Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '13

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakan, sözlerini inkar etmiyor...

Başbakan, sözlerini inkar etmiyor...
 

Dünkü yazımın tabanına bir "Dip not" ekleyerek, önceki gün yaptığım yorumdan ötürü "Doğruysa" kaydıyla özür diledim...
 
Ancak başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, sözlerinin arkasında olduğunu belirterek, yorumuma konu olan "Talimatını" doğruladı. Bununla ilgili basına yansıyan haber metni de aynen şöyle.
 
“Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz” şeklinde konuştu. Erdoğan, evlerde karmaşık işlerin olduğunu anne ve babaların da “devlet nerede” dediğini belirterek, konuyu değerlendirdiklerini söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan, “Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karma karışık. Her tür şeyler olabiliyor. Ondan sonra anneler babalar feryat ediyor, ‘devlet nerede’ diye. Devletin burada olduğunu anlatmak için bu adımlar atılmaktadır. Bir muhafazakar demokrat iktidar olarak, bizler müdahil olmak durumundayız. Bu yaşam tarzına müdahale değildir. Kimse bunu bu şekilde yorumlamasın.”
 
Başbakanın sözünü ettiği konuya ben "Ahlaki" açıdan bakar, değerlendiririm. Öyle bakınca da kimse bu ülkede "Ahlak polisliğine soyunamaz" derim.
 
Elbette öğretim sürelerinin tamamını "Baba evinde" geçirenlerin, yurtlarda veya evlerde kalanların durumlarını bilmeleri mümkün değil. Sayın başbakan da bu "Bilmeyenler" grubuna dahil.
 
Diğer yandan, hiç bir kız babası ve anası, kızlarının "Kızlı-erkekli" aynı evde birlikte yaşıyor olmasına Türkiye gibi bir ülkede razı olmaz, göz yummaz diye düşünüyorum. Dahası, hiç bir kız evladı da böyle bir konumda olmayı kabul etmez.
 
Olur mu peki?...
 
Olabilir. Koşullar neyi getirmiş de olmuştur, bakmak gerekir. Ancak "Devlet" olarak var sayın ki böyle bir durum ile karşılaştınız, önceki yazımda da belirttiğim gibi, müdahale etme yetkiniz yok, olamaz da...
 
Devlet olarak "Öğrenci evleri" dediğiniz evleri denetlediğinizde, karşınıza çıkacak gerçekler, sizin sözünü ettiğiniz, var saydığınız, engellemeye soyunduğunuz gerçeklerden çok farklıdır. Açıkçası, bir çok "Öğrenci evinin" durumu "Hoş" değildir ama sizin anladığınız ve anlattığınız anlamda da değil. Bu kanıya nereden varıldı, sorgulamak gerekir.
 
Yurt bulamıyorsa bir öğrenci, park bankosunda yatıp kalkacak değil elbette. Bir yere kafasını sokacaktır. Bu en son "Öğrenci evi" olabilir. Sorun bakalım önce, o öğrenci evi "Bedava" mı?
 
Olabilir ki, dediğiniz anlamda "Birlikte" oturulan evler var. Ancak buna "Genelleme" olarak bakmak kadar büyük hata olamaz.
 
Devlet olarak, dediğiniz gibi yurt sorununu çözmek için çaba harcarsanız, daha iyi hizmet etmiş olursunuz. Ancak ahlak polisliğine soyunursanız, arkasından nelerin geleceğini bilemeyiz, zaten bilemiyoruz da...
 
Önceki yazımda "Ya bu çocuklar imam nikahı yaparlarsa" diye endişemi belirtmiştim. Bildiğim ve gördüğüm, şahit olduğum, bu durum İran'da çok yaygın.
 
Öyle mi olsun istiyorsunuz?
 
İstiyorsanız, o imam nikahı İslami anlayışa uygu değil... Ayrıca, eğer "Muhafazakar" takılıyorsanız, biliniz ki nikah, hukuksal bir akittir ve dört olmazsa olmazı vardır, biri de "Kütüğe tescil" işidir. İmam nikahlarında da "Kütüğe tecil" işlemi yoktur, dolayısıyla da nikah dinen de geçerli değildir, hukuken de.
 
Bunu da biliyorsunuz değil mi?
 
Son söz; özrümü geri alıyorum, çünkü başbakan söylediğini inkar etmiyor, yani haber doğru...
 
Akşam üzeri Fillandiya seyahati öncesindeki son açıklaması da şu: "Muhafazakar demokrat bir iktidar olarak nasıl bir düzenleme yapabilir bunları planlayıp yapacağız. Kişilerin müstakil evlerinde bir farklı kız bir farklı genç aynı evde kalması ne denli uygun olabilir? Siz kızınıza bunu hoşgörüyle karşılayabiliyor musunuz? Siz uygun buluyorsanız size hayırlı olsun. Eğer bir yasal düzenleme gerekiyorsa biz yasal düzenlemeyi yaparız. Valiliklerin yapması gerekiyorsa bunu yaparız."
 
Bu açıklamanın de bir tarafına kafam takıldı, "Yasal düzenleme" nasıl olacak?
 
07 KASIM 2013
İBRAHİM PEKBAY
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..