılar gittiler, dayandılar müdürün kapısına.

“ Lamı cimi yok ./ Biz ırmağımızı karartmayız !/  Irmak bizim canımız. / Kirlerinizi salmayınız. / Yoksa yaptırımlar yaparız ./ Canınızı sıkarız. /  Irmak bizim nazlı gelinimiz. / Biz onu, kimselere yedirmeyiz” dediler hep bir ağızdan.

Söz verdi /  Fabrika müdürü. /  Söylemi / Her zamanki gibiydi /  "Merak etmeyin" dedi / Kolay ederiz. / Su yok, yağmur yok. / Halimiz yok / Men dakka, men dukka / Bartınlılar çalışır burada / Elemtere şiş / Kem gözlere şiş /  Hatamiz, bundan çok /  Durumu ben de görüyorum./ Yerim dar, aynayamıyorum / Arıtma tesisi kuracağız./  İsimizi,  pasımızı, /  Yağımızı, asitimizi, /  Irmağa salmayacağız.” dedi.

Üstelik Müdür, “İyi ettiniz de geldiniz der” gibi, belediye heyetine ve Ak Tolgalı Beylerbeyi Akın'a katmerli saygı ve selamlarına, “teşekkürlerini de ekleyerek  “ Bizi iyi ki uyardınız. Bize kimse gelip de böyle ikaz etmemişti” demeyi de ihmal etmedi. Valiliğin, vaktiyle yaptığı uyarıları unutaraktan.

Bu Sayın Müdür, sözünde ne kadar durur. Memleketi has memleket, kör memleket sanmasın da…Endişemiz bu! Ehhh!. Bundan sonra bakaciz, göreciz…

Sayın Müdüre hatırlattılar mı, bilemeyeceğim tabi. “İşler Yatağan  Santralının bacası gibi olmasın sakın ha?!” dediler mi, bilemiyoruz. Hala daha oraya filtre dayandıramıyorlar. Hala  zehir saçıyor o fabrika.

Yine bilemiyoruz. Belediye  Başkan Yardımcısı Hüseyin Taner Çetin Başkanlığındaki yüksek heyetin,  fabrika kapısı önünde döşeği serili mi bilemiyoruz ama, iş, yine de takip edilmeli diyorum. Kocanaz kurtarılmalı.. “ Atık atmanın, ırmağı karartmanın cezası neyse,  "cezasını öderim, ben yine  kirliliği yaparım " deme lüksü, kimselerde yok artık. Kapıya kilit, her halde son dakikada düşünülebilir. Uslanmayanın hakkı kötektir.

Bizden demesi.

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..